Türkiye’de özellikle tek partili dönemde siyasal yaşamda
renkli ve hareketli seçim kampanyalarından bahsetmek mümkün değildir. Ancak çok
partili yaşama geçişle birlikte seçim kampanyalarının önem kazandığı
görülmektedir (Aktaran Tokgöz, 1991: 258). Siyasal Partiler Kanunu’nda yapılan
değişikle ilk kez 1950 seçimlerinde iktidar ve muhalefet partileri radyo
aracılığıyla propaganda yapma imkânına kavuşmuşlardır (Aziz, 2007: 138). Bu
seçimlerde “Yeter, Söz Milletindir” sloganıyla büyük dikkat çeken Demokrat
Parti, uzun yıllardan beri devam eden Tek Parti dönemine son vererek siyasal
iktidarı ele geçirmiştir. Ancak iktidara geldikten kısa bir süre sonra
yasalarda değişiklik yapmak yoluyla kendisini iktidara taşıyan bu sihirli
aracın “radyonun” kontrolünü tek taraflı olarak kendi lehine çevirmiştir.
1977 seçimlerinde
Adalet Partisi için Cenajans tarafından hazırlanan seçim kampanyası Türkiye’de
siyasal reklâmcılığın başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bu kampanya
sırasında Cenajans, “AP’nin gazete ve dergi reklâmlarını hazırlamış, 20 bin ses
kaseti ve 5 milyon el ilanı dağıtmış ve duvarları mor afişlerle donatmıştır.
Ajansın yöneticileri ilk iş olarak en etkili rengin hangisi olacağı konusunda
araştırmalar yapmışlar ve uzman kişilerin önerilerine uyarak moru seçmişlerdir.
Bu seçimden sonra ajans birçok duvara düz mor renkte afişler astırmıştır. Bu
boş afişler insanlarda büyük ilgi uyandırmış, birkaç gün sonra da afişler
sokağın bir başındaki mor afişin üzerine A harfini, öteki başındaki afişin
üzerine de P harfini yazarak birer AP afişi oluşturmuşlardır” (Topuz, 1991:
15–16).
Adalet Partisinin 5
Haziran 1977 seçimlerinde de facto olarak başlattığı siyasal reklâmcılık
uygulaması, 7 Temmuz 1983 tarihinde
Milli Güvenlik Konseyi’nin Resmi Gazetede yayımlanan, “siyasal partiler program
ve tüzüklerini tanıtmak ve faaliyetlerini açıklamak maksadıyla basına ilan verebilirler”
kararıyla yasal bir zemine kavuşmuştur (Aktaran Tokgöz, 1991: 261). Bu tarihten
itibaren de siyasal reklâmcılık uygulamalarında hızlı bir artış olmuş ve buna
paralel olarak reklâm ajansları siyaset sahnesinde önemli roller oynayama
başlamıştır.
1980’li yıllara dek
siyasal kampanyalar, doğrudan veya dolaylı olarak siyasal aktörlerin kendileri
tarafından yürütülürken, 80’li yılların
ortalarından itibaren profesyoneller tarafından hazırlanmaya başlandı. Reklam
ajansları, kamuoyu araştırma şirketleri, genel olarak bilinç endüstrisi siyasal
ürünleri pazarlamak için afişleri, bayrakları, balonları, bildirileri vb. birer
manipülasyon aracı haline dönüştürdüler ve etkili siyasal reklamlar
hazırladılar (Bostancı, 1995: 82).
1983 seçimlerinde
başarılı bir sonuç elde eden Anavatan Partisi’nin seçim kampanyasını yürüten
Manajans’ın sahibi ve kurucusu Eli Acıman, reklâm ajanslarıyla siyasal
partilerin ilişkisine dair şunları söylemektedir: “…siyasal partiler bir
margarin üreticisinden biraz farklıdır. Farklar şuradan gelir, üreticiler bir
ürün, bir hizmet satarlar, siyasal partiler ise bir inanç satarlar. Parti bu
inancı nasıl satacağını düşünür ve bu konuda uzman olmadığı için acze düşer ve
bu noktada reklâm ajansına ihtiyaç duyar”
(Topuz, 1991: 22).
Siyasal partilere 1983
yılından itibaren tanınan gazetelere siyasal reklâm verme hakkı, 1987 yılından
itibaren radyo ve televizyon yayınları için de tanınmıştır. 1987 Genel
Seçimlerinde ilk defa siyasal partilerin reklâm ajanslarına yaptırdıkları
siyasal reklâm filmleri devlet radyo ve televizyonu olan TRT’de gösterilmeye
başlanmıştır (Aziz, 2007: 145). 1990’lı yılların başından itibaren özel radyo
ve televizyon kanallarının kurulmasıyla birlikte, belirli menfaat ilişkileri
çerçevesinde siyasal partiler arasında eşitlik ilkesini bozacak nitelikte
siyasal reklâmlar yayımlanmaya başlamıştır. Bunun üzerine de yasa koyucu
tarafından özel radyo ve televizyon kanallarının siyasal reklâm yayımlarını
sınırlandıran düzenlemeler getirilerek, bu uygulama denetim altına alınmıştır.
Türk siyasal
yaşamındaki siyasal reklâmcılık uygulamalarına bakıldığında, oldukça dikkat
çeken çarpıcı örneklere rastlanmaktadır. Bunlar arasında SHP’nin 1987 genel
seçimlerinde gazetelerde tam sayfa olarak yayımlattığı “Beş yıl daha bir limon
gibi sıkılmaya gücünüz var mı?” reklâmı önemli yer tutmaktadır. Bir el ve limon
sıkacağındaki bir limon fotoğrafıyla birlikte görsel olarak da desteklenen bu
reklâm (Uztuğ, 1998: 182), SHP’nin seçim kampanyasında etkili bir rol
oynamıştır.
1991 genel seçimlerinde
ise ilk defa yurtdışından bir siyasal reklâm uzmanıyla çalışılmıştır. Bu
seçimlerde ANAP’ın seçim kampanyasını Fransız siyasal reklâmcısı Jacques
Seguela gerçekleştirmiştir (Topuz, 1991: 44). Ancak seçmenlerin oy verme
davranışlarında topluma özgü kültürel etmenlerin etkili oynaması, bu seçimlerde Fransız siyasal reklâmcısı ile
çalışan ANAP’ın beklediği sonucu almasını engellemiştir.
Günümüze kadar gelen
süre içerisinde 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde, 27 Aralık 1995, 18 Nisan 1999
ve 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde, 28
Mart 2004 Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde siyasal partilerin seçim
kampanyalarının hazırlanmasında ve yürütülmesinde reklâm ajanslarının önemli
rol oynadığı görülmektedir (Aziz, 2007: 134). Benzer şekilde 22 Temmuz 2007
genel seçimlerinde de siyasal partiler, seçim kampanyalarını profesyonel reklâm
ajanslarıyla birlikte yürütmüşler ve de geniş seçmen kitlelerine ulaşabilmek
için siyasal reklâm yayınına büyük önem vermişlerdir.
0 yorum: