Kriz yönetimi, olabilecek sorunların önceden tespit
edilmesi, önlenmesi ya da sonuçlarının sınırlanmasına yönelik adımlar atmak
yerine ortaya çıktıklarında tepki gösterilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Tanımdan da anlaşılabileceği gibi krizlerin önceden kestirilmesi ve oluşmasını
engelleyici ya da durdurulamadığında sonuçlarını kısıtlayıcı adımların atılması
(Mackenzie, 1995: 73-74) gerekmektedir. Kriz yönetiminin kurumun imajı ve hedef
kitleyle iletişimin zedelenmemesi için gerekli olduğu belirtilen tanımda ise
(Paksoy, 1997: 47), kriz yönetimi beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve kötü
sonuçlar doğurması muhtemel bir durumda, yani kriz anında, kurumun imajının
yara almaması, hedef kitleleriyle iletişimin zedelenmemesi için yapılan
bilinçli ve programlı halkla ilişkiler çalışmalarıdır.
Bir anlamda kriz yönetimi tanımlanırken, belayı, felaketi
veya problemi fırsata dönüştürme mücadelesi (Arıcı, 2001: 2) olarak tanımlanır.
Krizler iyi yönetilirse bir fırsattır. Bir kriz ortamında, iyi
değerlendirilemeyen fırsatlar çevrenin, kamunun tereddütte kalmasına ve örgüte
olan güvenin sarsılmasına yol açmaktadır. Pek çok örgütte krizlerin dalga
etkileri farklı büyüklük ve yapıda olmaktadır. Bazen kriz yönetimi, herşeyi
hortumunun içine çeken ve yolu üzerinde hiçbir şey bırakmayan kasırgalarda
olduğu gibidir. Sinirler gerilmekte, herkes birden alevlenmeye hazır beklemekte
ve önemli işler ertelenmektedir (Mackenzie, 1995: 72). İşte tüm bu olumsuz
havanın oluşmasının önüne geçilmesi, engellenmesi, diğer bir ifadeyle krize
hazırlıklı olan, önceden kriz planı ve kriz ekibi olan her yöneticinin kriz
döneminde krizi başarıyla yönetmesi ve krizi başarıyla atlatması kolay olur.
Hazırlıklı, becerikli ve deneyimli bir yönetici için kriz yönetimi, normal
yönetim sorunlarından biri (Peker- Aytürk, 2000: 386) olmaktan öteye geçemez
Mustafa Akdağ
0 yorum: