YAZILAR

30 Eylül 2019 Pazartesi

Geleneksel Halkla İlişkilerden Sosyal Medya Halkla İlişkilere Geçiş

by karamanni  |  in halkla at  15:33:00




Halkla ilişkiler, belirli çaba ve çalışmalar sonucunda, çeşitli tekniklerin kullanılarak, çeşitli yolların izlenmesiyle; insanın, derneğin, özel ve kamu kuruluşlarının iş yaptığı kurumlarla ilişki içinde olması ve bunu sürdürmesidir.[1] Bu çaba ve çalışmalar teknoloji geliştikçe, çeşitli iletişim yolları ortaya çıktıkça değişmektedir ve halkla ilişkiler de bu değişimlere uyum sağlamaktadır ve çalışmalarını değişen teknolojiler yoluyla yapmaktadır.
Halkla ilişkiler kavramı ortaya çıktığı tarihten itibaren faaliyetlerini yapabilmek için ve hedef kitlesi ile iletişim kurmak için çeşitli modeller ve yöntemler geliştirmiştir. Geliştirilen modeller çağın gereklerine uygun olarak ortaya çıkmıştır. Eskiden geleneksel yollarla yapılan çalışmalar şimdi bu geleneksel yolların yanı sıra teknolojinin gelişmesi ile ortaya çıkan sosyal medyayı da kullanmaya başlamıştır.
Halkla ilişkiler hedef kitlesiyle iletişim kurabilmek için radyo, televizyon, açık hava ilanları, broşür, el ilanları gibi kanalları kullanmaktadır. Halkla ilişkiler uzmanları mesajlarını hedef kitleye iletirken, basın bültenlerinden, röportajlardan, basın makalelerinden ve sponsorluk gibi araçlardan yararlanarak kurumlarının adını medya kanallarında yayınlayarak kurumları için yararlı bir hedef kitle oluşturmaya çalışmaktadır.[2]
Geleneksel anlamda halkla ilişkiler, birey veya kurumların medya ile olan ilişkilerini temsil etmektedir. Geleneksel mecralarda ücret karşılığı yapılan reklamlar ile hedef kitleye ulaşılmaktadır. Sosyal medyada ise belirli bir ücret ödemeden hedef kitleye ulaşılabilmektedir. Sosyal medya yüksek ücret karşılığı yapılan kitle reklamlarından çok daha uygun bir ücretle veya ücretsiz olarak ve doğrudan hedef kitleye uygun şekilde hazırlanmış, kişileştirilmiş mesajlarla belirli tüketicilere ulaşma olanağı sunmaktadır.[3]
Televizyon, radyo, gazete ve dergi gibi geleneksel medya tek yönlüdür. Bunun tersi olarak, bloglar gibi sosyal medya ağları ise çift yönlüdür. Karşılıklı online olarak yapılan konuşmalara herkesin katılmasına imkan vermektedir. Sosyal medya, katılımcıdır. Son kullanan, sayfa içeriğini şekillendirir ve diğer kişilerle paylaşır. Sosyal medya ağlarına katılım ve karşılıklı konuşma yoluyla sosyal medyada iletişim kurulmaktadır.
Geleneksel medyada, pazarlamacı ya da reklamcı hem içerik hem dağıtım anlamında mesajı kontrol ederken, yeni olan sosyal medyada bu kontrol müşteridedir. İçerik, tüm tüketicilere aittir. Tüketiciler, artık güçsüz ve etkisiz değillerdir. Konulara ilişkin yorum yaparlar, ürünleri destekler ya da desteklemezler ve yeterli geniş izleyici kitlesi önündeyseler kamuoyu oluşturabilirler.[4]
İnternetin hayatımızda önemli bir yer kaplaması; Web 2.0 uygulamalarının bütün iletişim disiplinleri tarafından ilgi görmesiyle birlikte; halkla ilişkiler disiplini de geleneksel medya uygulamaları dışında artık sosyal medya ortamlarında bulunmanın gerekliliğini fark etmiş ve bu alana da özen gösterme zorunluluğunu hissetmiştir. Halkla ilişkilerin sosyal medya ortamlarında gösterdiği uygulamalar PR 2.0 olarak adlandırılmaktadır. Geleneksel medya ve sosyal medya yapısal bazı farklılıklar göstermektedir.[5]
Sosyal medya kanallarının kullanılmaya başlanmasından sonra uzun süredir hayatımızda olan televizyon, radyo, gazete ilanları gibi tek yönlü iletişim sağlayan kanallar "geleneksel” kanallar olarak belirlenirken; bloglar, sosyal ağlar, içerik paylaşım toplumları, podcastler gibi mecralar "yeni” ve "sosyal medya” olarak belirlenmiştir.[6]
Günümüz uygulamalarına bakıldığında dünya genelinde halkla ilişkiler çalışmalarında Web 2.0 platformlarının sıkça kullanıldığı gözlemlenmektedir. Geleneksel medya üzerinden yapılan halkla ilişkiler çalışmalarının yanı sıra, firmaların interneti ve Web 2.0 ortamlarını kullanarak, paydaşlarıyla yeni iletişim yöntemleri geliştirdiği de izlenmektedir.
Bugüne kadar teknolojinin izin verdiği ölçüde yüzyüze görüşmeler, telefonla görüşmeler, röportajlar, basın toplantıları, basın bildirileri, basın bültenleri, video konferansları gibi halkla ilişkilerin medya ile ilişkileri kapsamındaki fonksiyonları; internet ve çevrimiçi teknolojilerin kamuoyuna sunmuş olduğu yeni fırsatlar sayesinde çevrimiçi ortamlara doğru geçmektedir. Bu geçiş dünyada olduğu kadar ülkemizde de kabul görmüş, basınla ilişkiler kapsamında yapılan birçok etkinlik, internet üzerinden çevrimiçi bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmaya başlanmıştır.[7]




[1] Pınar Aslan, Halkla İlişkilerde Yeni Eğilimler: Sosyal Medya, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Üniversitesi, Halkla İlişkiler Anabilim Dalı, 2011, s. 52.
[2] Tolga Kara ve Ebru Özgen, Sosyal Medya Akademi, Beta Yayınlan, 2012, s. 10.
[3] İdil Sayımer, Sanal Ortamda Halkla İlişkiler, Beta Yayınları, 2008, s. 71.
[4]   Erkan Akar, Sosyal Medya Pazarlaması: Sosyal Webde Pazarlama Stratejileri, Efil Yayınevi, 2010, s. 25, 26.
[5]   Kara ve Özgen, a.g.e, 2012, s. 11.
[6]   Irmak Özkaşıkçı, Sosyal Medya Pazarlama: Yeni Çağda Sosyal Medya Kullanımı ve Performans Ölçümü, Kendi Baskısı, 2012, s. 19, 20.
[7]   Özlem Aşman Alikılıç, Halkla İlişkiler 2.0: Sosyal Medyada Yeni Paydaşlar, Yeni Teknikler,
Efil Yayınları, 2011, s. 5, 6.



Ayça BURGAZ

0 yorum:

Proudly Powered by Blogger.