Gündelik hayatımızda belli birtakım
tutumlar söz konusudur. Örneğin Ayten Hanım sürekli olarak belli bir deterjanı
kullanırken Nurten Hanım bir başka marka deterjanı kullanır. Nevin hanım ise
bir markette karşılaştığı satış elemanıyla yaptığı konuşma sonucunda önceden
belli bir marka diş macunu kullanırken bunu değiştirerek satış elemanının önerdiği diş
macununu kullanmaya başlamıştır.
Yukarıda verilen örneklerdeki
davranışların temeli tutumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tutumların kaynağı,
oluşması, zaman içinde değişime uğraması ve tutumların bireylerin davranışları
üzerine olan etkileri bilim adamlarının devamlı olarak ilgisini çekmiştir. Bu
konuda birçok araştırma çalışması yapılmıştır ve yapılmaktadır.
Tutum kavramı konuyla ilgili çalışma yapan
bilim adamlarının farklı kuramsal yaklaşımları nedeniyle çok değişik biçimlerde
tanımlanmıştır. Genel kabul gören bir tanım ise şu şekilde yapılabilir: “Tutum,
bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve
davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir.” Tanım biraz
açılacak olursa; öncelikle tutumun bir bireye ait olduğu görülecektir. Buna
bağlı olarak çok sayıda bireyin tutumları ölçüldüğünde ya da birlikte ele
alındığında grup tutumlarından söz edilebilir. Çeşitli gruplar tutumları
bakımından karşılaştırılabilirse de tutum özünde bireysel bir yapı
taşımaktadır. Ayrıca tutum doğrudan gözlenebilen bir özellik ya da olgu
değildir. Tutum, bireyin gözlenebilen davranışlarından dolaylı olarak
varsayılır ve daha önce de vurgulandığı gibi tutum bir bireye atfedilen eğilim
olarak karşımıza çıkar. Tutum gözle görülmez, fakat gözle görülebilir bazı
davranışlara yol açtığından, çok basit olarak bu davranışların gözlenmesi
sonucu belli bir tutumun var olduğu, ne ölçüde değiştiği ya da güçlendiği
söylenebilir.
Psikolojik obje ise, belli bir birey için
anlam -daha doğru bir deyişle farklı anlam- taşıyan, bireyin farkında olduğu
herhangi bir obje demektir. Bir birey için her şey bir psikolojik obje
olabilir. Örneğin; sevilen-sevilmeyen kişiler, siyasal eğilimler, bir deterjan,
masa ya da kalem vb. Başka bir deyişle birey için bu bir deterjan olabileceği
gibi, siyasi bir parti de olabilir ya da oy verme ve süt içme gibi bir eylem de
olabilir.
Ayrıca, bir tutumun meydana getirdiği
sadece bir davranış eğilimi ya da duygu değildir. Tutumlar genel anlamda
düşünce-duygu-davranış eğilimi bütünleşmesi olarak nitelendirilebilir. Bu üç
faktör aynı zamanda tutumun ögeleri olarak da tanımlanabilir. Bazı tutumlar
başlangıç aşamasında yalın bir nitelik taşırken, tam gelişmiş bir tutum ise
yalın değil karmaşıktır.
Tutumun özellikleri de şöyle
sıralanabilir:
• Güç derecesi
• Karmaşıklık
• Diğer tutumlarla ilişki ve merkezilik
• Ögeler arası tutarlılık
• Tutumlar arası tutarlılık
Bir tutumun gücü denildiğinde ögelerinin
gücünün toplamı ve bir şeye karşı güçlü bir eğilim akla gelmelidir. Tutumlar,
diğer tutumlarla ilişkileri bakımından belli birtakım farklılıklar gösterir.
Bazı kimselerde belli bir tutum diğerlerine oranla daha merkezi ve belirleyici
rol oynayabilir. Hatta belli bir tutum bireyin genel hayat görüşüne ve
davranışına yön verir hale gelebilir. Bu tür bir tutuma da “ideoloji” adı
verilebilir. Ögeler arası tutarlılıkla, birey herhangi birşeye olumlu bir tutum
sergiliyorsa, bu nesne, olgu ya da eylem her neyse ona karşı duygu, düşünce ve
davranışlarının da bu yansıtması kastedilir. Bir birey bir siyasi partiye
yönelik olumsuz bir tutuma sahipse, bu partiye oy verme davranışı göstermemesi
gerekecektir.
Tutumların oluşum yollarını şu biçimde
gruplandırmak mümkündür:
• Büyüme ve toplumsallaşma boyunca ailede
ve diğer çevrelerde öğrenilen tepki yollarının birikmesi,
• Bireyin başından geçen yaşantılardan
çıkarılan genel sonuçlar,
• Çok şiddetli etki eden bir olaya
dayanarak buna benzeyen olayların da aynı şekilde değerlendirilmesi,
• Başkalarının tutumlarının taklit yoluyla
benimsenmesi.
Tüm bunların yanı sıra, tutumun ortamsal
etkenlerle etkileşim halinde davranışı oluşturduğunu da belirtmek
gerekmektedir. Ayrıca, bireyin alışkanlıkları ve belli bir konuda sonuç
hakkındaki beklentileri de tutum-davranış ilişkisinde belirleyicidir.
0 yorum: