5 Haziran 2018 Salı

Siyasal iletişim açısından beden dili

by karamanni  |  in siyasal iletişim at  21:52:00

Bu çalışmada siyasal iletişim açısından liderlerin kitleleri etkilemek için kullandıkları beden dili incelenmiş ve belirli zamanlarda söyledikleri ile beden dilinin uyumuna bakılmıştır. Beden dili şüphesiz ki yalan söylemez. Birçok konuda sözlerle duygu durumumuzu gizleyebiliriz ancak bedenimizi eğer bu konuda uzman değilsek ya da eğitim almamışsak kontrol edemeyiz. Bu da beden dili uzmanları tarafından fark edilebilir. Ancak liderlerin kullandıkları beden dili bilinçli olarak kullanılan ve topluluk önünde konuşurken kitleleri etkileyebilecek, vermek istedikleri mesajı tam anlamıyla destekleyebilecek şekildedir. Bu konuda tarihsel süreçten günümüze etkin liderlerin beden dili kullanım ustalıklarını inceleyeceğiz. 

Giriş
Siyaset kavramı toplumun farklı kesimlerinin ve güç odaklarının ortak bir zeminde uzlaştırılması şeklinde ifade edilebilmektedir. Siyaset kendine has özellikleri üzerinde taşıyan bir alan olarak kendi içerisinde çeşitli değişkenleri beraberinde getirmektedir. Diğer bilimlerde olduğu gibi siyaset bilimi içerisinde de insan faktörü önem taşımaktadır.[1] Kitleleri etkileyebilmek ve ikna edebilmek için en önemli araç Beden dilidir. Beden dilini doğru kullanan liderler topluluk önünde konuşurken daha rahat, etkileyici ve ikna edici olurlar.
Bu çalışmada beden dilini etkili kullanarak kitleleri etkisi altına alan ve öne çıkan liderleri inceleyeceğiz. Özellikle sözsüz iletişimin büyük bir önem kazandığı bu alanda yapılan çalışmalar gösteriyor ki iletişimin %55’i beden dilimizde verdiğimiz mesajlar vasıtasıyla gerçekleştiriliyor. Beden dili kültürden kültüre farklılık gösterir. Türk toplumunun kültürel kodları ile Alman toplumunun kültürel kodları arasında fark vardır. Bizim için önemsiz sayılabilecek bir hareket, bir başka kültüre sahip kişi ya da kişiler için önemli olabilmektedir. Bu nedenle Siyasal İletişim kavramını incelerken ayrıca Beden Dili ve Vücudun konumu ile karizmatik lider olmanın önemli noktalarına da değineceğiz.

SİYASAL İLETİŞİM
Temel olarak ilk önce iletişim kavramına bakmak doğru olacaktır. İletişim, toplum içerisinde yaşayan insanların kendisini ve çevresini daha iyi tanımasını ve başkaları ile uyumlu ilişkiler gerçekleştirmesini, anlaşabilmesini, ihtiyaçlarını belirtebilmesini ve ihtiyaçları anlayabilmesini bunun için etkileşim kurabilmesini ve bu etkileşimi geliştirmesini sağlayan bir beceridir. İletişim fikirlerimizin ve duygularımızın bizden diğer bir kimseye aktarılması sürecinden oluşur, o hal de bu sürecin doğru işleyebilmesi için etkili bir iletişim içinde olmak gerekir.
İletişim, siyasetin can damarını oluşturmaktadır. Siyasette iletişim gibi tek taraflı ve tek başına yapılamaz ve iletişimde olduğu gibi birden fazla kişiye ihtiyaç vardır. İletişim ve Siyaset topluluklar, kitleler ile hayat bulabilmektedir. Siyaset, iletişimi bir araç olarak kullanmaktadır ve amaçlarını gerçekleştirmek için iletişimin sihrinden yararlanmaktadır. Siyasal iletişim, genel oy hakkının kitlelere verilmesiyle başlamış, kitle iletişim teknolojisinin gelişmesiyle de günümüzdeki anlamına ulaşmıştır. Siyasal iletişim kavramı ve uygulaması, ikinci dünya savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri’nde doğup gelişmiş, 1960’lı yıllarda da Batı Avrupa ülkelerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye’de siyasal iletişime yönelik ilk çalışmalar 1960’lı yıllarda ‘’Propaganda’’ üzerine yapılmıştır.  Bu çalışmaların en önemli nedenlerinden biri radyo ve televizyonun daha geç bir dönemde ülke geneline yaygınlaşması olarak belirlenebilir.

PROPAGANDA
Siyasal iktidar olma isteğini içinde barındıranlar, bu konuma gelebilmek için karşısındaki toplulukları etkilemek, kitleleri harekete geçirmek ve kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmek ihtiyacını hissetmişlerdir. Kitlelerin istenilen hedef doğrultusunda ikna edilmesi ve etkilenmesi için yapılan propaganda çalışmaları siyasal bilimde yerini almış ve vazgeçilmez bir unsur olarak kemikleşmiştir.
Seçmenlerin oy verme tercihlerini etkileyen veya yeni seçmenlerin sempati duyması ile tercihlerinin oluşmasını sağlayan önemli faktörlerden birisi de propaganda ve iletişimdir. Propaganda ve iletişim faktörleri olarak; kampanyalar, kamuoyu araştırmaları, canvassing (yüz yüze oy toplama teknikleri), kitle iletişim araçları ile değişik seçmenleri ikna etmeye yönelik çeşitli ikna ve mesaj stratejileri örnek gösterilebilir.[2]

ROPAGANDANIN TARİHSEL GELİŞİMİ
İnsanların topluluk halinde yaşamaya başladıklarında yönetim kavramı ortaya çıkmıştır. Öte yandan kurulan topluluklar küçük devletler haline gelmiş ve bu devletlerin yönetilmesi daha karmaşık bir yapıya sebep olmuştur. Devletlerin idaresini elinde bulunduranlar güçlü liderler olmuş ve bu gücü ellerinde tutmak için de çaba göstermişlerdir. Seçilmek marifetiyle yönetime gelmek isteyen, iktidar olmak isteyenler birçok teknik kullanarak kitleleri ikna etmeye çalışmışlardır. Burada kendilerine inanacak bir topluluk üzerinden etkileme sanatının tüm özelliklerini kullanmaya çalışmışlardır.
Bununla paralel olarak propaganda faaliyetleri ve ikna teknikleri zaman içerisinde gelişim göstermesine rağmen, özü itibariyle toplumlara yaşıt denecek kadar eskidir ve yeni versiyonları hariç kökü çok eskilere dayanmaktadır. İnsanoğlunun gruplar halinde yaşamaya başlamasından itibaren doğal olarak liderlik sorunu da kendiliğinden ortaya çıkmış ve toplumu kimin idare edeceği tartışma konusu olmuştur. Durum böyle olunca, toplumu idare etmeye talip olanlar arasında kendilerine yandaş bulma amacıyla kendilerine has yöntemler kullanarak propaganda çalışmaları yapmıştır. Tüm çağlarda, politikacılar, devlet adamları, diktatörler, kişilerin kendilerine ve yönetim düzenlerine bağlılığını arttırmaya çalıştıkları söz konusudur. Bu yüzden propaganda kavramının kökeni eskilere dayanmaktadır.

BEDEN DİLİ
Beden dili yani, Sözsüz iletişim, konuşulan dilin dışında, jestler, mimikler ya da diğer dilsel olmayan işaretler aracılığıyla ifade edilen iletim biçimidir. Günlük iletişimin büyük bir kısmı sözsüz iletişime dayanır. Türkler sözlü bir mesajı onaylarken başlarını öne doğru sallarlar, aslında aynı işareti hayır anlamında da kullanırlar, oysa bu hareket birçok kültürde onaylama olarak kabul edilir ve anlaşılır. Hayır, anlamında ise Türkler, Yunanlılar ve Suriyelilerin dışında kalanlar başlarını sağa ve sola çevirerek bir şeyi onaylamadıklarını ya da reddettiklerini gösterirler. Türkler birisini uyarırken ya da tehdit ederken sağ/sol ellerinin işaret parmağını göğüs hizasında öne arkaya doğru sallarken Almanlar bu hareketin ne anlama geldiğini bilmezler, çünkü onlar uyarmak için ellerini avuç içleri kendilerine dönük olarak yine işaret parmaklarıyla sağa sola doğru sallarlar.[3]

Temel olarak sözsüz iletişim iki kanala dayanır:
1 – Görülebilir kanal ( jestler, mimikler, yüz ifadeleri, beden duruşu vb. )
2 – Yarı dilsel kanal (ses tonu, şiddeti, hızı vb.)
Sözlü iletişim dayandığı sözsel kanalla birlikte bu üç kanala iletişim kanalları adı verilir.
Herkesin üç kişiliği vardır;
  • Ortaya Çıkardığı,
  • Sahip olduğu,
  • Sahip olduğunu sandığı.
Ne söylediğinizden çok, nasıl göründüğünüz önemlidir. Beden dili, bilinçdışı motivasyonları açığa çıkarır. İnsanlar; yüz ve beden hareketlerinden bir kitap gibi okunabilir. Araştırmalarına göre, kişilerin birebir kurdukları iletişimde;
  • Kelimelerin % 7 ile %10 oranında,
  • Ses ve konuşmanın % 30 ile %38 oranında,
  • Beden dilinin ise % 55 ile %60 oranında etkisi olduğu bulunmuştur. (Mehrabian, 1967).
Bu oranlar kişilerarası ilişkilerin ve iletişim ortamının özelliklerine göre daha az ya da çok olabilirse de beden dilinin iletişimdeki rolünü reddedilemez biçimde ortaya koymaktadır. Yüzyılımızda diğer alanlardaki kuramsal ve yöntembilimsel gelişmelere bağlı olarak psikologlar, sosyal psikologlar, toplumbilimciler, antropologlar bu konuda güvenilir bir bilgi birikimi sağlamışlardır.[4]

BEDEN DİLİNDE VÜCUDUN KONUMU
Çevremizdeki bütün insanların kendilerine ait kişisel alanları vardır. Bu alanlar;
1- Mahrem Bölge: Kişiler bu bölgeyi kendi mallarıymış gibi benimsedikleri için tüm bölgeler arasında en önemli olanı “Mahrem bölge”dir. 45 cm’ye kadar olan alandır.
 2- Kişisel Bölge: Bu bölge kokteyllerde, ofis partilerinde, sosyal etkinliklerde ve arkadaş toplantılarında başkalarıyla aramızdaki mesafedir. 30 – 75 cm arasıdır.
3- Sosyal Bölge: Yabancılarla, örneğin evimizde tamirat yapan tesisatçı veya doğramacı, postacı, bakkal, işyerindeki yeni eleman ve çok iyi tanımadığımız kimselerle aramızdaki mesafedir. 120 – 210 cm arasıdır.
4- Ortak Bölge: Kalabalık bir gruba hitap ettiğimizde paylaştığımız mesafe ortak bölgedir. Üç metre ve daha fazladır.

VÜCUT HAREKETLERİ
 Avuç gösterme hareketi:
Açık avuç gerçek, dürüstlük, sadakat ve teslimiyetle bağdaştırılmıştır. İnsanlar iki temel avuç konumunu kullanırlar. Birincisinde avuç yukarı dönüktür ve yiyecek veya para dilenen dilencinin tipik hareketidir.
Ağız kapama:
Ağız koruyucu bir çocuğunun ki kadar kolay anlaşılır olan çok az yetişkin hareketinden biridir. Beyin bilinçaltından söylenen yalan dolu sözleri bastırmaya çalışırken el ağzı örter ve başparmak da yanağa bastırılır.
Boyun Kafa Kaşıma:
Bu durumda yazı yazarken kullanılan elin işaret parmağı kulak memesinin altını veya boynun yan tarafını kaşır. Bu hareket bir tür şüphe veya emin olmama işaretidir.
Baş Hareketleri:
Kafa bir yana doğru eğildiğinde; bu kişinin anlatılan konu ile ilgilenmeye başladığı anlamına gelir. Baş aşağıya eğikken tavrın olumsuz hatta yargılayıcı olduğunu gösterir.
Cinsel ilgi:
Kemer veya ceplere sokulmuş başparmaklar cinsel olarak saldırgan bir tavrı göstermek için kullanılan harekettir.
Gözlük Hareketleri:
En yaygın hareketlerden biri çerçevenin saplarından birini ağza götürmektir. Gözlükleri ağza götürmek de bir kararı bekletmek veya geciktirmek için kullanılabilir.

Göz bellekleri ve Bakışlar:
Belli ışık durumlarında, kişinin ruh hali ve tavrı olumludan olumsuza veya olumsuzdan olumluya geçerken gözbebekleri küçülür veya büyür. Bakışların da kendi içinde çeşitleri vardır.
İş Bakışı, iş tartışmaları yaparken karşınızdakinin alnında bir üçgen olduğunu hayal edin. Bakışlarınızı bu bölgeye yönelterek ciddi bir ortam yaratırsınız ve karşınızdaki sizin iş yapmak konusunda ciddi olduğunuzu anlar.
Yan Bakış ise ilgi veya saldırganlık iletmekte kullanılır. Hafif kalkmış kaşlar ve bir gülümsemeyle birlikteyse ilgi anlamına gelip flört işareti olarak yaygın şekilde kullanılır. Aşağıya dönük kaşlar, çatık alın veya aşağıya dönük ağız köşeleriyle birlikte şüpheli, saldırgan veya eleştirel bir tavır anlamına gelir.
İletişimde en önemli öğe gözlerdir.
Gözler her şeyi anlatır; dolayısıyla beden dili için gözler ilk sırada gelir.
Jest ve Mimiklerimiz karşı tarafta güven duygusu oluştururken, güven sevgiyi getirir. Sevgi ise iletişimi. İnsanlar güvendikleri ve sevdikleri kişilerle iletişim kurup güvenirler. Sözümüz ile bedenimiz iyi bir ambiyans içinde olmalı ve karşı tarafta güven uyandırmalıdır.

GÜVEN OLUŞTURMADA BEDEN DİLİNİN ÖNEMİ
Beden Dili, istemli ya da istemsiz beden hareketleri ve yerleşim şeklimizle karşı tarafa verdiğimiz sinyallerdir.
  • Baş hareketleri
  • Yüz kaslarımızın hareketleri ( Kaşlar, gözler, burun, dudaklar, dil, çene)
  • Tüm vücudun duruşu (omuz hareketleri, kolların hareketleri, eller yapılan jestler, bacak ve ayak hareketleri, çevredeki objeleri ele almak, yerini değiştirmek v.s)
Bunlara ses tonu dahil değildir (ki ses tonu da beden dili kadar sözsüz iletişimin bir parçasıdır) :
  • Sesin dalgalanması (yüksekten düşüğe)
  • Ses yüksekliği (bağırıştan fısıltıya kadar olan aralıkta)
  • Solunum (sesin titremesi gibi)

BEDEN DİLİ KULLANIMINDA EL, KOL VE AVUÇ HAREKETLERİ

Şekil.1 El, Kol ve Avuç içi Kullanımı
1. Sana karşı tamamen dürüst olacağım.
2. Ağız Koruyucu
3. “Sayın hakimim, benim naçizane görüşüme göre“
4. Başparmaklar arka cepten dışarı çıkıyor.
5. Ense kaşıma
6. Yaka çekiştirme
7. Burna dokunma
8. Can sıkıntısı
9. Yüksek çatı
10. Alçak çatı
11. Çene okşamanın bayan versiyonu
12. Karar verme
13. İlgili değerlendirme
14. Olumsuz düşünceleri var
15. Kontrolü ele alma
16. Kontrolü bırakma
17. Güven ve güçlü el sıkıma
18. Politikacı el sıkışı

Şekil. 2 El, Kol ve Avuç içi Kullanım Şekilleri
1. Sağdaki adama baskın bir el uzatılır
2. Eli alır ve sol ayağıyla öne adım atar
3. Sağ ayağını çapraz getirerek karşıdakinin mahrem bölgesine girer ve el sıkışmayı dikey hale getirir.
4. Avuç aşağıya doğru el uzatma
5. Avuç aşağıya doğru uzatmanın etkisiz hale getirilmesi
6. Eldiven
7. Ölü balık
8. Bilek tutma
9. Dirsek kavrama
10. Üst kol kavrama
11. Omuz tutma
12. Üstünlük-kendine güven hareketi – Üst kolu tutma hareketi, beden dili.

BEDEN DİLİ İLE KARİZMA YARATMAK
İnsanların vücut dilini okuyarak içlerindeki duyguları ortaya çıkartılabilir. Öncelikle gözlem yeteneğinin çok gelişmesi gerekmektedir.
Karizmatik bir Liderler:
  • Dik dururlar, omuzları geridedir. Duruş (Posture)
  • Gözlerini kaçırmazlar ve yüzlerinde bir gülümseme vardır. Göz Teması (Eye Contact)
  • Kontrollü ve bir amaca hizmet eden hareketler yaparlar. El ve Kol Hareketleri ( Gestures)
  • Konuşmaları yavaş, net, temiz ve akıcıdır. (Speech)
  • Orta seviyede bir ses tonu kullanırlar. Ses Tonu (Tone of Voice)
Yukarıda belirtilen bu ortak özellikler kitleleri etkileyen liderlerin ortak özellikleridir.

HİTLER’İN BEDEN DİLİ KULLANIMININ İNCELENMESİ
Büyük olasılıkla pek çok kişi Hitler’in hoş bir insan olmadığını söyler. Ancak bir lider olarak onun oldukça belirgin, dikkat çekici yetenekleri tartışılamaz. Mükemmel bir hatip, motivasyon edici bir kişi aynı zamanda hedefe odaklı davranan, sebebini doğrulayıcı ikna kabiliyetine sahip bir kişilikti. Ses tonu, beden dili ve konuşma tarzıyla Hitler karizmatik bir liderin ihtiyacı olan bütün karakteristik özelliklere sahipti. Hitler’in güvenilirliği ve tutarlılığı yandaşlarında müthiş bir bağlılık ilhamı yaratıyordu. Onlar yalnızca Hitler’in fikirlerini dinlemiyorlardı, aynı zamanda onlar için yaşamaya bile hazırlardı. Bütün ulusuna hakim olana kadar gün be gün kendine binlerce yandaş kazandı. Öncelikle Alman ulusunun genç temsilcilerinin gönlünü fethetti, daha sonra eski çağ insanlarını yani yaşlıları kendi inancına döndürmek için i topluluk önünde konuşma yenilikçi tekniklerini kullandı.
Sadece onun görebildiği bir resim içinde yer alan hayallerindeki dünyayı yaratmak için uğraştı, bütün o coşkun ve korkunç sayıda kalabalıklara konuşurken kafasında şekillendirdiği bir hayaldi bu. Kalabalıklar hep kalabalıktır ama o doğru teknikleri izleyip, hislerini takip ederek birden binlercesinin peşinde olduğu bir lider haline geldi. Fakat en son o büyülenen kalabalıklar çok kısa bir süre içinde korkmaya başladılar, birbirlerinden bile. Yeni hükümet ve onun lideri. Der Führer (great leader: büyük lider) hakkında tek kelime bile söylemeye şiddetle korktular.[5]
Çatık kaşları, emir veren, otoriter konuşması, gergin yüz hatları, konuşurken el ve kollarını direktif verircesine savurması, gözü dönmüşlüğü, “Ben en doğrusunu biliyorum!” diyen tavrı Hitler’in diktatör kişiliğiyle büyük bir uyum içinde. Vücudunu ve başını dik tutuşu, dudaklarının keskin ve sert bir çizgi halini alışı, kendini beğenmiş, kibirli bir güvenin göstergesi.[6]
Hitler’in çalışma odası uzun dikdörtgen biçimindedir. İçeri giren kişi, ona otoriteyi, kanı, içgüdüleri çağrıştıran ve heyecanını arttıran kırmızı bir halıyla karşılaşır, yürür, fakat ortaya geldiğinde bocalamaya başlar. Masa normalde olması gereken yerde, yani karşıda değildir ve oturacağı sandalyeye ulaşması için halının dışına çıkması gerekmektedir. Kararsız kalıp bir süre sonra kafasında soru işaretleri ile halıdan ayrılır ve alçak sandalyeye oturur. Karşısında, hemen kısa bir mesafede beyaz düz bir duvar vardır. Arkası ise büyük bir boşluktur ve arkasındaki pencereden gelen ışık arkasının sağlam olmadığını ona tüm görüşme boyunca hatırlatır (Hitler bu dönemde İstanbul’da Pera Palas’ta bombalı suikast düzenleyebilecek güçtedir). Hitler’in önü ise açık ve geniştir, arkasını ise duvara dayamıştır. Böyle bir durumda görüşmenin ipleri Hitler’in eline geçmiştir.[7]

ATATÜRK
Beden dilini en başarılı kullanan siyasi lider Atatürk. Sadece beden dili değil, sözsüz iletişim unsurlarında da en iddialı olan lider. Son derece şık, bakışları kararlı, duruşu karizmatik, yürüyüşü özgüven dolu. Kılık kıyafetleri üzerine tam oturmuş, aksesuarları, şapkası, köstekli saati, sigaralığı, bastonu son derece doğru ve birbiriyle uyumlu seçilmiş.[8] Atatürk’ün beden dilini okumak istediğimizde keskin bakışlarının insanı ilk başta etkilediğini görebiliyoruz. Dik duruşu ve hitabet şekli, topluluk önünde kendine güvenen ve kararlı bir kişi imajını çizmektedir. Ayrıca konuşmalarını herkesin anlayabileceği hızda ayarlaması, konuşmalarının önemli kısımlarında es (durak) vermesi bilinçaltında bu sözlerin karşı tarafa çok daha isabetli tesir etmesine sebep olmaktadır. Yürüyüşü emin adımlarla, sakin ve ayakları yere basan şekilde bir his uyandırıyor.

RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Recep Tayyip Erdoğan’ın göze çarpan davranışlarından biri, konuşurken ellerini görünür şekilde tutması. Kürsünün altına, masanın üzerine koyup kamufle etmek ihtiyacını duymuyor. Eller, eylemlerin simgesel faili olduğu için, ne yaptığınıza ne yapmadığınıza şahit oluyorlar, siz söylemeseniz de onlar fiillerinizin tanığı durumundalar. Ellerini göze görünür şekilde tutması, Tayyip Erdoğan’a, yaptıklarını saklamak gibi bir kaygısı olmayan, onlardan memnuniyet duyan bir lider imajı veriyor. Halkın önüne zaman zaman spor bir giyim tarzıyla çıkması da rahat, özgüveni yüksek, iletişime açık bir kişi olduğunu gösteriyor.[9] Ses tonunu ve bedenini güçlü bir şekilde kullanıyor. Hitap tarzını daha halk seviyesinde tutuyor. Avuç içlerini topluluğa yönelterek güvendesiniz, sorun yok mesajı veriyor. Yürürken ağar adımlar atarak gideceği yere kararlı ve emin adımlarla ilerlediğinin mesajını veriyor. Soğuk kanlı duruşu öz güvenini vurguluyor. Kitleler karşısında asla tek başına selamlamaya çıkmıyor, kendisi ile birlikte ekibini de topluluk önüne çıkartarak güçlü bir profil çiziyor.

SONUÇ
Beden dili kullanımı bu konuda uzman olan kişilerin en etkili iletişim araçlarından biri olmuştur. Beden dilini doğru yönetenler kitleleri etkilemeyi başarmış ve kendi düşünceleri doğrultusunda onları ikna etmişlerdir. Asıl olarak ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimiz önemlidir. Çünkü iletişimde sözcüklerin kapsadığı alan, tonlamanın ve bedenin kapsadığı alandan çok daha azdır. İletişimde insanların mahrem alanlarına girmeden, doğru ses tonu ve güven veren bir beden dili ile başarı yakalamak mümkündür. Bunun için doğru beden dili kullanmanın yanında, doğru beden dilini okumakta önemlidir.
  
KAYNAKÇA

Makale
1 Eke Erdal (2008) ‘’Siyasal Propaganda Araçlarının Seçmen Davranışı Üzerindeki Etkisi: Isparta Örnek Olayı’’ Süleyman Demirel Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi
2 Eke Erdal (2008) ‘’Siyasal Propaganda Araçlarının Seçmen Davranışı Üzerindeki Etkisi: Isparta Örnek Olayı’’ Süleyman Demirel Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi
3 Tosun C. (2005) Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları.
4 Cangil E. B. Beden Dili ve Kültürlerarası İletişim, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi
Sayı 2 (2004),69-78

İnternet

Kitap
9 İzgören Ş. (2010) Dikkat Vücudunu Konuşuyor. İstanbul, Elma Yayınları


[1]  Eke Erdal (2008) ‘’Siyasal Propaganda Araçlarının Seçmen Davranışı Üzerindeki Etkisi: Isparta Örnek Olayı’’ Süleyman Demirel Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi
[2] Eke Erdal (2008) ‘’Siyasal Propaganda Araçlarının Seçmen Davranışı Üzerindeki Etkisi: Isparta Örnek Olayı’’ Süleyman Demirel Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi
[3] Cangil E. B. Beden Dili ve Kültürlerarası İletişim, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi
Sayı 2 (2004),69-78
[4] Tosun C. (2005) Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları.
[7]  İzgören Ş. (2010) Dikkat Vücudunu Konuşuyor. İstanbul, Elma Yayınları

Ümit Ünker
www.umitunker.com

0 yorum:

Proudly Powered by Blogger.