İnsanlar için günümüzde, sevilme, sayılma, değer gösterilme, söz sahibi
olabilme, değer verilme gibi duygular ne kadar önemli ise, kurumlar açısından
da o kadar önemlidir. Faaliyet gösterdiği toplum tarafından sevilen, kabul
edilen, benimsenen, sözüne değer verilen kurumlar, diğerlerine oranla, o
toplumda daha rahat hareket edebilecek ve faaliyetlerini o ölçüde başarılı
olarak yürütebilecektir. Kurumların duygusal zekâlarını geliştirme süreçleri
sonunda ortaya çıkan tüm bu duyguların, tutarlı ve kalıcı davranışlar sonucu
oluşturduğu bir unsur olan itibar kavramı, bu noktada kurumlara önemli
avantajlar sağlamaktadır.
Günümüzdeki kurumların üzerinde önemle
durması gereken en değerli varlığını temsil eden ve o kurumun, tüm iletişim
çalışmalarının koordinasyonu sonucunda oluşan kurum imajı, kurum kültürü,
çalışanlarının kişisel imajları, kurumun gerçekleştirdiği tüm iletişim
faaliyetleri, ürün veya hizmetlerinin marka imajları ile ilişkilendirilen
itibar kavramı, soyut bir olgu olarak ele alınılsa bile, o kurumun yönetim
kademesi tarafından etkin bir şekilde yönetilebilecek ve ölçülebilecek bir
kavramdır.
Mishalisin ve Smith, “Startegic Planing Source” isimli çalışmalarında, iş
çevrelerinde gerçekleşen hızlı değişimin sonucunda kurumsal itibarın oldukça
önemli bir kavram olarak rekabette üstünlük sağlayabilme adına öne çıktığını
belirtmişlerdir. Mishalisin ve Smith’e göre, küreselleşmenin şekillendirdiği
piyasalarda kuruluşların rekabetçi avantaj elde etmeleri ve bunu
koruyabilmeleri için her şeyden önce olumlu bir itibara sahip olmaları
gerekmektedir. Bu nedenle kuruluşlar artık; pazarların hızla değişmesi (iç içe
girmesi) medyanın artan etkisi ürün ve hizmetlerin niteliklerinin birbirine
yaklaşması (ürünler arasında ayırt edici kalite-özellik farkı kalmaması) tüketici
yapısının değişmesi gibi yeni trendlerin baskısı altına girmişler ve bu noktada
da kurumsal itibarlarını artırmayı güçlü, etkin ve de stratejik bir silah
olarak görmeye başlamışlardır.
www.anadolu.edu.tr
0 yorum: