İlk
kez 1991 yılında İngiltere’de Citizen’s Charters adı altında bir programla
düzenlenerek uygulamaya konulan Yurttaş Şartları, dünyada birçok ülke tarafından
benimsenip kendi yönetimlerine farklı isimler altında adapte edilmiştir:
İsveç
: Servicedialogue, 2001,
Belçika
: Public Service User’s Charter, 1992,
Malezya
: Client’s Charter, 1993,
Güney
Afrika : People First, 1997,
Kanada
: Service Standarts Initiative, 1995,
Avustralya
: Service Charter, 1997
Hindistan
: Citizens Charter, 1997,
Jamaika
: Citizens’Charter, 1994.
Yurttaş
şartları, genel hatlarıyla yönetimin işlevlerinin somut olarak tanımlanması ve standartlarının
belirlenmesi, uygulamasının süreye bağlanması, performans göstergelerinin izlenmesi,
kamuoyu ile paylaşılması ve denetimi ile geri bildirim alınarak standartların geliştirilmesi,
performans kriterlerini karşılamayan uygulamaların yaptırıma bağlanması, karşılayanların
ve en iyi uygulamaların ödüllendirilmesi, yukarıda yer verilen hususların kamuoyuna
bir taahhüt olarak deklare edilmesi, şikayet, öneri ve katılım mekanizmaları ile
bunların sonuçları hakkında neler yapıldığının ve yapılacağının da topluma açıklanmasını
içermekte, toplumun beklentilerine uygun “somut olarak hissedilebilen” bir
yönetim özlemini ifade etmektedir. Bu, bir bakıma kamu hizmetlerinin sunumunda
görev alan tüm aktörlerin kendilerine görev olarak verilmiş işleri belirli bir
kalitede ve belirli performans kriterleri çerçevesinde yerine getirmelerini sağlamak
demektir. Eğer bir kamu kurumu kendisinin görev alanı içerisindeki bir hizmeti
belirlenen hizmet ve kalite standartları içerisinde yerine getirebiliyorsa,
bunu tüm vatandaşlarla paylaşarak, hizmet taahhüdü haline getirecektir. Fakat,
böyle bir hizmet taahhüdünün sağlıklı olması, her şeyden önce farklı kurum, birim
ve kişilerin görev tanımları ve görev alanlarının net olarak belirlenmesine bağlıdır.
Örneğin görev yerleri ilgililere tam olarak öğretilmediğinde, bir trafik kazasında,
bulunulan yeri anlatabilmek sorun olabilmektedir. Yer anlatılabildiğinde ise
burasının jandarma bölgesi mi yoksa polis bölgesi mi olduğu konusunda birimler
yeterli bilgiye sahip değilse, bu defa her iki kurum da görevi diğerinin
üzerine atabilmekte, gerçek ortaya çıkana kadar telafisi imkansız zararlar doğabilmektedir.
Bu durumda şu soruyu sormak gerekmektedir:
Önemli
sorunlardan biri olarak, kamu hizmetlerinde görev tanım ve alanları görevliler
tarafından tam olarak bilinmekte midir?
• Şehir içi ulaşımda herhangi bir hattın otobüsü/aracı
herhangi bir duraktan hangi saatlerde, hangi dakikalarda geçecektir?
• Ulaşım araçlarında bulunması gereken asgari donanım nedir?
Örneğin, şehir içi ulaşımı sağlayan otobüslerde klima ve kalorifer sistemi
bulunmakta ve çalıştırılmakta mıdır? Bu bir zorunluluk mudur?
• Bir posta iletisi ne kadar sürede ilgilisine ulaşacaktır?
• Bir kamu kurumuna dilekçe verdiğinizde, cevabı ne kadar
sürede verilecektir?
• Yapılan hizmetlerden memnun kalanların ve memnuniyetsizlik
ifade edenlerin oranı nedir, bu oran yıldan yıla iyileşmekte midir, kötüleşmekte
midir, memnuniyet ve memnuniyetsizlik oranları belirlenmekte midir,
belirlenmekte ise nasıl belirlenmektedir?
• Bu kurallar ve bunlara uyulmadığında şikayet mekanizmaları
açıkça halk tarafından bilinmekte midir?
• Şikayet edildiğinde yönetim kusurlu bulunursa yaptırımı
nedir, mağdur olan vatandaşın mağduriyetini telafi mekanizmaları var mıdır?
Vatandaşlar, şikayetleri hakkında yapılan işlemler ve sonuçları hakkında
bilgilendirilmekte midir? Vatandaş şikayet ve öneri dilekçelerinin akıbetini örneğin
internetten ilgili kurumun web sayfasından takip edebilmekte
midir?
• Şikayet ve önerilerin bir yönetim geliştirme aracı olarak
kullanılmasına yönelik yönetim içerisinde ne tür bir yapılanma vardır?
Önerilerin açığa çıkarılabilmesi, katılımın sağlanabilmesi için geliştirilmiş
uygulamalar var mıdır?
Bunlar
ve benzeri sorular, yönetimin sorumluluğunu somutlaştıracak, somut olarak hissedilebilen
bir yapıya kavuşmasına imkan sağlayacaktır. Yukarıdaki değerlendirmeler kuşkusuz
ki kamuda iş yapılmadığı anlamına gelmemektedir. Ancak, klasik kamu yönetiminin
yukarıda yer aldığı şekliyle sorumlu bir yaklaşım sergilediği de söylenemez. Yurttaş
şartı uygulamasını hayata geçiren ülkelerde yalnızca şart belgelerinin içeriği değil
aynı zamanda uygulama nedenleri de farklılık göstermektedir. Bazı ülkelerde
kamu kurumlarının performansın artırılması, bazı ülkelerde var olan performansın
meşrulaştırılması, başka ülkelerden mali veya ayni yardım alan bazı ülkelerde
ise yardım veren kurumların baskısı öne çıkmaktadır (Coşkun, 2008).
Yurttaş
Şartı programları hizmet standartlarının belirlenmesi, danışmanlık, vatandaşa bilgi
verme, şikayet ve düzeltme mekanizmaları ve kalite ödülleri gibi unsurlar
içermektedir. Bu programlarda vatandaşlara kamu otoritelerinden alacağı hizmetlerin
kalite ve niteliği hakkında önceden bilgi verilmektedir. Ayrıca, kamu kurumları
kamu hizmetlerinin sunumunda bilgilerin şeffaf olacağını, hataların düzeltileceğini,
hizmetlerde standardizasyon sağlanacağını ve kamu hizmetlerinin sürekli iyileştirileceğini
kamuoyuna ilan etmektedir. Vatandaş Şartları genellikle kurumun en üst düzey
yöneticisi tarafından imzalanan yazılı bir belgeden oluşmaktadır. Belgede hangi
hizmetlerin nasıl ve ne zaman sunulacağı ve hizmetten kimin sorumlu olacağı yer
almaktadır (Coşkun, 2008). Aşağıda, farklı ülkelerin Yurttaş Şartı uygulamaları
tanıtılarak, vatandaşlara verilen taahhütlerden örnekler sergilenmektedir.
Hamza Ateş
Yaşar Okur
0 yorum: