15 Mart 2016 Salı

Türkiye'de Televizyonculuğun Doğuşu ve Gelişimi

by karamanni  |  in Televizyon at  13:56:00


4.1. İTÜ’nün TV Yayıncılığı Denemeleri

Radyo yayınları ülkemizde Batı ülkeleriyle aynı yıllarda başladığı halde, düzenli televizyon yayınları bu ülkelere göre epey geriden başlamıştır. Bunun en önemli sebebi, televizyonun hem yayıncılar hem de vatandaşlar için çok daha büyük bir maliyet gerektirmesidir.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) bir laboratuvar çalışması olarak 1952’de başlattığı ilk deneme yayınları ülkemizde televizyonun başlangıcı olarak kabul edilir. İTÜ’nün Taşkışla binasında başlayan bu yayınlar, televizyon alıcısı fazla bulunmadığı için ilk başlarda halk tarafından İTÜ’nün Taksim Gümüşsuyu’ndaki binasında, daha sonraları Beyoğlu bölgesinde izlenmiştir. İlk yayında Kore Savaşı ile ilgili bir film gösterilmiş, ardından dönemin ünlü gazetecisi Burhan Felek’in bir konuşması canlı yayınlanmıştır. İTÜ’nün bu ilk yayınları 15 günde bir 17.00–18.00 saatleri arasında yapılıyordu. Yayınların içeriğini tiyatro, klasik Batı müziği, Türk sanat ve halk müziği konserleri, sağlık, çocuk ve kültür programları oluşturuyordu.

Son derece kısıtlı imkânlarla yapılan bu programlar zamanla daha da çeşitlendi ve yayın saatleri arttı. Buna bağlı olarak da televizyon satışları hareketlendi. 1966 yılına gelindiğinde evlerde ve iş yerlerindeki alıcı cihaz sayısı iki bin civarındaydı. Ancak o dönemde televizyonun daha çok oteller, pastaneler, kahveler ve okullarda topluca seyredildiği düşünüldüğünde izleyici sayısının iki binin çok üzerinde olduğu söylenebilir.

İTÜ’nün yayınları terör ve şiddet olaylarının yoğun olduğu 1970’e kadar sürdü. Televizyonu “kapitalist bir grubun ayrıcalığı” olarak gören marjinal bir grup öğrenci İTÜ’nün yayın yaptığı stüdyoları bastı. Bu olay üzerine üniversite yönetimi, teknik cihazları 2 yıl önce, 1968’de yayına başlayan TRT’ye devrederek yaklaşık 20 yıldır süren yayınlara son verdi.

4.2. TRT’nin TV Yayınlarının Başlaması ve Gelişmesi

TRT’nin ilk televizyon yayınları 1968 yılında başlamıştır. Ancak bununla ilgili çalışmalar daha öncesine dayanır. 1963’de bazı radyo çalışanları, televizyon konusunda eğitim almak için Almanya’ya gönderilmişti. 1964’de çıkan kanunla TRT kurulunca da

Almanya’dan teknik konularda yardım istendi. Bu ülkeden bağış olarak getirilen cihazlarla ilk TRT stüdyoları kuruldu. Bu cihazlar Almanya dâhil çoğu Avrupa ülkesinin yayın sistemi olan PAL sisteme uyumlu olduğu için Türkiye de PAL sistemi seçmiş oldu.

TRT’nin 30 Ocak 1968’de gerçekleştirilen ilk yayını, Televizyon Daire Müdürü Mahmut Tali Öngören’in “Başlarken” adlı bir konuşmasıyla açıldı ve spiker Zafer Cilasun’un sunduğu haberlerle devam etti. TRT’nin ilk dönem yayınları günde 2 saat kadar sürüyordu. Bu dönemdeki yayınların içerikleri incelendiğinde yayıncıların eğlenceyi bir amaç değil; araç olarak gördüğü ve programları bu felsefe ile

oluşturduğu görülür. Yani televizyon TRT tarafından bir eğlence aracı değil; kültür ve eğitim aracı olarak görülmekteydi. Yayınların bu çizgide başlaması ve devam etmesinin sebepleri arasında TRT’nin çok özerk yapısı, ilk olmanın yarattığı mükemmeliyetçilik duygusu, programcıların birçoğunun radyo veya gazeteden geçmiş olması ile reyting mücadelesinin olmaması sıralanabilir.

1971’de yapılan askeri darbe sonrasında TRT Kanunu değiştirildi ve bu kurum özerk  olmaktan çıkartılarak “tarafsız bir kamu iktisadi kuruluşu” haline getirildi. Yine bu dönemde TRT’de önemli ölçüde teknik gelişme yaşandı. Vericilerin gücü artırıldı, spor karşılaşmaları,

olimpiyatlar ve Eurovision Şarkı Yarışmaları naklen yayınlanmaya başlandı. Yine aynı dönemde Edirne, Antalya, Erzurum, Çukurova, Gaziantep ve Diyarbakır televizyonlarında bölgelere özel paket programlar yayınlanmaya başlandı.

TRT 1974 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında çatışma bölgelerinden naklen haberler sundu. Harekâtın televizyonda adım adım verilmesi halkın televizyona olan ilgisini artırdı. 1970’lerde TRT, Halit Refiğ, Metin Erksan ve Lütfi Akad gibi önemli film yönetmenlerine beğeniyle izlenen televizyon dizileri çektirdi. Yayınlar 5 günden 7 güne çıkartıldı, haftalık yayın saati de 45’i aştı. 1980’lerde televizyon yayıncılığında en önemli yenilik, renkli televizyondur. Ayrıca bu yıllarda eğitim programlarına önem verildi, Milli Eğitim Bakanlığının iş birliğiyle okuma yazma bilmeyenler veya üniversiteye hazırlananlar için özel programlar hazırlandı, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi işbirliğiyle bu fakültenin dersleri televizyondan yayınlandı. Turgut Özal, başbakanlığı döneminde hükümetinin icraatlarını halka anlatmak için düzenli yayınlanan “İcraatın İçinden” programını başlattı. Televizyonun giderek artan etkisi, siyasi partiler arasında da çekişmelere sebep oldu. Televizyondan parti propagandası konusu, iktidar ve muhalefet partileri arasında uzun yıllar süren bir söz dalaşı haline geldi.

TRT’nin kanal sayısı da giderek arttı. 1986 yılında TRT 2, 1989’da TRT 3 ve TRT GAP yayına geçti.

 

Resim 4.2: TRT’nin Ankara’da bulunan genel merkezi

TRT 1990’larda özel televizyonların yayına başlamasıyla değişime ve rekabete ayak uydurmaya çalıştı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, günümüzde TRT 1, TRT 2, TRT 3, TRT 4, TRT GAP, TBMM TV, TRT-INT ve TRT-TÜRK kanallarıyla TV yayıncılığı yapmaktadır. Şimdi bu kanalların yapısını kısaca inceleyelim.

 

TRT 1: Aile kanalıdır. Çeşitli yaş, meslek, eğitim ve kültür seviyesindeki seyirci topluluğunu eğlendirirken bilgilendirmek, eğitimlerine, dayanışma, birlik ve beraberlik duygularının pekiştirilmesine, millî kültür bütünleşmesinin sağlanmasına yardımcı olmak görevini üstlenir. TRT 1 yayınları eğitim, kültür, drama, müzik, eğlence ve spor programları ile haberlerden oluşur.

TRT 2: Kültür-sanat ve haber kanalıdır. Türk kültür ve sanatını sergileyen bu kanal reklam yayınlamaz. TRT 2 yayınları ağırlıklı olarak eğitim ve kültür programları, haberler, müzik programları, dramalar ile Türk ve dünya sinemasından seçme filmlerden oluşur. 

TRT 3: Spor kanalıdır. Ağırlıklı olarak spor programlarına yer verir. Ayrıca belli saatlerde vatandaşların günlük hayatlarında geleneksel olarak kullandıkları dil ve lehçelerde kültür, haber ve müzik programları yayınlar. TRT-GAP ve TBMM TV yayınları bu kanal üzerinde belirlenen saatlerde yapılır.

TRT-GAP: Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine dönüktür. Bu bölgelerdeki vatandaşlarımızın ekonomik, eğitim ve kültür ihtiyaçlarına cevap veren eğitim, kültür, drama ile müzik programları ve haberler yayınlar. 

TRT 4: Eğitim kanalıdır. Ortaöğretim ve yüksek öğrenim öğrencilerine dönük açık öğretim ile yaygın öğretim programları bu kanalda yayınlanır. Kalan zamanlarda müzik programları sunulur. 

TRT-INT(International): Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın Türkiye ve Türk kültürü ile bağlarının devamını sağlamaya dönüktür. TRT-INT yayını eğitim, kültür, drama, eğlence, müzik ve spor programları ile haberlerden oluşur. Bu kanalın yayını yurt içinde belli merkezler ile özellikle Almanya gibi vatandaşlarımızın yoğun olduğu diğer ülkelere ulaştırılır.  

TRT-TÜRK (Avrasya): Kafkasya ve Orta Asya ülkelerine dönüktür. Türkiye ve diğer Türk cumhuriyetleri arasında dil ve düşünce birliği yaratmak, kültürel ve ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamak

görevini üstlenmiştir. TRT-TÜRK yayını eğitim, kültür, drama, eğlence, müzik programları ve haberlerden oluşur. Yayınlar Türkiye Türkçesi ile yapılır, gerektiğinde yabancı dillerde veya Türkçenin değişik lehçelerinde altyazıyla yayın yapılır.

 4.3. Özel TV’lerin Kurulması ve Gelişmesi

1990 yılında bazı özel girişimciler, Eutelsat uydusundan kanal kiralayarak Türkiye’ye dönük uydu yayınına başladılar. Magic Box (Star 1) adındaki bu kanalın yayınları CNN, BBC, RTL benzeri yabancı kanallar gibi çanak antenlerle izlenebiliyordu. Ancak

yurtdışından yayın yapan yabancı kanallarla aynı yasal haklara sahipmiş gibi görünen bu kanalın bazı önemli farkları vardı. Birincisi, yayınlar Türk seyircisi için hazırlanıyor, Türk seyircisine yönelik reklam yapıyordu. İkinci ve daha önemli fark ise Star 1’in programları

Türkiye’deki stüdyolarda hazırlanıp uyduyla Almanya’ya gönderiliyor ve sonra yine uydu üzerinden Türkiye’ye veriliyordu. Kanalın sahipleri, Anayasa ve kanunlarımız özel bir kanala izin vermediği için böyle bir yöntem seçmişlerdi.

Star 1 yayınları daha sonraları İstanbul’da ve diğer şehirlerde kurulan yer vericileri sayesinde çanak anteni olmayan evlerde de izlenebilmeye başlandı. Bu özel kanal çok yüklü bir ücret ödeyerek daha önceleri TRT’nin yayınladığı 1. Futbol Ligi’nin yayın hakkını da satın aldı. Star 1 yayınlarının tutmasıyla aynı şirket eğlence ağırlıklı Teleon kanalını yayına soktu. Bu iki kanalı Show TV, Kanal 6, ATV, HBB, TGRT, Samanyolu, Kanal D, Kanal 7 ve Flash TV gibi diğer özel girişimler izledi. Türkiye’nin ilk paralı kanalı ise Cine 5’tir.

Kanunlara aykırı bir şekilde yayın yapan bu kanalların durumu uzun sürecek bir tartışmayı başlattı. Çünkü 1982 Anayasası’nın 133’üncü maddesi “Radyo ve televizyon istasyonları, ancak devlet eliyle kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde düzenlenir” demekteydi. Kimileri yayının yurtdışından yapıldığını söyleyerek özel kanalları savunuyor, kimileriyse Anayasa’nın ihlal edildiğini söylüyordu.

1993 yılında Anayasa’nın 133. maddesi “Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.” şeklinde değiştirilerek hem özel radyolara hem de özel TV’lere yasal dayanak sağlandı. 1994’de 3984 sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun” meclisten geçti. Bu kanuna gereği olarak aynı yıl Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kuruldu. RTÜK, ulusal, bölgesel ve yerel boyuttaki radyo-TV kuruluşlarını denetleyerek uyarı, program yayını durdurma ve para cezaları verme yetkisine sahiptir.

Günümüzde frekans tahsisi için RTÜK’e başvuruda bulunmuş 23 ulusal kanal mevcuttur (NTV, Samanyolu, Kanal 6, ATV, Kral, Kanal 7, Meltem TV, HBB, BRT, CNBC-e, Kanal 1, Işık, Türkeli, Show TV, Cine 5, CNN Türk, Flash TV, TGRT, Star, TV 8, TV 5 ve Tempo TV). Ayrıca RTÜK’te kayıtlı 16 bölgesel, 224 yerel TV kanalı vardır.

Ülkemizde televizyon seyircileri yayınları birkaç yolla izleme imkânına sahiptir.

Bunlardan en kolayı radyo dalgaları, yani basit bir anten yoluyladır. Çanak anteni olanlar, TÜRKSAT uydularındaki 100’ün üzerinde yerli-yabancı kanalları ve çanağın büyüklüğüne göre yabancı uydu kanallarını izleme şansı bulabilir. Ücretli abonelik sistemi olan Kablo TV ve Digiturk platformu ile daha çok sayıda TV kanalını izleyebilmek ve değişik hizmetler almak mümkündür. TV yayın dağıtımı seçenekleri arasına son yıllarda “karasal yayıncılık” da girmiştir.

4.4. Türkiye’de TV Yayıncığının Sorunları ve Topluma Etkileri

Günümüz televizyonculuğu sonsuz sayıda seçeneğin yanı sıra birçok problemi de yanında getirmektedir. Ticaretin gelişimine katkıda bulunma, haber verme ve eğitim işlevlerini üstlenen televizyonun toplum ve fertler üzerinde birtakım zararlı etkileri de olabilmektedir.

Televizyon; okul çağındaki çocukların boş vakitlerini doldurarak okuma alışkanlığı kazanmasını engellemekte, sosyalleşmesini zorlaştırmaktadır. Sadece eğlendirme ve yüksek izlenme oranlarına ulaşma amacına dönük bazı kanallar, yeterli özdenetim yapmadıkları için kültürümüzü ve toplumsal değerlerimizi aşındırmakta ve yozlaştırmaktadır.

0 yorum:

Proudly Powered by Blogger.