YAZILAR

30 Eylül 2019 Pazartesi

Geleneksel Pazarlamadan Sosyal Medya Pazarlamasına Geçiş

by karamanni  |  in sm at  16:17:00




PAZARLAMA KAVRAMI
Ürün, hizmet veya fikirlerin rekabet içinde olduğu günümüz dünyasında hedef tüketicilere ulaşmayı amaçlayan anlayışlarda yaşanan değişimler ile yeni kavramların ortaya çıkmasıyla, tüketiciye ulaşmayı kolaylaştıracak fikirleri de beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda her gün birçok mesaja maruz kalan tüketiciyi ticari ya da ticari olmayan bir amaçla "inandırmaya”, "ikna etmeye” ve "harekete geçirmeye” çalışmak maliyetlerin de artmasıyla birlikte geleneksel pazarlama anlayışından daha başka bir anlayışa olan ihtiyacı da ortaya çıkarmıştır.[1]
İlk zamanlarda "ev ekonomisi devri” olarak da adlandırılan, insanların zorunlu gereksinimlerini karşılayacak ürünleri kendilerinin ürettikleri dönemlerde pazarlama söz konusu değildir. Pazarlama kavramı ancak, insanların tek tür ürün üretiminde uzmanlaştığı ve ellerindeki gereksinim fazlası ürünleri diğer ürünlerle değiş tokuş etmeye başladığı "takas ekonomisi döneminde” gündeme gelmiştir.[2]
Pazarlama, mal veya hizmet fikrinin geliştirilmesinden başlayarak, satıştan sonra o ürünün kullanım süresinin bitimine kadar olan üretim hariç tüm işlevlerin toplamı şeklinde açıklanabilir. Pazarlama, ürün satışından başlayarak, piyasa araştırması, ürün geliştirme, tanıtım, satış ve satış sonrası hizmetlerin tümünü kapsayan bir süreç olarak tanımlanabilir.[3]
Amerikan Marketing Asscociation’nın 1985 yılında saptadığı tanımına göre pazarlama, "kişilerin ve kurumların amaçlarına uygun olarak değişimi sağlamak için düşüncelerin, mal ve hizmetlerin üretilmesini, fiyatlandırılmasını, dağıtımını ve satışını planlama ve uygulama sürecidir.”

Pazarlamaya yönelik yapılmış olan diğer bir tanımı da Kotler şu şekilde yapmıştır: "İhtiyaçları ve istekleri değişim yoluyla durdurmaya yönelik insan çalışmalarıdır.” Bir başka tanım da şöyledir: “Pazarlama, insan ihtiyaç ve isteklerini tanımlayan, bu istek ve ihtiyaçları karşılamak için ürün ve hizmetleri sunan, bir değer karşılığında ürün ve hizmetleri kullanıcıya sağlayan bir yönetim fonksiyonudur”.
Uygulamada pazarlama, araştırma, ürün dizaynı, paketleme, fiyatlandırma, promosyon ve dağıtım aşamalarının birbirleriyle koordinasyon içinde düzenlendiği bir programdan meydana gelmektedir. Pazarlama kavramının temelini insan ihtiyaçları ve istekleri oluşturmaktadır. İnsanlar neye ihtiyaç duyar veya neyi arzu ederlerse bu ihtiyaç ve istekler talebe dönüştürülür. İkinci olarak pazarlamacılar talepleri karşılamak için ürün ve hizmet sunmaktadırlar. Tüketiciler de en fazla kullanımı, değeri ve memnuniyeti sağlayan ürün ve hizmetleri seçerler. Üçüncü olarak da pazarlamacı, ürün veya hizmeti bir değer karşılığında tüketiciye sunar.153
Ürün ortaya çıktığı anda müşteri onu satın almaya hazır, hatta istekli olmalıdır veya kurum müşterinin satın almaya hazır, istekli ve hatta hevesli olduğu ürünü bir kerede ortaya çıkartabilmelidir. Çünkü pazarda ikinci bir şans olmayabilir. Bir başka deyişle artık pazarlamanın sınırı yoktur. Aksine, pazarlama aracı haline getirmeyi başarabildiğimiz her şey artık pazarlama faaliyetinin kendisi olmaktadır.
Pazarlama, ürün ya da hizmetin oluşturulma aşamasından başlamaktadır ve satış sonrasına kadar uzamaktadır. Asıl önemli olan müşteri ilişkisi de ürün ya da hizmetin satılmasından sonra başlamaktadır. Bir mal veya hizmeti satarken satıcının davranışı, satış sonrasında da servisin kullanıcılara davranışı pazarlamanın bir parçasıdır. Yani mal satıldığı zaman pazarlama faaliyeti bitmemektedir, aslında satıştan sonra başlamaktadır. Bu

nedenle çalışan personelin pazarlamada çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu nedenle kurum kültürü ve kurum içi iletişim çok önemlidir.[4]
Pazarlama ile halkla ilişkiler arasında bir bağ bulunmaktadır. Bir ürün veya hizmetin tanıtımı ve pazarlaması kurumların pazarlama departmanları ve halkla ilişkiler departmanları tarafından birlikte yapılmaktadır. Pazarlamaya yönelik bir halkla ilişkiler çalışması; satışı ve müşteri memnuniyetini sağlayan, kurumu ve ürünleri tüketicilerin istekleri, ihtiyaçları, ve özel ilgi alanları ile birleştiren güvenilir bilgi ve iletişimi kullanan bir planlama, yürütme ve değerlendirme programı sürecidir.[5]
Geleneksel Pazarlamadan Sosyal Medya Pazarlamasına Geçiş
Pazarlamacılar, yakın zamana kadar mevcut pazarda kendi ürün veya hizmetlerini tanıtırken gazete, dergi, radyo, televizyon ve billboardları kullanmaktaydılar. Her yeni çıkan ortam diğerine bir şeyler katmaktadır. Dergiler, gazetelere renk ve ulusal dağıtım, radyo, ses ve müzik, televizyon ise hareket eklemektedir. Billboardlar, anayollar boyunca karşımıza çıkmaktadır. Yığın medyada reklam yapıldığı zaman genel olarak ulaşma niyetinde olunan potansiyel müşterilerden daha fazla insana ulaşılsa da bu medya ile kişiselleştirilmiş mesajlarla özel alıcıların hedeflenmesi zor olmaktadır. Çünkü geleneksel reklam çoğunlukla "etkili olmayan bir şekilde” oldukça geniş ve geneldir.
Günümüzde, tecrübe kazanmış pazarlamacılar geçmişte işleyen ve faydalı olan şeylerin şu an işlemediğini ya da iyi ve faydalı bir şekilde işlemediğini fark etmektedirler. Gelişen pazarlama, pazarlamacıların sosyal

ağ kurma ve diğer yeni tekniklere odaklanmalarını gerekli kılmaktadır. Yeni dünya; yeni medyayı, yeni kanalları ve yeni pazarları sunmaktadır.
Sosyal medya pazarlaması, sosyal medya sitelerini kullanarak internet üzerinden mal ve hizmetlerin satışı olarak tanımlanabilmektedir. Sosyal medya siteleri, sosyal medya ağları oluşturarak, fikir ve bilgi değişimlerini sağlamaktadır.[6]
Sosyal ağların hayatımıza girmesi yalnızca sosyal yaşamımızı değil değişimi internetle başlayan medya tüketim alışkanlıklarımızı da önemli ölçüde etkilemektedir. Hemen her ülkede geleneksel medyaya ilginin azaldığı bugünlerde özellikle genç nüfusun haber alma ve eğlenme ihtiyacının büyük bir bölümünün internet erişimi olan, görsel ve işitsel olanaklara sahip araçlardan karşılandığına dikkat çekilmektedir.
Medya alanını çok hızlı bir şekilde dönüştüren internetin ardından sosyal ağların hayatımıza girmesi de medyanın işlevini ve işleyişini değişime uğratmaktadır. Bu durumda iletişim ve medya alanında araştırma yapanlara düşen bu değişimle birlikte etrafında şekillenen ilişkileri anlamaya ve yorumlamaya çalışmaktır.[7]
Geleneksel medyanın, izlenme ve benimsenme oranları eskiye göre çok az olsa da hala saygınlık taşımaktadır ve bazı sonuçlar sunabilmektedir. Sadece sosyal medya sahasında bulunmakta olan bir marka geleneksel medyanın potansiyelini incelemeyerek kendine kötülük yapmaktadır. Potansiyellerinin tamamı kullanıldığında bu iki platform birbirini çok iyi şekilde tamamlayabilmektedir.[8]
Pazarlamacılar artık topluluk neredeyse oraya yönelmektedirler. Şu anda insanlar sosyal medya da vakit geçirmektedirler. Birbirleriyle konuşuyor, beğenilerini paylaşıyor, yaptıklarını anlatıyor, deneyimlerini yazıyorlar. Sosyal

medya, geleneksel medyaya göre, satın alma çağrışımlarına yol açabilecek etkileşimleri oluşturmada daha fazla etkiye sahip olmaktadır. Ayrıca bu mecrada iletişim çift yönlüdür. Marka veya kurumla ilgili bir şey söylendiğinde veya soru sorulduğunda cevap alınabilmektedir, cevap verildiğinde ise soru alınabilmektedir.
Sosyal medya, insanlara, ailelerinin ve arkadaşlarının marka tercihlerini ve marka ile olan etkileşimlerini görme olanağı sağlamaktadır. Böylece satın alma kararlarına yol açabilecek kişisel çağrışımları oluşturmak adına daha fazla olanak sunmaktadır.
Sosyal medya, on yıl öncesine kadar aklımıza bile gelemeyecek iletişim biçimlerini günümüzün kuralları haline getirmiştir. Yeni bir ürün lansmanı yapacağımızda artık sosyal medyada kullanılmaktadır. Bu nedenle kurumlar ve markalar sosyal medyaya mutlaka yer ayırmaktadır.159


[1]    Kalender ve Fidan, a.g.e, s. 165.
[2]    Füsun Kocabaş, Müge Elden ve Serra İnci Çelebi, Marketing PR, MediaCat Yayınları, 1999, s. 11, 12.
[3]    Üzeyir Garih, Pazarlama-Tanıtım-Halkla İlişkiler, Hayat Yayınları, 2005, s. 11, 17.
[4]    Güventürk Görgülü ve Nesteren Şencan Görgülü, Pazarlama 3.0, Pazarlama 3.0 Kitapları, 2010, s. 17, 29, 30.
[5]    Kocabaş, Elden ve Çelebi, a.g.e, s. 85.
Akar, a.g.e, s. 25, 33.
[7]    Kara ve Özgen, a.g.e, s. 269, 280.
[8]    Gary Vaynerchuk, Teşekkür Ekonomisi, MediaCat Yayınları, 2011, s. 127, 130.


Ayça BURGAZ

0 yorum:

Proudly Powered by Blogger.