Bir çok alanda olduğu gibi iletişimde de
bir “kayıt içi – kayıt dışı” ayrımı yapacak olsaydık, kayıt içi ve legal olan
iletişim yönetimine PR diyecektik. Kayıt dışı ve illegal olan iletişime de
algılama yönetimi diyecektik.
Markalar algıyı ölçmeli ama algılama
yönetiminden uzak durmalı. Eğer algıyı ölçmezseniz, hedef kitlenize ve
paydaşlarınıza vereceğiniz mesajların hedefi vuran, net ve doğru bir biçimde
tasarlandığından ve işe yaradığından emin olamazsınız. Ancak bizim işimiz bu
kadarla kalmıyor. Algıda bir yere ulaşmakla, markamızı bir yere taşımış
olamıyoruz. Bizim işimiz, markayı algıda değil, gerçekte olması gereken yere
taşımaktır.
Bunun yolu da şirketin yönetim
performansını, müşterilerin markayı deneyimledikleri tüm noktaları ve
memnuniyet performansını yönetmekten geçer. Şirketinizin ve markanızın
itibarını oluşturan onlarca parametre vardır ve bunların sadece bir veya ikisi
algıya dayanır. Diğer parametrelerin tamamı, somut ve rakamlara dayalı
verilerdir.
Markalara, algılanan itibara para
harcamamalarını tavsiye ederim. Her zaman kalıcı ve gerçek değerler yaratmanın
peşinde olmalısınız çünkü modern ekonomide değer üretimi de bu şekilde
gerçekleşir. Uzun vadeli ve gerçek bir ilişki ve itibar yönetimi için algılama
yönetiminden kaçınmak ve gerçek bir PR (ilişki) ve itibar yönetimi yapmak
gerekir.
A. Kerem Türkman- www.thebrandage.com
0 yorum: