Piyasa
(özel sektör) ve kamu yönetimi amaçları, performansı artırıcı motivasyon
araçları, devlet memuriyeti ve devlet anlayışının performansa etkisi, kamu
yararı ve takdir yetkisi kavramları ile somut performans kriterlerinin birlikte
değerlendirilmesinin gerekliliği vb. açılardan ele alınabilir:
Kamu
yönetiminin performansını ve bu kapsamda hizmet kalitesini artıracak amaçlar ve
motivasyon sağlayıcılar kamu örgütleriyle özel sektör örgütleri arasında farklılık
arz etmektedir. “Hizmet kalitesini etkileyen faktörler özel sektörde; Tüketici
seçimi, Rakiplerin faaliyetleri, Pazar araştırması ve Tüketici Koruma yasası;
Kamu Sektöründe ise, Parlamento, Hizmeti verenler tarafından konulan
standartlar, Vatandaş Bildirgesi (Yurttaş Şartları) ve Yasalar ve düzenlemeler,
olarak karşımıza çıkmaktadır.” (İngiliz Sayıştayı, 1998: 7).
Özel
sektörde hizmetin standardını belirleyen müşterilerin tercihleridir. Bunların
belirlenmesi için taleplerin dikkate alınmasının yanı sıra, müşterilerin
beklentileri konusunda araştırmalara dayalı birtakım analizler yapılır. Çünkü
sektörde öncü olabilme, karlı çalışabilme ve rekabet edebilmenin koşulu, pazar
araştırması, anketler vb. yollarla beklentileri maksimize edebilecek ürünler
geliştirebilmek, farklılık yaratabilmektir. Tüketici Koruma Yasası ise sunulan
hizmetin/malın asgari yeterliklerini ifade etmekte olan bağlayıcı kuralları
içerir.
Kamuda
ise hizmet kalitesini etkileyen faktörlere bakıldığında devlet merkezli, niteliği
ağırlıkla devletçe belirlenen, vatandaşların fazlaca söz sahibi olmadıkları bir
hizmet sunumu göze çarpmaktadır. Kamuda kar amacının yerini temelde hizmetlerin
en iyi düzeyde sunumu ve vatandaş memnuniyeti almalıdır. Ancak, bir çok alanda
alternatifli olarak (parayla ya da parasız) hizmet alma söz konusu olmadığından,
hizmetin standardını vatandaşların tercihleri doğrultusunda belirleyecek
sistemler gereklidir. Özel sektörde performansı artırıcı motivasyon araçları
olarak görevde yükselme, takdir edilme vb. parasal olmayan araçların yanında
ücretin artırılması, ikramiye, kar payı, ödül vb. adları altında parasal olarak
da ödüllendirme yapılabilmektedir. Kamu sektöründe ise tatmin edici parasal
ödüllendirmenin mevcut düzenlemeler çerçevesinde mümkün olmadığı görülmektedir.
Konuya
devlet ve devlet memuriyeti anlayışının performansa etkisi açısından bakıldığında,
devlet ve devlet memurluğunun yanlış algılanmasının, vatandaşlara karşı birtakım
davranış bozukluklarına yol açabildiği görülmektedir. Kabul edilmelidir ki,
devlet memuriyeti kamu hizmetidir, imtiyaz ve üstünlük sağlama aracı olarak algılanamaz.
Devletin görevlileri de milletin vergileriyle geçimini temin eden ve vatandaş
olarak ülkelerinin kalkınmasına katkıda bulunma borcu olan kamu
hizmetlileridir. Bu durumda, özel sektörde çalışanlar nasıl şirketin ayakta
kalabilmesi, gelişebilmesi, sektöründe öncü hale gelebilmesi için müşteri odaklı,
ekonomik, verimli ve etkin olarak çalışıyorlarsa, kamu hizmetlileri de milletin
vergisinden oluşan kamu kaynaklarından aldıkları ücretin/paranın karşılığını
vermek için aynı şekilde çalışmak ve vergileriyle kendilerine imkan sağlayan
vatandaşların/müşterilerin memnuniyetine önem vermek durumundadırlar.
Günümüzde
piyasa mekanizmasının performansı daha yüksek olduğundan buradaki yönetim metotlarının
kamuya aktarılması, vatandaş/müşteri odaklı bir yönetim şeklinin geliştirilmesi,
kamu kurumları ve çalışanlarının sorumluluğu olarak karşımızda durmaktadır. Vatandaşlar
da özel sektörde olduğu gibi, kalitesi sürekli gelişen mal ve hizmetleri,
daha
az maliyetle ve kendilerine maksimum düzeyde saygı ve özen gösterilerek elde edebilmeyi
kuşkusuz hak etmekte ve eğitim imkanları, demokratikleşme ve hayat standardı geliştikçe
kamu hizmetlilerinin bu sorumlulukla hareket edip etmediğini daha çok sorgulamaktadırlar.
Genelde
Yeni Kamu İşletmeciliği ve özelde Yurttaş Şartları uygulaması, özel sektördeki yönetim
tekniklerinin kamuya aktarılmasını, aradaki performans ve kalite farkın
giderilmesini hedeflemektedir. Bunun gerçekleşmesinin temel koşulu olarak da
üretim biçimlerini sorgulamakta, ekonomik, verimli, etkin ve belirli kalite
standardına sahip bir
mal
ve hizmet üretimin vatandaş odaklı olarak nasıl gerçekleştirilebileceğini temel
konu edinmektedir. Yönetim kapasitesinin artırılması, yönetimin güçlendirilmesi
ve uygulamaların vatandaşlar tarafından daha somut ve olumlu bir şekilde
hissedilebilmesi için günlük hayatı kapsayan açık, ölçülebilir göstergeler
getirmekte, İngiltere’de 1998’deki
yeni
düzenlemenin de ismi olan “Bize hizmet ediliyor mu?” sorusunun cevabını bu
göstergelerle aramaktadır. Çünkü, somut göstergelerle yapılan performans ölçümü
sorumluluğun şekil kazanmasında önemli bir belirleyicidir (Öztürk, 2006: 87).
Klasik
kamu yönetimi anlayışındaki iyi niyetle çalışma, kamu yararı, yöneticinin
takdir hakkı gibi özünde önemli olmakla birlikte içine her şeyin girebildiği,
çoğu kez sorumluluktan kaçmanın bir kılıfı olarak kullanılan, bunları
kullananların değişim talebiyle aynı paralelde hareket ediyor görünerek
toplumun birikmiş enerjisini aldığı ve iyi niyetli çabaları boşa çıkardığı artık
bilinen genel ifadeler yerine somut performans kriterleri (süreler, kalite
standartları, amaçlarla uyumlu kısa, orta ve uzun vadeli gerçekçi hedefler) belirlenmesi,
bunların uygulanması, denetlenmesi, geri bildirimlerle yenilenmesinin sağlanması,
“sürekli bir performans geliştirme yarışının bir değer olarak benimsenip
gerçekleştirilmeye
çalışılması”, bu uygulamanın temel amacı olarak belirtilebilir. Toplumun taleplerinin
bu genel ifadelerin korumasındaki bürokrasi girdabında kaybolmasının çok şikayet
edilen bir husus olduğu bilinen bir gerçektir. Kamu yararının somut hizmet standartlarının
geliştirilmesi ve uygulanması ile mümkün olacağı da açıktır. Bir işin
nasıl
yapıldığı, ne zaman yapıldığı, en az o işin yapılması kadar önemlidir. Vatandaşlara
hizmetin asgari standardının garanti edilmesi ve sürekli gelişen bir hizmet
anlayışının öne çıkması bununla mümkündür. Farklı olma, fark oluşturma/yaratma,
işinde rakiplerinin önünde olma güdüsü ise bu yarışın en önemli itici gücüdür.
Günümüzde
yeni yönetim anlayışının diğer bir uygulaması olarak kamu hizmetlerinin önemli
bir kısmı sözleşmelerle özel sektöre ihale edilmektedir. Yani kamu hizmeti
gerçekleştirenler sadece kamu görevlileri değildir, aynı kamu hizmetini ya da
benzer tarzdaki hizmetleri hem kamu görevlileri, hem de özel sektör çalışanları
birlikte de sunabilmektedir. Bu da bir yönüyle özel sektör çalışanları ile kamu
sektörü çalışanları arasında bir karşılaştırma imkanı sunmakta, kamuyu rekabete
zorlamakta ve vatandaşlara sunulan hizmetin kalitesinin, türünün ve miktarının
artırılmasını sağlamakta, bir yönüyle de hem özel sektör çalışanlarının hem de
kamu sektörü çalışanlarının işleri gereği gibi yapabilmesi için kalite
standartlarının önemini daha da belirginleştirmektedir. Konuya rekabet açısından
bakıldığında, özel sektörle rekabet durumunda kalabilecek kamu hizmetlerinde çalışanların
daha iyi hizmet üretmesi, kendileri açısından varlıklarını sürdürebilmelerinin bir
önkoşulu olarak karşılarında durmaktadır. Örneğin günümüz Türkiye’sinde kamu
kurumlarında temizlik, taşıma, yemek, güvenlik gibi hizmetlerin artık ağırlıkla
özel sektöre ihale
edildiği, geçmişte söz konusu hizmetlerde çalışanların yerine yenilerinin alınmadığı,
kalanların ise emekliliklerini bekledikleri bilinen bir durumdur.
Belirtilen
hususlar gerçekleştirilirken diğer kurumların en iyi uygulamalarının model oluşturması
veya geliştirilecek daha iyi uygulamalara temel oluşturabilmesi için dikkate alınması
da önem arz etmektedir.
Yukarıda
da değinildiği gibi, karşılaştırmalı yaklaşımla kamu ile özel sektör arasındaki
farklılıklar, olumlu-olumsuz yönler birlikte ele alındığında yurttaş şartlarının
öneminin belirgin bir şekilde açığa çıktığı görülmektedir.
Hamza Ateş
Yaşar Okur
0 yorum: