4.1.
İTÜ’nün TV Yayıncılığı Denemeleri
Radyo
yayınları ülkemizde Batı ülkeleriyle aynı yıllarda başladığı halde, düzenli televizyon
yayınları bu ülkelere göre epey geriden başlamıştır. Bunun en önemli sebebi, televizyonun
hem yayıncılar hem de vatandaşlar için çok daha büyük bir maliyet gerektirmesidir.
İstanbul
Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) bir laboratuvar çalışması olarak 1952’de başlattığı
ilk deneme yayınları ülkemizde televizyonun başlangıcı olarak kabul edilir. İTÜ’nün
Taşkışla binasında başlayan bu yayınlar, televizyon alıcısı fazla bulunmadığı
için ilk başlarda halk tarafından İTÜ’nün Taksim Gümüşsuyu’ndaki binasında,
daha sonraları Beyoğlu bölgesinde izlenmiştir. İlk yayında Kore Savaşı ile
ilgili bir film gösterilmiş, ardından dönemin ünlü gazetecisi Burhan Felek’in
bir konuşması canlı yayınlanmıştır. İTÜ’nün bu ilk yayınları 15 günde bir
17.00–18.00 saatleri arasında yapılıyordu. Yayınların içeriğini tiyatro, klasik
Batı müziği, Türk sanat ve halk müziği konserleri, sağlık, çocuk ve kültür
programları oluşturuyordu.
Son
derece kısıtlı imkânlarla yapılan bu programlar zamanla daha da çeşitlendi ve yayın
saatleri arttı. Buna bağlı olarak da televizyon satışları hareketlendi. 1966
yılına gelindiğinde evlerde ve iş yerlerindeki alıcı cihaz sayısı iki bin
civarındaydı. Ancak o dönemde televizyonun daha çok oteller, pastaneler,
kahveler ve okullarda topluca seyredildiği düşünüldüğünde izleyici sayısının
iki binin çok üzerinde olduğu söylenebilir.
İTÜ’nün
yayınları terör ve şiddet olaylarının yoğun olduğu 1970’e kadar sürdü. Televizyonu
“kapitalist bir grubun ayrıcalığı” olarak gören marjinal bir grup öğrenci İTÜ’nün
yayın yaptığı stüdyoları bastı. Bu olay üzerine üniversite yönetimi, teknik
cihazları 2 yıl önce, 1968’de yayına başlayan TRT’ye devrederek yaklaşık 20
yıldır süren yayınlara son verdi.
4.2.
TRT’nin TV Yayınlarının Başlaması ve Gelişmesi
TRT’nin
ilk televizyon yayınları 1968 yılında başlamıştır. Ancak bununla ilgili çalışmalar
daha öncesine dayanır. 1963’de bazı radyo çalışanları, televizyon konusunda eğitim
almak için Almanya’ya gönderilmişti. 1964’de çıkan kanunla TRT kurulunca da
Almanya’dan
teknik konularda yardım istendi. Bu ülkeden bağış olarak getirilen cihazlarla ilk
TRT stüdyoları kuruldu. Bu cihazlar Almanya dâhil çoğu Avrupa ülkesinin yayın
sistemi olan PAL sisteme uyumlu olduğu için Türkiye de PAL sistemi seçmiş oldu.
TRT’nin
30 Ocak 1968’de gerçekleştirilen ilk yayını, Televizyon Daire Müdürü Mahmut
Tali Öngören’in “Başlarken” adlı bir konuşmasıyla açıldı ve spiker Zafer Cilasun’un
sunduğu haberlerle devam etti. TRT’nin ilk dönem yayınları günde 2 saat kadar
sürüyordu. Bu dönemdeki yayınların içerikleri incelendiğinde yayıncıların
eğlenceyi bir amaç değil; araç olarak gördüğü ve programları bu felsefe ile
oluşturduğu
görülür. Yani televizyon TRT tarafından bir eğlence aracı değil; kültür ve
eğitim aracı olarak görülmekteydi. Yayınların bu çizgide başlaması ve devam etmesinin
sebepleri arasında TRT’nin çok özerk yapısı, ilk olmanın yarattığı
mükemmeliyetçilik duygusu, programcıların birçoğunun radyo veya gazeteden
geçmiş olması ile reyting mücadelesinin olmaması sıralanabilir.
1971’de
yapılan askeri darbe sonrasında TRT Kanunu değiştirildi ve bu kurum özerk olmaktan çıkartılarak “tarafsız bir kamu
iktisadi kuruluşu” haline getirildi. Yine bu dönemde TRT’de önemli ölçüde
teknik gelişme yaşandı. Vericilerin gücü artırıldı, spor karşılaşmaları,
olimpiyatlar
ve Eurovision Şarkı Yarışmaları naklen yayınlanmaya başlandı. Yine aynı dönemde
Edirne, Antalya, Erzurum, Çukurova, Gaziantep ve Diyarbakır televizyonlarında bölgelere
özel paket programlar yayınlanmaya başlandı.
TRT
1974 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı
sırasında çatışma bölgelerinden naklen haberler sundu. Harekâtın televizyonda
adım adım verilmesi halkın televizyona olan ilgisini artırdı. 1970’lerde TRT,
Halit Refiğ, Metin Erksan ve Lütfi Akad gibi önemli film yönetmenlerine
beğeniyle izlenen televizyon dizileri çektirdi. Yayınlar 5 günden 7 güne
çıkartıldı, haftalık yayın saati de 45’i aştı. 1980’lerde televizyon
yayıncılığında en önemli yenilik, renkli televizyondur. Ayrıca bu yıllarda
eğitim programlarına önem verildi, Milli Eğitim Bakanlığının iş birliğiyle
okuma yazma bilmeyenler veya üniversiteye hazırlananlar için özel programlar
hazırlandı, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi işbirliğiyle bu
fakültenin dersleri televizyondan yayınlandı. Turgut Özal, başbakanlığı
döneminde hükümetinin icraatlarını halka anlatmak için düzenli yayınlanan
“İcraatın İçinden” programını başlattı. Televizyonun giderek artan etkisi,
siyasi partiler arasında da çekişmelere sebep oldu. Televizyondan parti
propagandası konusu, iktidar ve muhalefet partileri arasında uzun yıllar süren
bir söz dalaşı haline geldi.
TRT’nin
kanal sayısı da giderek arttı. 1986 yılında TRT 2, 1989’da TRT 3 ve TRT GAP yayına
geçti.
Resim
4.2: TRT’nin Ankara’da bulunan genel merkezi
TRT
1990’larda özel televizyonların yayına başlamasıyla değişime ve rekabete ayak uydurmaya
çalıştı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, günümüzde TRT 1, TRT 2, TRT 3, TRT 4,
TRT GAP, TBMM TV, TRT-INT ve TRT-TÜRK kanallarıyla TV yayıncılığı yapmaktadır.
Şimdi bu kanalların yapısını kısaca inceleyelim.
TRT
1: Aile kanalıdır. Çeşitli yaş, meslek, eğitim ve kültür seviyesindeki
seyirci topluluğunu eğlendirirken bilgilendirmek, eğitimlerine,
dayanışma, birlik ve beraberlik duygularının pekiştirilmesine,
millî kültür bütünleşmesinin sağlanmasına yardımcı olmak
görevini üstlenir. TRT 1 yayınları eğitim, kültür, drama, müzik, eğlence
ve spor programları ile haberlerden oluşur.
TRT
2: Kültür-sanat ve haber kanalıdır. Türk kültür ve sanatını sergileyen
bu kanal reklam yayınlamaz. TRT 2 yayınları ağırlıklı olarak eğitim ve kültür
programları, haberler, müzik programları, dramalar ile Türk ve dünya
sinemasından seçme filmlerden oluşur.
TRT
3: Spor kanalıdır. Ağırlıklı olarak spor programlarına yer verir.
Ayrıca belli saatlerde vatandaşların günlük hayatlarında geleneksel olarak
kullandıkları dil ve lehçelerde kültür, haber ve müzik programları yayınlar.
TRT-GAP ve TBMM TV yayınları bu kanal üzerinde belirlenen saatlerde yapılır.
TRT-GAP:
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine dönüktür. Bu
bölgelerdeki vatandaşlarımızın ekonomik, eğitim ve kültür ihtiyaçlarına
cevap veren eğitim, kültür, drama ile müzik programları ve haberler yayınlar.
TRT
4: Eğitim kanalıdır. Ortaöğretim ve yüksek öğrenim öğrencilerine
dönük açık öğretim ile yaygın öğretim programları bu kanalda
yayınlanır. Kalan zamanlarda müzik programları sunulur.
TRT-INT(International): Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ve
soydaşlarımızın Türkiye ve Türk kültürü ile bağlarının devamını sağlamaya
dönüktür. TRT-INT yayını eğitim, kültür, drama, eğlence, müzik
ve spor programları ile haberlerden oluşur. Bu kanalın yayını yurt içinde belli
merkezler ile özellikle Almanya gibi vatandaşlarımızın yoğun
olduğu diğer ülkelere ulaştırılır.
TRT-TÜRK
(Avrasya): Kafkasya ve Orta Asya ülkelerine dönüktür.
Türkiye ve diğer Türk cumhuriyetleri arasında dil ve düşünce birliği
yaratmak, kültürel ve ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamak
görevini
üstlenmiştir. TRT-TÜRK yayını eğitim, kültür, drama, eğlence, müzik programları
ve haberlerden oluşur. Yayınlar Türkiye Türkçesi ile yapılır, gerektiğinde
yabancı dillerde veya Türkçenin değişik lehçelerinde altyazıyla yayın yapılır.
1990
yılında bazı özel girişimciler, Eutelsat uydusundan kanal kiralayarak
Türkiye’ye dönük uydu yayınına başladılar. Magic Box (Star 1) adındaki bu
kanalın yayınları CNN, BBC, RTL benzeri yabancı kanallar gibi çanak antenlerle
izlenebiliyordu. Ancak
yurtdışından
yayın yapan yabancı kanallarla aynı yasal haklara sahipmiş gibi görünen bu kanalın
bazı önemli farkları vardı. Birincisi, yayınlar Türk seyircisi için
hazırlanıyor, Türk seyircisine yönelik reklam yapıyordu. İkinci ve daha önemli
fark ise Star 1’in programları
Türkiye’deki
stüdyolarda hazırlanıp uyduyla Almanya’ya gönderiliyor ve sonra yine uydu üzerinden
Türkiye’ye veriliyordu. Kanalın sahipleri, Anayasa ve kanunlarımız özel bir kanala
izin vermediği için böyle bir yöntem seçmişlerdi.
Star
1 yayınları daha sonraları İstanbul’da ve diğer şehirlerde kurulan yer
vericileri sayesinde çanak anteni olmayan evlerde de izlenebilmeye başlandı. Bu
özel kanal çok yüklü bir ücret ödeyerek daha önceleri TRT’nin yayınladığı 1.
Futbol Ligi’nin yayın hakkını da satın aldı. Star 1 yayınlarının tutmasıyla
aynı şirket eğlence ağırlıklı Teleon kanalını yayına soktu. Bu iki kanalı Show
TV, Kanal 6, ATV, HBB, TGRT, Samanyolu, Kanal D, Kanal 7 ve Flash TV gibi diğer
özel girişimler izledi. Türkiye’nin ilk paralı kanalı ise Cine 5’tir.
Kanunlara
aykırı bir şekilde yayın yapan bu kanalların durumu uzun sürecek bir tartışmayı
başlattı. Çünkü 1982 Anayasası’nın 133’üncü maddesi “Radyo ve televizyon istasyonları,
ancak devlet eliyle kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği
halinde düzenlenir” demekteydi. Kimileri yayının yurtdışından yapıldığını
söyleyerek özel kanalları savunuyor, kimileriyse Anayasa’nın ihlal edildiğini
söylüyordu.
1993
yılında Anayasa’nın 133. maddesi “Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek
kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.” şeklinde değiştirilerek
hem özel radyolara hem de özel TV’lere yasal dayanak sağlandı. 1994’de 3984
sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun” meclisten
geçti. Bu kanuna gereği olarak aynı yıl Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)
kuruldu. RTÜK, ulusal, bölgesel ve yerel boyuttaki radyo-TV kuruluşlarını
denetleyerek uyarı, program yayını durdurma ve para cezaları verme yetkisine
sahiptir.
Günümüzde
frekans tahsisi için RTÜK’e başvuruda bulunmuş 23 ulusal kanal mevcuttur (NTV,
Samanyolu, Kanal 6, ATV, Kral, Kanal 7, Meltem TV, HBB, BRT, CNBC-e, Kanal 1,
Işık, Türkeli, Show TV, Cine 5, CNN Türk, Flash TV, TGRT, Star, TV 8, TV 5 ve Tempo
TV). Ayrıca RTÜK’te kayıtlı 16 bölgesel, 224 yerel TV kanalı vardır.
Ülkemizde
televizyon seyircileri yayınları birkaç yolla izleme imkânına sahiptir.
Bunlardan
en kolayı radyo dalgaları, yani basit bir anten yoluyladır. Çanak anteni
olanlar, TÜRKSAT uydularındaki 100’ün üzerinde yerli-yabancı kanalları ve
çanağın büyüklüğüne göre yabancı uydu kanallarını izleme şansı bulabilir.
Ücretli abonelik sistemi olan Kablo TV ve Digiturk platformu ile daha çok
sayıda TV kanalını izleyebilmek ve değişik hizmetler almak mümkündür. TV yayın
dağıtımı seçenekleri arasına son yıllarda “karasal yayıncılık” da girmiştir.
4.4.
Türkiye’de TV Yayıncığının Sorunları ve Topluma Etkileri
Günümüz
televizyonculuğu sonsuz sayıda seçeneğin yanı sıra birçok problemi de yanında getirmektedir.
Ticaretin gelişimine katkıda bulunma, haber verme ve eğitim işlevlerini
üstlenen televizyonun toplum ve fertler üzerinde birtakım zararlı etkileri de olabilmektedir.
Televizyon;
okul çağındaki çocukların boş vakitlerini doldurarak okuma alışkanlığı kazanmasını
engellemekte, sosyalleşmesini zorlaştırmaktadır. Sadece eğlendirme ve yüksek izlenme
oranlarına ulaşma amacına dönük bazı kanallar, yeterli özdenetim yapmadıkları
için kültürümüzü ve toplumsal değerlerimizi aşındırmakta ve yozlaştırmaktadır.
0 yorum: