Yazımızın başında söz ettiğimiz sorulara cevap verirken, zihninizde nicel olarak bir referans noktası oluşmuştur. Peki Mahatma Gandi'nin öldüğündeki yaşını tahmin etmenizi istediğimiz soruyu “Gandhi öldüğünde 114 yaşından büyük müydü?" veya “Gandhi öldüğünde 35 yaşından büyük müydü?” diyerek sormuş olsaydık, acaba gelen cevapların sayı ortalamalarında nasıl bir farklılık olurdu?
Kahneman ve Tversky iki gruba bu soruyu sorarak yaptıkları araştırmada, arada oluşabilecek tahmin farklılığını görmek istemişlerdir. Sonuç olarak 114 sayısını duyan insanlar, 35 sayısını duyan insanlara göre Gandhi’nin ölüm yaşını çok daha büyük tahmin etmişlerdir. Genel olarak, belirsizliğin hakim olduğu tahmin etme ya da karar alma süreçlerinde sonuç yaratmadan önce zihnimizde nicel olarak bir referans noktası belirleriz. Bireysel olarak tahmin yaparken bu noktayı "çıpa" olarak atar, cevabımızı uygun gördüğümüz yönde düzeltmeye gideriz. İşte karar verme sürecinde buna düzeltme ve çıpalama etkisi (İng: "Adjustment and Anchoring") diyoruz. Bahsedilen bu araştırmayla, doğruluğu hakkında emin olmadığımız bir tahmin sorusunda, soruda geçen bir sayının cevabımızı etkilediğini görmüş olduk. Bu durum, özellikle de sosyal bilim araştırmalarındaki anket sorusu tasarımları açısından büyük öneme sahiptir.
Daha çarpıcı bir örnek, Daniel Kahneman'nın 2011 yılında The Economist dergisinin yılın kitabı seçtiği "Hızlı ve Yavaş Düşünmek" (İng: "Thinking, Fast and Slow") adlı kitabında yer aldı. Almanya'da yapılan araştırmaya göre, 15 yıldan fazla mesleki deneyimi olanlar arasından seçilen bir hakim grubuna, hırsızlık yaparken yakalanan bir kadına nasıl hüküm verecekleri ayrı ayrı sorulmuştur. Hakimler karar vermeden önce, önlerinde yalnızca 3 veya 9 gelebilecek şekilde ayarlanan bir zar atılmıştır. Araştırmada, karar aşamasına gelen hakimlerin uygun gördükleri ceza sürelerinde şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır: Zarda 9 sayısını gören hakimler, hırsıza ortalama 8 ay hapis cezası uygun görürken, zarda 3 sayısını gören hakimler, ortalama 5 ay hapis cezası uygun görmüşlerdir. Zardaki sayı her ne kadar konudan bağımsız ve rastgele olsa da, zihnimizde çapa etkisi yaratarak, karar verme sürecimizde çok güçlü bir etki yarattığını söyleyebiliriz.
Nobel ödüllü bir başka iktisatçı Richard Thaler, Cass R. Sunstein ile birlikte yazdığı "Dürtme: Sağlık, Varlık ve Mutluluk ile İlgili Kararları Geliştirmek" (İng: "Nudge: Improving Decisions About Health, Wealth, and Happiness") adlı kitabında, çıpalama etkisiyle alakalı çok güzel bir örnek vermektedir: Eğer bağış toplayan kurumlar size 50, 75, 100, 150 dolar bağış seçenekleri yerine 100, 250, 1000 ve 5000 dolar şeklinde bağış seçenekleri sunarsa, daha çok bağış toplayabilmektedirler.
Bu örneklerden farklı olarak, sezgisel olarak yapılan sayısal tahmin çalışmalarıyla da çapalama etkisini görebilmekteyiz. Yine bir grup deney katılımcılarına "5 saniye" gibi kısa sürede 8x7x6x5x4x3x2x1 çarpma işleminin sonucunu tahmin etmeleri istenmiştir. Diğer gruba ise 1x2x3x4x5x6x7x8 çarpma işleminin sonucunu tahmin etmeleri istenmiştir. Doğru cevap 40.320 olmasına rağmen, ilk gruptaki katılımcıların çarpma işlemi sonuç tahmini ortalaması 2.250 olurken ikinci grup tahmin ortalaması 512 olmuştur. Birinci gruptaki çarpma işleminin ilk basamakları daha büyük sayılardan oluştuğu için katılımcıların tahmininde bir illüzyon yaratarak ikinci gruptan daha yüksek tahminler yapmalarına neden olmuştur.
Erkan Remzi Ulman
0 yorum: