Halkla ilişkilerin türlerini Burnett ve
Moriarity (1998) şöyle sınıflandırmaktadır ( Ak-taran, Odabaşı ve Oyman,
2002:140).
• Medya ile ilişkiler: Medya
kuruluşlarındaki kişi ve gruplarla mesaj alışverişi ve etkileşim içerisinde
bulunulması sürecidir. Halkla ilişkiler uzmanları mesajlarını hedef kitlelerine
aktarabilmek için iletişim araçlarına ihtiyaç duyarlar. Öte yandan iletişim
araçları da varlıklarını sürdürebilmek için bilgi ve haber gereksinimi
içindedirler. İşte bu karşılıklı gereksinim iyi ilişkilerin geliştirilmesini
özellikle halkla ilişkiler adına zorunlu hale getirmektedir. Halkla ilişkiler
uzmanları mesajlarını iletirken basın bültenleri, röportajlar, basın
makaleleri, sponsorluk gibi araçlarla kurumlarının adını medyada duyurarak
kurum lehine bir kamuoyu yaratmaya çalışırlar. Bu arada medyada haber ihtiyacını
karşılamış olur.
• Kurumsal halkla ilişkiler: Kurumsal
halkla ilişkiler kurumun başarısını etkileyebilecek çevresel konulara-sorunlara
kurumun tepkisini, çeşitli kitlelerin gözündeki imajını, kurumun itibarı
hakkında değerlendirme yapma ve yönetime tavsiyelerde bulunma faaliyetlerini
kapsar (Odabaşı, Oyman, 2002:142). Konu/sorun yönetimi kavramı kuruluş üzerinde
potansiyel etkisi olabilecek sorunları erken tespit etmenin mümkün olduğunu ve
sorunların sonuçlarından bazen faydalanmak bazen de olumsuz yönlerini en aza
indirmek için hazırlanan stratejik cevaplardır (Cutlip vd. 2000: 16). Günümüzde
kurumların çoğu gittikçe artan bir sayıda itibar yönetim programları
geliştirmektedirler. Kurumlar kapsamlı bir itibar yönetimi programına sahip
olmazlarsa, sorunlar kriz biçimini alır. Kuşkusuz krizlerin varlığı ve
gerekenden çok daha zor yö-netildiği de açık bir gerçektir (Green, 1996: 12).
Kurumsal itibar tanımı yıllarca
pazarlama akademisyenlerini ve uzmanlarını bir firmanın kurumsal itibarıyla
kurumsal imajına yükledikleri ilişkiye dayanan iki ana ekole böldüğünü
göstermektedir. Bunlardan biri kurumsal itibarın kurum imajıyla aynı anlama
geldiğini, diğeri ise bu iki kavramın birbirinden farklı olduğunu, fakat
birbiriyle ilgili olduğunu savunan düşüncelerdir. Bu düşünceler doğrultusunda
kurum itibarı, bir hissedarın kuruma dair zaman içinde yaptığı değerlendirme
(Gotsi ve Wilson, 2001: 28). olarak tanımlanmaktadır. Kurumsal halkla
ilişkilerde üzerinde durulan konulardan diğerleri ise kurumsal kimlik ve imaj
kavramlarıdır. Kurum imajı, ilgili kitlelerin kurum hak- kındaki görüş ve
düşünceleri yani kurumun algılanış biçimi olmasına karşın, kurum kimliği
kuruluşun fiziksel görüntüsü ile ilgilidir. Kısacası kurum kimliği ve kurum
imajının birbirini desteklediği görülmektedir. Bütün bunların toplamında
ifadesini bulan kurumsal imaj, iç ve dış hedef kitle üzerinde inandırıcılık ve
güven yaratmak ile sürdürmek gibi önemli bir işlevi de yerine getirmektedir
(Balmer, 1998: 967).
Sonuç olarak, kurum kültürünün kurum
kimliğine göre şekillendiği söylenebilir. İyi bir kimliğe sahip olan kurumlarda
olumlu bir kurum kültürü oluşmakta ve kurum felsefesi ile bütünleştiğinde
istendik bir imajı şekillendirmektedir. Kurum kimliği oluşturmaya yönelik
yapılan tüm çalışmaların nihai hedefi imaj oluşturmaktır denilebilir.
• Kriz yönetimi: Kurumlarda ortaya çıkan
krizler, kurumun üretim sürecini etkilemesinin yanı sıra insanların
inançlarını, güvenlerini sarsar ve kuruluşların tüm sistemlerini etkiler. Kriz,
kuruluş tarafından beklenmeyen zamanda meydana gelir, kuruşun itibarını etkiler
ve sorunun çözümlenmesi için süre çok kısıtlıdır. Kriz, içeriğine ve
büyüklüğüne göre; yaygın bir şekilde olumsuz ilgi çekme, kamuoyu nezdindeki
itibarı lekeleme tehdidi, gündelik işleyişi (düzeni) bozma, finansal
performansa zarar verme (iş hedeflerine ulaşmayı engelleme) potansiyelini
taşımaktadır. Krizle karşı karşıya kalan kurumlar beş yaklaşıma göre kriz
sürecini atlatmaya çalışırlar (Fiztpatrik, 1995:33).
1. Kriz
durumu ile ilgili hiç birşey söylememek.
2. En
az düzeyde konuşmak ve olayın duyulmasını engellemeye çalışmak
3. Gizlilik
kurallarına, politikasına ve duyarlılığına uygun davranmak.
4. Kriz
durumunu oluşturan suçu veya olayı reddetmek.
5. Suçu
başkalarına aktarmak veya onlarla paylaşmak.
• Çalışanlarla ilişkiler: Bir kuruluş ve
çalışanları arasında ilişki kurmaya yönelik çalışmalardır. Çalışanlarla
iletişim, çalışanları kurumun çalışmalarından, hedeflerinden, varsa
problemlerinden haberdar ederek, takım ruhunu oluşturmayı ve kurum bilincini
yerleştirmeyi amaçlar. Çalışanlarla iletişim kurma stratejileri ise ana
başlıklarıyla şöyle özetlenebilir: İnternet iletişimi, intranet, basılı
yayınlar (haber bülteni/mektubu, yıllık çalışan raporları vb), duyuru panoları,
dilek/şikayet kutuları, bina toplantıları, kurum içi video yayını, yüzyüze
iletişim ve fısıltılarla başa çıkmaktır.
• Finansal ilişkiler: Kuruluşların
ortakları ve diğer iş dünyası ile ilişkilerini düzenleyecek iletişim
programlarını içerir. Özellikle yatırımcı ve ortaklara yönelik olarak bilinen
bu kavram ile kurumun finansal gücü ve ekonomik hedefleri ile ilgili
bilgilendirmelerle olumlu bir imaj yaratılmaya çalışılır. Kurumun halka açılma
ya da özelleştirme öncesinde ve sonrasında yatırımcıları, ekonomi basınını,
aracı kurumları, finansal analistleri hedef alan çeşitli etkinlikler
düzenleyerek kurumla ilgili bilgilerin medyada yer alması sağlanır.
• Hükümetle ilişkiler: Hükümete
yönelik olarak planlanan halkla ilişkilerin hedefi, kurumun hükümetle,
parlamenterlerle, bakanlıklarla, çeşitli kamu kuruluşlarıyla iletişiminin
güçlendirilmesidir. Aynı zamanda kurumu ilgilendiren hükümet kararlarında,
kurumun görüşünün de alınması sağlanır. Bu konuda halkla ilişkilerin
kullanacağı yöntem, kamuoyu etkisini kullanarak, hükümeti belirli konularda
karar almaya yönlendirmektir. Bu yönlendirmede de lobicilikten faydalanılır.
Lobicilik, belirli bir siyasi konuda değişim sağlamak ya da böyle bir değişimi
engellemek için kamu karar mekanizmasını etkilemeye yönelik planlı çabalardır.
• Toplumla ilişkiler: Bir kuruluşun
bulunduğu bölge içinde yaşayan çevre halkıyla iletişimi ve onlara yönelik
yaptığı halkla ilişkiler etkinlikleridir. Burada halkla ilişkilerin hedefi
kurumun bir parçası olduğu, içinde yaşadığı çevreyle, komşularıyla, sivil
toplum örgütleriyle olumlu iletişiminin sağlanmasıdır. Bu amaçla kurumu
toplumsal sorumluluğu konusunda bilinçlendirir. Toplum için önemli olan eğitim,
çevre, işsizlik, sağlık gibi konularda aktif rol almasını sağlar.
• Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler: Pazarlama
amaçlı halkla ilişkiler en basit ifadeyle bir kurumun pazarlama amaçlarına
ulaşmasında halkla ilişkilerin stratejik desteğidir (Odabaşı, Oyman, 2002:151).
Halkla ilişkiler pazarlamayı destekleyerek kurumun satışlarından karına kadar
pek çok pazarlama hedefine olumlu etkide bulunur. Pazarlama ile halkla
ilişkiler iç içe geçmiş durumdadır. Biri olmadan diğeri işleri çok iyi yürütemez.
İkisi bir arada olduğunda ve doğru düzenlendiğinde işler mükemmel bir hal alır,
her şey iyi gelişir (Cutlip vd., 2000: 6-7).
Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler diğer
pazarlama çabalarını tamamlamaktadır. Öte yandan bir ürün/markaya güvenirlik,
saygınlık, sempati, sunum ve haber değeri yaratarak ayrı amaçlara da hizmet
etmektedir. Hatta bazı çalışmalarda amaçlardan birisi, ürün güvenirliğini
yükselterek markayı bazen de kurumu hedef kitlenin yaşamını kolaylaştırmak için
tüm kaynaklarını ve teknik olanaklarını kullanan bir konuma sahip hale
getirmektir (Tosun, 2003: 31).
Kitchen (1998) günümüz işletmelerinin
pazarlama amaçlı halkla ilişkilerden ya-rarlanma gereği duyma nedenlerinin ve
bu yeni halkla ilişkiler alanını kullanma amaçlarının çeşitli olduğunu
belirtmekte ve bu temel nedenleri ve amaçları şöyle ifade etmektedir:
• Rekabet
ortamında marka konumlandırması yapma
• Ürün
/ Marka imajı oluşturma
• Yeni
pazarlar kazanma
• Reklamın
erişim eksikliğini tamamlama
• Rakiplere
karşı üstünlük sağlama
• Yeni
ürünleri çağın koşullarına uygun tekniklerle tanıtma
• Baskı
gruplarını, kamuoyu önderlerini etkileme
• Marka
sadakati oluşturma (Aktaran, Tosun, 2003: 27).
Halkla ilişkilerin pazarlamaya katkı
sağlayabilecek çeşitli stratejik kullanımları vardır. Piyasaya yeni çıkacak bir
ürün hakkında reklamların yayınlanmasından önce bu ürün/hizmet hakkında çıkacak
haberler, hem haber değeri taşıyacak hem de bir heyecan yaratacaktır. Kimi
zaman reklam yapılacak bir bütçe olmaz. Böyle bir durumda halkla ilişkiler etkinlikleri
ile kamuoyunun dikkatini bir ürün/hizmete çe-kebilecek haberler yaratılarak
medyanın ilgisini çekmek olasıdır. Tüketicilerin ürün/hizmet ile ilgili olarak
duygusal bir bağ kurması da sağlanabilir. Bunun için de tüketicilerin
kullanımına açılan ücretsiz müşteri hizmetleri, danışma gibi telefonlar, kulüp
üyelikleri ile tüketiciler, bir yandan da marka ile ilişkisini sürdürmesine
yardım edebilir.
Diğer yandan kurumlar müşteri bağlarını
geliştirmek için çeşitli yarışmalar, et-kinlikler düzenlemekte ve bunları medya
aracılığı ile duyurmaktadır. Satış ve pazar-lama hedeflerine ulaşmayı
kolaylaştırmak için de hem medyaya hem de kamuoyun-da ürün ya da hizmetle
ilgili olan kişileri, kanaat önderlerini etkilemek amaca ulaşmak için çoğu
zaman gereklidir.
Kurumlar risk taşıyan bazı konularda
(ambalajın veya ürünün içeriğindeki bir maddenin kanserojen olması durumunda,
ambalajın çevreye zarar verdiği durum-larda vb.) tüketiciyi rahatlatacak
önlemler alırlar. Diğer bir deyişle müşterileri ken-dilerini iyi hissetsin diye
risk taşıyan durumları kontrol altına alırlar veya değişiklik yaparlar. Yeni
ürün kullanımının tutundurulması ve ürün faydalarının açığa çı-karılması
pazarlama amaçlı halkla ilişklilerin etkili kullanımlarından birisidir.
Kuru-mun sosyal sorumluluğunu göstermek ve tüketici güvenilirliğini inşa etmek
de halkla ilişkilerin pazarlamaya katkı sağlayabilecek çeşitli stratejik
kullanımlarından birisidir. Satış tutundurmanın ömrünü uzatmak ve genişletmek
için reklam kampanyaları etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra
pazarlama amaçlı halkla ilişkiler de bu amaçla kullanılmaktadır (Aktaran;
Şimşek, 2008: 187-191)
Yukarıda saydığımız ilişkiler sayesinde
kurumun stratejik pazarlama hedeflerine ulaşmada halkla ilişkilerin etkililiği
tartışılmaz bir gerçektir. Kuşkusuz bütünleşik pazarlama iletişimi anlayışı
çerçevesindeki diğer tüm enstrümanlarla birlikte bir uyum içerisinde
kullanıldığında son derece başarılı pazarlama fırsatları yaratmak mümkündür. Bu
başarılı pazarlama fırsatlarından birisi de sponsorluk faaliyetleridir.
Sponsorluk: Son yıllarda
kuruluşların çok önem verdikleri etkinliklerden birisi de sponsorluk
faaliyetleridir. Özellikle kültür-sanat, eğitim, spor ve sağlık alanlarında
devletin bir bütçe ayıramadığı ya da çok az bütçe ayrılan alanlarda çeşitli
projeler geliştirilerek topluma yararlı hizmetler sunma amacı taşıyan
sponsorluk faaliyetleri kurumun imajına olumlu katkılar sağlarlar (Asna, 1993:
147).
Sponsorluk, bir etkinliğe kurum
tarafından verilen bir destektir. Sponsorluk, bir kurumun ilgi alanlarını ve
markasını ilgili bir etkinlikle birleştirerek bir anlam yaratma sürecidir. Aynı
zamanda iletişimin çok yönlü bir metodu olarak da görülmektedir. İnsanların
zihinlerinde çağrışımlar yaratarak dolaylı bir ikna gerçekleştirir. Kimi
zamanda halkın kurum hakkındaki algılarını değiştirmek için
kullanılabilmektedir.
Kurumlar bir çok etkinliğe sponsor
olmaktadırlar. Sponsorluk son yıllarda büyük gelişme göstermiştir. Kurumsal
hedefleri gerçekleştirmede bir iletişim aracı olarak kullanılan sponsorluk,
bütünleşik iletişimin güçlü bir öğesi haline gelmiştir. Pazarlama karmasının
diğer elemanları ile beraber sinerji etkisi yaratmaktadır. Sponsorluk
faaliyetleri diğer pazarlama karması elemanlarıyla desteklendiği zaman daha
etkili olmaktadır. Aslında sponsorluk tüketicilerin kalbine ve zihnine ulaşmada
kurumlar için çok önemli bir fırsattır. Sponsorluğun çeşitli hedefleri vardır:
• Kurum
imajını güçlendirmek
• Marka
farkındalığını yaratmak
• Ürün
satışlarını harekete geçirmek
• Kurumsal
itibarı güçlendirmek
Sponsorluk çalışmaları ile toplumun
ilginliği arttırılmakta ve hem kurumsal hem de marka anlamında hedeflere bir
katkıda bulunulabilmektedir. Sponsorluğun amaçları arasında marka farkındalığı
yaratmak da yer almaktadır (Dolphin, 2003: 173-184). Sponsorluğun son yıllarda
gelişmesine etki eden çeşitli faktörler vardır:
• Tütün
ve alkol reklamlarını etkileyen hükümet politikaları
• Reklamcılığın
maliyetlerinin yüksek olması
• İnsanların
boş zaman aktivitelerinin artması (Dolphin, 2003: 179)
• Sponsorluğu
yapılan olayların daha çok kitle iletişim araçlarında yer alması
• Sponsorluğun
yeteneğini ispat etmesi
• Geleneksel
medyada özellikle televizyonda zapping yapma nedeniyle meydana gelen
verimsizlikler (Aktaran; Okay ve Okay, 2001: 576).
Buraya kadar anlatılan halkla
ilişkilerin uygulamalarını gerçekleştirebilmek için çeşitli halkla ilişkiler
araçlarından faydalanılır. Bu araçların doğru seçilmesi ve etkili biçimde
kullanılması halkla ilişkiler hedeflerine ulaşılması açısından son derece
önemli bir anahtar rolü üstlenmektedir.
www.anadolu.edu.tr
0 yorum: