Halkla ilişkiler,
belirli çaba ve çalışmalar sonucunda, çeşitli tekniklerin kullanılarak, çeşitli
yolların izlenmesiyle; insanın, derneğin, özel ve kamu kuruluşlarının iş
yaptığı kurumlarla ilişki içinde olması ve bunu sürdürmesidir.[1] Bu çaba ve çalışmalar
teknoloji geliştikçe, çeşitli iletişim yolları ortaya çıktıkça değişmektedir ve
halkla ilişkiler de bu değişimlere uyum sağlamaktadır ve çalışmalarını değişen
teknolojiler yoluyla yapmaktadır.
Halkla ilişkiler kavramı ortaya çıktığı tarihten itibaren
faaliyetlerini yapabilmek için ve hedef kitlesi ile iletişim kurmak için
çeşitli modeller ve yöntemler geliştirmiştir. Geliştirilen modeller çağın
gereklerine uygun olarak ortaya çıkmıştır. Eskiden geleneksel yollarla yapılan
çalışmalar şimdi bu geleneksel yolların yanı sıra teknolojinin gelişmesi ile ortaya
çıkan sosyal medyayı da kullanmaya başlamıştır.
Halkla ilişkiler
hedef kitlesiyle iletişim kurabilmek için radyo, televizyon, açık hava ilanları,
broşür, el ilanları gibi kanalları kullanmaktadır. Halkla ilişkiler uzmanları
mesajlarını hedef kitleye iletirken, basın bültenlerinden, röportajlardan,
basın makalelerinden ve sponsorluk gibi araçlardan yararlanarak kurumlarının
adını medya kanallarında yayınlayarak kurumları için yararlı bir hedef kitle
oluşturmaya çalışmaktadır.[2]
Geleneksel anlamda
halkla ilişkiler, birey veya kurumların medya ile olan ilişkilerini temsil
etmektedir. Geleneksel mecralarda ücret karşılığı yapılan reklamlar ile hedef
kitleye ulaşılmaktadır. Sosyal medyada ise belirli bir ücret ödemeden hedef
kitleye ulaşılabilmektedir. Sosyal medya yüksek ücret karşılığı yapılan kitle
reklamlarından çok daha uygun bir ücretle veya ücretsiz olarak ve doğrudan
hedef kitleye uygun şekilde hazırlanmış, kişileştirilmiş mesajlarla belirli
tüketicilere ulaşma olanağı sunmaktadır.[3]
Televizyon, radyo, gazete
ve dergi gibi geleneksel medya tek yönlüdür. Bunun tersi olarak, bloglar gibi
sosyal medya ağları ise çift yönlüdür. Karşılıklı online olarak yapılan
konuşmalara herkesin katılmasına imkan vermektedir. Sosyal medya, katılımcıdır.
Son kullanan, sayfa içeriğini şekillendirir ve diğer kişilerle paylaşır. Sosyal
medya ağlarına katılım ve karşılıklı konuşma yoluyla sosyal medyada iletişim
kurulmaktadır.
Geleneksel medyada, pazarlamacı ya da reklamcı hem içerik
hem dağıtım anlamında mesajı kontrol ederken, yeni olan sosyal medyada bu
kontrol müşteridedir. İçerik, tüm tüketicilere aittir. Tüketiciler, artık
güçsüz ve etkisiz değillerdir. Konulara ilişkin yorum yaparlar, ürünleri
destekler ya da desteklemezler ve yeterli geniş izleyici kitlesi önündeyseler kamuoyu
oluşturabilirler.[4]
İnternetin
hayatımızda önemli bir yer kaplaması; Web 2.0 uygulamalarının bütün iletişim
disiplinleri tarafından ilgi görmesiyle birlikte; halkla ilişkiler disiplini de
geleneksel medya uygulamaları dışında artık sosyal medya ortamlarında
bulunmanın gerekliliğini fark etmiş ve bu alana da özen gösterme zorunluluğunu
hissetmiştir. Halkla ilişkilerin sosyal medya ortamlarında gösterdiği
uygulamalar PR 2.0 olarak adlandırılmaktadır. Geleneksel medya ve sosyal medya
yapısal bazı farklılıklar göstermektedir.[5]
Sosyal medya
kanallarının kullanılmaya başlanmasından sonra uzun süredir hayatımızda olan
televizyon, radyo, gazete ilanları gibi tek yönlü iletişim sağlayan kanallar
"geleneksel” kanallar olarak belirlenirken; bloglar, sosyal ağlar, içerik
paylaşım toplumları, podcastler gibi mecralar "yeni” ve "sosyal
medya” olarak belirlenmiştir.[6]
Günümüz
uygulamalarına bakıldığında dünya genelinde halkla ilişkiler çalışmalarında Web
2.0 platformlarının sıkça kullanıldığı gözlemlenmektedir. Geleneksel medya
üzerinden yapılan halkla ilişkiler çalışmalarının yanı sıra, firmaların
interneti ve Web 2.0 ortamlarını kullanarak, paydaşlarıyla yeni iletişim
yöntemleri geliştirdiği de izlenmektedir.
Bugüne kadar teknolojinin izin verdiği ölçüde yüzyüze
görüşmeler, telefonla görüşmeler, röportajlar, basın toplantıları, basın
bildirileri, basın bültenleri, video konferansları gibi halkla ilişkilerin
medya ile ilişkileri kapsamındaki fonksiyonları; internet ve çevrimiçi
teknolojilerin kamuoyuna sunmuş olduğu yeni fırsatlar sayesinde çevrimiçi
ortamlara doğru geçmektedir. Bu geçiş dünyada olduğu kadar ülkemizde de kabul
görmüş, basınla ilişkiler kapsamında yapılan birçok etkinlik, internet
üzerinden çevrimiçi bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmaya başlanmıştır.[7]
[1] Pınar Aslan, Halkla
İlişkilerde Yeni Eğilimler: Sosyal Medya, Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Üniversitesi, Halkla İlişkiler Anabilim Dalı,
2011, s. 52.
[4] Erkan Akar, Sosyal
Medya Pazarlaması: Sosyal Webde Pazarlama Stratejileri, Efil Yayınevi, 2010, s.
25, 26.
[6] Irmak Özkaşıkçı,
Sosyal Medya Pazarlama: Yeni Çağda Sosyal Medya Kullanımı ve Performans Ölçümü,
Kendi Baskısı, 2012, s. 19, 20.
Efil Yayınları, 2011, s. 5,
6.
Ayça BURGAZ
0 yorum: