İnsanlık tarihi kadar eski olan ve diğerlerini
etkileme çabası olan halkla ilişkiler, iletişim ile varlık kazanmaktadır. Bu
nedenle amaçlarına ulaşabilmek için de her türlü iletişim araç ve yönteminden
etkili biçimde yararlanması son derece olağandır. Halkla ilişkilerin tarihsel
gelişim sürecinde görüldüğü gibi krallar, din bilginleri kamuoyunu etkilemek,
iktidarlarını hissettirmek ya da kamuoyunun desteğini almak için iletişimi
yönetiyorlardı. O yıllarda meydanlarda verilen söylevler, kamuoyuna
ulaşabilmenin en etkili yöntemiydi ve hitabet en temel iletişim biçimiydi. Daha
sonraları ise, broşürler ve mektuplar kamuoyu ile iletişim kurmanın diğer
yöntemleri haline geldiler, Radyonun insanın yaşantısına girmesiyle birlikte
radyo geniş kitlelere ulaşabilmek için önemli bir kitle iletişim aracı işlevi
gördü. Televizyonun yaşantımıza dahil olmasıyla ise ses, görüntü ve hareketin
buluştuğu ekranlar kamuoyu (ve/veya hedef kitle) ile iletişim için en önemli
iletişim kanalı oldu. Halkla ilişkilerin uygulanabilirliğinin ve başarısının
iletişimin başarısına bağlı olması nedeniyle iletişim alanındaki her türlü
değişimi ve gelişmeyi yakından izlediği söylenebilir. Gerçektende telgraftan
başlayarak günümüze kadar radyo, televizyon, telefon, bilgisayar, internet gibi
iletişim teknolojisindeki her türlü gelişmeden yararlanan halkla ilişkiler,
sosyal medyayı da bu kapsamın dışında bırakmadı.
Mark Zuckerberk ve
arkadaşları üniversite öğrencileri iletişim ağı oluşturmak amacıyla Facebook’u
yarattıklarında birkaç yıl içinde 900 milyon kullanıcıya ulaşacağını hayal
etmişler miydi, bilinmez ama bugün facebook, sadece kişilerarası değil,
kurumlarında hedef kitleleriyle iletişimlerinde önemli bir halkla ilişkiler
kanalı haline gelmiştir. İnternetin sunduğu iletişim olanaklarıyla başlayan
yeni dönemde sosyal medya da diğer tüm iletişim araç ve yöntemleri gibi halkla
ilişkiler araç ve yöntemi haline gelmiştir.
Safko ve Brake’e göre
sosyal medya için anahtar sözcük işbirliği olup, sosyal medya ekosistemi
içerisinde onbeş temel kategoriden söz edilmektedir. Sosyal medyanın işbirliği
ve katılımcılık özellikleri, açık yönetim ve demokratik anlayışı benimseyen
kurumların iki yönlü simetrik halkla ilişkler uygulamalarıyla örtüşmektedir.
Rekabet, kurum ve hedef kitleleri arasındaki karşılıklı iletişimi, etkileşimi
zorunlu hale getirmiş, tam da bu noktada sosyal medya devreye girmiştir.
Giderek tüketicilerin üretim sürecine katılmaları biçimine dönüşen katılımcı
yaklaşım ile sosyal medyanın doğası ise uyum sağlamıştır.
Günümüzde özellikle,
12-17 yaşları arasındaki kuşağın %93’ünün online mecra ile ilişkide olduğu
hatta %63’ünün her gün online olduğu göz önünde bulundurulduğunda, online
mecranın hedef kitleye erişim gücü tartışılamaz.
İletişimin stratejik
olarak yönetilmesi olarak tanımlanan halkla ilişkilerin gerçekleşebilmesi daha
önce de sözü edildiği gibi iletişimin varlığına bağlıdır. Bu nedenle iletişim
alanındaki her türlü gelişme halkla ilişkileri etkilemektedir. İki yönlülük,
etkileşim, katılım, hız gibi kavramların halkla ilişkiler açısından önemi
sosyal medya ve halkla ilişkiler arasındaki ilişkiyi belirlemektedir. Sosyal
medya kanalıyla, insanlar hiç karşılaşmadıkları kişilerle arkadaşlıklar
kurabiliyor, attıkları twitlerle dünyanın her yerinden milyonlarca kişiye aynı anda seslerini duyurabiliyor,
üretim sürecine katılan tüketiciler doğuyor, işbirlikleri artıyor, herkes kendi
gazetesini yayınlanabiliyor, eşik bekçilerini aşmak, ünlü olmak kolaylaşıyor ve
maliyetler düşüyor. İnternetle başlayan, sosyal medya ile hızına bile
yetişilemeyen dönüşüm, web 2.0, pazarlama 3.0, online halkla ilişkiler, online itibar yönetimi, sosyal medya pazarlaması, gibi yeni kavramların doğmasına
da neden oldu. Safko ve Brake göre bireylerin iletişim, işbirliği, eğitim ve eğlence olmak üzere dört
temel nedenle ilişkide bulunduğu sosyal medya kategorileri (Safko, Brake 2010, s. 25-32);
Facebook, mySpace,
LinkedIn gibi Sosyal ağ siteleri,
İçerik Üretme Siteleri
(blog, ağ günlükleri )
Fotoğraf Paylaşım
Siteleri (Flicker)
Ses Paylaşım Siteleri
(Podcast)
Video Paylaşım Siteleri
(You Tube)
Microbloglama (Twitter)
Kişisel Y ayınlar (Ubroadcast, NowLive)
Sanal Dünyalar (Second life)
Sanal Oyun Ortamları
İçerik Takip Etme Araçları (feedly, reader
gibi özellikle hedef kitlenin görüşlerini anlamak için uygun sitelerdir.)
RSS (bilgilerin otomatik
olarak ulaştırılması)
Araştırma (googling gibi araştırma ile eş anlamlı sözcüklerin doğmasına
neden olmuştur.)
Mobil araçlar yoluyla
erişilebilen her türlü sosyal medyayı içeren uygulamaları ve
Skype, Ichat gibi
kişiler arası iletişim için yararlanılan yöntemler olarak sıralanmaktadır.
Tabii ki halkla
ilişkiler iletişim teknolojisindeki her yenilikten yararlandığı gibi sosyal
medyanın sunduğu olanaklardan da yararlanmaktadır. Zira, bir facebook üyesinin,
hobileri, demografik özellikleri ve iletişim bilgileri gibi pek çok bilgiye
erişimin kolaylaşması, pazarlama, halkla ilişkiler, reklam gibi disiplinlerin
üzerinde etkili olmaktadır. Örneğin, facebook sayfasında yer alan kişisel bilgiler reklam içeriklerini belirlemekte,
hedef kitle ile interaktif iletişim mümkün hale gelmektedir. Oyunlar ise ürün
yerleştirme gibi marka konumlandırma ve imaj transferi gibi halkla ilişkiler
yöntemlerinin de devreye girdiği iletişim ortamları haline gelmektedir.
Facebook gibi sosyal ağlar sayesinde ürün ya da markalar takipçiler yaratmakta,
mesajlar üye/arkadaş olanlara ulaştırılmakta, marka farkındalığı ya da marka
bağlılığına katkıda bulunmaktadır. Twitter’dan ise yine aynı amaçlar için yararlanılmaktadır. Markayı
beğenenler (like edenler) adına kurumlar
sosyal sorumluluk projelerine destek vermekte, çalışanların birbirleriyle
karşılaştıkları hatta işbirliği yapmaları amacıyla yarattıkları sanal
dünyalardan bazen eğitim amacıyla bile yararlanılmaktadır. Mobil ortamların
iletişimi günün her anında olanaklı kılması, tüketici, çalışan ya da diğer
hedef kitlelerin marka ile etkileşimde olduğu hissini vermesi sosyal medyanın
hedef kitlelerle iletişim açısından en önemli avantajlarıdır.
İletişimde yaşanan
teknolojik gelişmelerle halkla ilişkiler, hedef kitleleriyle meydanlarda
etkilemeye çalışan hatipleri, televizyon ekranlarındaki tartışma programlarına
taşımıştır. Günümüzde ise kurumlar web sayfaları, kurumsal bloglar yanında internete yüklenen fotoğraflar,
videolar ve filmlerle hatta yaratılan sanal dünyalar ve oyunlarla hedef
kitleleriyle iletişim kurabilmektedir. Tabii ki sosyal medyanın sunduğu bu
olanaklar, halkla ilişkiler uygulamalarında değişime neden olmaktadır. Halkla
ilişkilerin görevleri arasında yer alan kurumun çevreye uyumunu sağlamak,
halkla ilişkiler ve iletişim teknolojilerinde yaşanan değişim arasındaki ilişkinin
önemini daha da arttırmaktadır. Aynı biçimde yoğun rekabet ve ileti bolluğu,
farkındalık yaratmayı güçleştirmiş, geleneksel uygulamalara gerilla halkla
ilişkiler anlayışı eklenmiştir.
Nitekim 12 Ağustos 1976
tarihinde Boston VII. Halka İlişkiler Dünya Konferansı'nda, halkla ilişkiler’de
basın ajansı faaliyetlerinin yeni sosyal şartlar ve değişimler karşısında
yetersiz kaldığı ve yoğun iletişimin yaşandığı çağımızda, başarı için daha
kapsamlı uygulamalara gerek duyulduğu dile getirilerek, halkla ilişkilerin
yaşanan değişime uymak zorunda olduğu ifade edilmiştir.
Örneğin Michael Levine’nin gerilla halkla ilişkiler kavramı ile Jay Conrad Levinson’un gerilla tanıtım ve gerilla yaratıcılık
kavramları halkla ilişkiler dünyasına hızın ve yaratıcı yaklaşımın yeni adı
olarak yerleşti. Sosyal medyanın yaygınlaşması, halkla ilişkiler araç ve
yöntemlerine dahil olması da halkla ilişkiler alanında değişime neden olmuş,
interaktivite ve iletişimde hız, artık hedef kitlenin doğal beklentileri
arasında girmiştir. Yine iletişimde hızın saliselere inmesi krizlerin çıkmasını
ve yayılmasını kolaylaştırmakta bu durum ise halkla ilişkileri 7x24 aktif hale getirmektedir. Bir haberin yayılması için
telgraf döneminde geçen süre ile twitter’dan duyurulması arasında geçen süre arasındaki fark halkla ilişkiler
uygulamalarının dönüşümünü anlatmak için yeterlidir.
www.anadolu.edu.tr
0 yorum: