Çevre ile ilişkilerini birey, en somut
bağlantı olan, alıcılar yani duyu organları ile yürütmektedir. Bu ilk temas
noktasından veriler beyine iletilmekte ve birey algılanan olayla ilgili
düşünme sürecini devreye sokmaktadır. Böylece bir anlam yaratılmaktadır. Daha
önce benzer olaylar ile ilgili ne gibi düşünceler içine girildiği, hangi
yorumların yapıldığı, söz konusu olayla ilgili yerleşik inanış kalıplarının
olup olmadığı araştırılır. Bu bireyin zihninde devamlılık gösteren süreç, aynı zamanda
örgüt içinde gerçekleşen algılama sistemine de temel teşkil etmektedir.
Yönetimde de süregelen bu algılama sistemi 'algı yönetimi' anlayışıyla örgüt
için önemli bir noktayı vurgulamaktadır: 'Anlamak'. Örgütsel yönetim sürecinde
ortak hedeflere ulaşmak için bir takım eylemler geliştirilmekte, bu eylemleri
geliştirenler, uygulayanlar, denetleyenler, yönetenler de kuşkusuz ki birey
olma özelliklerinden kaynaklanan ihtiyaç, beklenti ve bireysel özellikleri
açısından farklılıklar göstermektedir. Algı yönetimi anlayışı bu noktada
devreye girerek, bireylere özgü bu gereksinimler dizgesine karşılıklar bularak,
bireyin çalışmasını, işe motive olmasını, iş doyumunun sağlanmasını
sağlayarak, bu süreci örgüt lehine çevirmektedir.
Algı yönetimi anlayışının temelini
'anlama teşkil etmektedir. Anlamak, bir bireyle ya da olayla ilgili yürütülen
farklı düşüncelerin her birinin oturtulduğu mantığın kendi içinde tutarlı
olduğu varsayımına dayanmaktadır (Özer, 2003:139).
Yönetimde anlamak unsuru, hem örgütün
dış çevresini anlamak hem de örgütte çalışanları anlamak şeklinde görülebilir.
Bu anlamlandırma sürecinin oluşmasında iletişimin yeri oldukça önemlidir.
İletişimde bütünü anlamak, ona bakan açıları da anlamayı beraberinde
getirmektedir. Yönetsel açıdan örgütün yapısını, hedeflerini, kültürünü yani
bütününü anlamlandırırken, bireyi anlamak en önemli ön koşuldur.
Algı yönetimi anlayışı da, örgüt
içindeki ya da dışındaki hedef bireyi tanımakla başlayan, yorumlamak ve
anlamakla yani algılamakla devam eden sürece adını vermektedir. Algının
yönetilmesi ise, bireyler hakkında elde edilen anlamları, örgütsel süreçlerle
yoğurarak, algı unsurunu, örgütün aynı zamanda bireyin amaçlarının gerçekleşmesine
de katkı sağlayacak şekilde kullanmaktır.
Algılamayı; bireyin
çevresindekilerin ayrımında olma ve onları yorumlama süreci olarak
tanımlamaktayız. Bu tanımlamayı halkla ilişkiler açısından ele aldığımızda,
algılama, örgütü etkileyen iç ve dış çevrenin farkında olma sürecini
içerecektir. Halkla ilişkiler, bireyleri motive etmekte, yakınlaştırmakta,
insiyatif geliştirmekte ve bunları örgüt amaçlan doğrultusunda yönlendirmeye
çalışmaktadır (Kadıbeşegii, 2003: 44). Bu noktada, hem mesajın hazırlanmasında,
hem iletilmesinde, hem anlaşılıp anlaşılmadığının kontrol edilmesinde; bunların
yanında elde edilen bilgiler doğrultusunda çalışanların tatmin olacakları
etkinliklere ağırlık verilmesinde, bireylerin verimli ve etkin çalışmaya
isteklendirilmelerinde, algı yönetimi odaklı halkla ilişkiler sürecinin
bilinçli ve etkin bir biçimde yürütülmesinin büyük önemi vardır. Bu hususlar
göz önüne alındığında görülmektedir ki, 'algı' halkla ilişkiler uygulamalarında
oldukça önemli bir yer işgal etmektedir. Algı yönetimi odaklı halkla ilişkiler
anlayışı gerek iç halkla ilişkiler (Örgütün yapısı, örgüt içindeki iletişimsel
süreç örgü!; kültürü, motivasyon, verimlilik, örgüt iklimi, iş gören ve örgüt
ilişkileri) gerekse dış halkla ilişkiler (hedef kitlenin örgüte olumlu olumsuz
tepkileri, örgütün sosyal sorumluluk ilkesi doğrultusunda gösterdiği
davranışlar, örgütün kimliği ve hedef kitlenin zihnindeki imajı) açısından
gerekliliğin de ötesinde temel bir unsurdur.
Halkla ilişkiler, temelinde tanıma
ve tanıtma unsurları yer alan yönetsel bir fonksiyonu ifade etmektedir. Tanıma
fonksiyonunun sağlanmasında algı yönetimi anlayışı devreye girmekte, böylece
hedef kitleyi anlamlandırma sürecini başlatmaktadır. Aynı şekilde, tanıtma
fonksiyonunun yerine getirilmesinde de halkı etkilemek amacıyla mesajlar
düzenlenmekte ve belli kanallar aracılığıyla halka ulaşılmaktadır. Halkla
ilişkiler faaliyetlerinin özünde hedef kitleye anlatılacak öyküler
yatmaktadır. Öyküyü anlatmak istediğimiz ve tepkisine ihtiyaç duyduğumuz
bireyler de hedef kitle olarak adlandırılmaktadır (Kadıbeşegii, 2003: 113).
Bireyler ve tepkileri anlaşılanı adı ğı sürece halkla ilişkiler uygulamaları
istenilen sonuca ulaşmada zorluklarla karşılaşacaktır. Hem örgütün
faaliyetlerini etkileyen birey yani çalışanlar, hem de örgütün
faaliyetlerinden etkilenen birey yani hedef kitle, kendine ait bir takım
düşünce sistemlerine, davranış kalıplarına, öğrenme kapasitesine, tutumlara ve
bekleyişlere sahiptir. Bireylerin bu özelliklerine seslenebilmek, ancak
bireylerin bu özelliklerini tanımakla mümkündür. Kısacası, anlatılacak öykü
ile bireyler arasındaki iletişimin kesişim noktalarının yakalanması algı
yönetimi anlayışı ile mümkün görünmektedir (Kadıbeşegii, 2003: 114).
Halkla ilişkilerde hedef kitle
tespitinde ve hedef kitlenin özelliklerinin belirlenmesinde ortaya çıkacak en
küçük yanılgı, mesajların içeriğini, mesajın yollanacağı kanalı, mesajın
dirikliğini olumsuz yönde etkileyecektir. Bu yanılgının ortadan kalkmasında ise
algı yönetimi süreci devreye girmekte, bireylerin özelliklerini tanıyarak ve
anlayarak, oluşturulan mesajlarla hedef kitle arasındaki ortak kesişim
noktasını bularak önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Bireylerdeki
farklılıkları yönetebilmek, duyguları yönlendirebilmek ve gerçekler üzerinden
uygulamalar geliştirmek bu noktada önem arz etmektedir (Saydam, 2006: 360).
Bir bireyin hangi davranışı göstereceğini tahmin edebilmek için, hem bireyin
kendisi, hem de bireyin içinde bulunduğu ortam göz önünde bulundurulmalıdır.
Bir kişinin zihinsel programı ve içinde bulunduğu durum ne kadar iyi aîgı-
lanırsa, o kişinin göstereceği tutum ve davranış halckındaki tahmin de o kadar
kesin olacaktır. Bunun sağlanabilmesi de algı yönetimi odaklı halkla ilişkiler
uygulamalarıyla söz konusu olabilir.
Görülüyor ki, halkla ilişkiler,
örgütte insan davranışını tahmin edebilmek, açıklamak, kontrol altına almak
için yönetime yardımcı olmaktadır. Algı yönetimi anlayışı da halkla ilişkilerin
tanıma işleviyle örtüşerek, halkla ilişkilerde elde edilen algıyı yönetmek, yönlendirmek
ve faaliyetlerin amaca ulaşması için kullanmakla insanların nasıl ve hangi
yollarla etkileneceğinin formülünü ortaya koymaktadır.
Kuşkusuz algı yönetimi
anlayışında kaynak ve alıcılar temel teşkil etmekle birlikte aynı zamanda
gönderilecek mesajların niteliği de önem taşımaktadır. Alıcı konumundaki bireylerin
algı sistemleri çözüme kavuştuktan sonra, bu sistemleri etkileme amacı güden
mesajların kalitesi, tutarlılığı, anlaşılabilirliği, karşı tarafın algısını
istenilen yöne çevirmede önemlidir. Duyularla algılanan uyarılar ve bilgiler
beyne iletildikten sonra, değerlendirmeye alınırlar. Bu değerlendirme alıa
konumundaki bireyin zihninde neyin doğru neyin yanlış olduğu, neyin kendisi
için ö- nemli, neyin Önemsiz olduğu, nelerin öncelikli olup olmadığı ölçütüne
göre yapılmaktadır. İletilerin anlaşılabilmesi, iletinin karşıdaki kişinin
baskın olan algılama kanalına uyumlu olarak biçimlendirilmesi ile daha da
kolaylaşabilecektir (Özer, 2003: 163). Algının maniplesi açısından, yapılacak
iletişimde, iletileri baskın oldukları algılama kanalına uyumlu bir şekilde göndermeye
duyarlı olmak gerekmektedir. Kuşkusuz, gönderilecek mesajların sözel ve sözel
olmayan unsurlarının uyumluluğu da algının yönlendirilmesinde son derece
önemlidir (Özer, 2003: 169-185). Bu noktada, iletilen düşünceler (içerik) ile
düşüncelerin seslendiriliş tonu arasında belli bir uyumun olması ve iletiler
gönderilirken sergilenen davranışların tutarlılık göstermesi, alıcı
konumundaki bireyin algısının yönlendirilmesini etkilemektedir.
İletişimin sağlıklı ve verimli
sonuçlanabilmesi, karşıdaki bireyle iletişime vesile edilmiş konu, olay ve
sorunla ilgili aynı açıya geçebilmeye bağlıdır. Aynı düzlemde oluşacak
iletişimsel döngü, kaynağın alıcısını tanımakla başlayan ve alıcıda algı
yönlendirilmesi, değişikliği ya da pekiştirilmesi ile sona eren algının
maniplasyonu sürecini olumlu yönde etkileyecektir.
Özge UĞURLU
0 yorum: