İnternetten önce, bir kurumun, etkili iletişim
kurmak için, hedef kitlelerinin dikkatini çekecek mesajları belirlemesi,
tanımlaması ve segmentlere ayırması yeterli olmaktadır. Reklamlar doğru medyaya
yerleştirilebilir ve ardından mesaj alıcılarının doğru sayısı
belirlenebilmektedir. Bazı mesaj içerikleri ve mesaj zamanlaması kontrol
edilebilmektedir. Kurumlar reklam bütçelerinin ve halkla ilişkiler
çalışmalarının verimliliğini neredeyse doğru bir şekilde ölçebilmektedirler.
Ancak internet ve diğer bilgi teknolojilerinin ortaya çıkışı, hedef kitle
tanımı ve segmentasyonu daha zor hale getirmektedir. İnternet kullanıcıları
coğrafi, ulusal, kültürel ve siyasi sınırların ötesine geçmektedir. Hedef
kitlenin geleneksel medyadan yeni medyaya geçiş olanağı, hedef kitle
tanımlaması sorununu derinleştirmektedir. Artık neredeyse tüm büyük medya
kuruluşları, mesajların çevrimiçi sürümünü internet kullanıcılarına ücretsiz
sunmaktadır. Bu da şirketlerin bazı hedef kitlelerini açık bir şekilde
tanımlamasını zorlaştırmaktadır. Kuruluşlar tüm paydaşları ile sanal ortamda
iletişim kurabilmekte ve çeşitli halkla ilişkiler uygulamalarından destek
alabilmektedir.[1]
Sosyal ağlar,
ortak ilgi veya etkinlikleri paylaşan çevrimiçi insan topluluklarıdır. Bu
ağlardaki insan toplulukları, küçük, orta ve büyük, çeşitli boyutlardan
oluşmaktadır. Her tür büyüklükteki ağ, içinde var olan yüzlerce kişiyi
buluşturmakta ve çeşitli paylaşımlarda bulunmaktadır. Çevrimiçi toplulukların
birbirleri ile iletişim kurması ve etkileşimde bulunması kurumlar ve markaları
için büyük fırsatlar yaratabilmektedir. Bu fırsat olasılığının varlığı bile
firmaları sosyal ağlar üzerinden hedef kitlesi ile iletişim kurmakta ve sosyal
ağlara yönelik çeşitli iletişim programları planlamaktadır. Sosyal ağlar
firmalara her şeyden önce görünürlük sağlamaktadır. Hedef kitlesine ulaşma
kolaylığı sağlamasının yanı sıra, hedef kitlesinin kendi ağlarına ve diğer
bağlantılarına ulaşma imkanı tanımaktadırlar.[2]
Ayça BURGAZ
0 yorum: