CAPİTAL Dergisi 2007 Yılı
"Türkiye'nin Sosyal Sorumluluk Liderleri" araştırması, halk genelinde
1.321 kişinin, iş dünyasından 367 yöneticinin katılımı ile yapıldı ve 2008
yılı Şubat ayında yayınlandı. Araştırma sonucunda aşağıdaki bilgiler
elde edildi.
1. Katılanların % 72'si KSS'nin şirketlerin sorumluluğu arasında olduğunu
düşünüyor.
2. Katılanların % 43'ü KSS faaliyetlerini takip ettiğini söylüyor.
3. Katıların % 31'i şirketlerin KSS konusunda daha fazla ve kapsamlı çalışma
yapması gerektiğini belirtiyor.
4. Eğitim, sağlık, çevre konularına KSS çalışmalarıyla destek verilmesi
isteniyor.
TABLO: 1 : Halk Gözünde 2007 KKS Lideri Şirketler
SIRA
|
ŞİRKET
|
TERCİH ORANI (%)
|
1
|
Sabancı Holding
|
39,0
|
2
|
Koç Holding
|
32,0
|
3
|
Turkcell
|
17,0
|
4
|
Ülker
|
15,0
|
5
|
Arçelik
|
12,0
|
6
|
Eczacıbaşı Holding
|
11,0
|
7
|
Akbank
|
10,0
|
8
|
Doğan Holding
|
8,0
|
9
|
Zorlu Holding
|
6,4
|
10
|
Avea
|
6,0
|
11
|
Coca Cola
|
4,7
|
12
|
Vestel
|
4,5
|
13
|
Efes Pilsen
|
4,4
|
14
|
İş Bankası
|
4,3
|
15
|
Anadolu Hayat Emeklilik
|
4,2
|
TABLO: 2
: Halk Gözünde 2007 Başarılı KKS Projeleri
SIRA
|
KAMPANYA
(KSS PROJESİ)
|
ŞİRKET/SKT
|
TERCİH ORANI (%)
|
1
|
Baba Beni Okula Gönder
|
Milliyet
|
30,4
|
2
|
Haydi Kızlar Okula
|
Unicef
|
18,8
|
3
|
Kardelenler
|
Turkcell
|
9,1
|
4
|
Türkiye Çöl Olmasın
|
Tema
|
6,8
|
5
|
Aile İçi Şiddete Son
|
Hürriyet
|
4,2
|
6
|
Daha Sağlıklı Gelecek İçin
|
Amway-Unicef
|
3,3
|
7
|
Eğitimde Gönül Birliği
|
Arçelik
|
2,4
|
8
|
Sokak Çocuklarını Koruma
|
Sok.Çoc.Kor.Der
|
1,6
|
9
|
Meme Kanseri İle Mücadele
|
Avon
|
1,4
|
10
|
Bir Nefes İçin
|
Akut
|
1,2
|
Doğal çevreyi koruma, müşterilerin
tercihlerini dikkate alarak kaliteli ve güvenli ürünler sunma, sağlıklı ve
güvenli çalışma ortamı oluşturarak çalışanların iş kazalarına ve meslek
hastalıklarına uğramasını önleme, işletmeyi ortaklarının haklarını koruyacak ve
yatırımları karlı kılacak bir şekilde yönetme, faaliyetlere ilişkin doğru
bilgiler sunma ve toplumun refah düzeyinin yükselmesine katkıda bulunacak
eğitim, sağlık ve sanat etkinliklerini destekleme gibi konular kurumsal itibar
yönetiminin bir kriteri olan Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) kavramı içinde
değerlendirilmektedir.
Yeni şirket değerleri arasında yer alan
kurumsal itibarın yaratılması uzun bir süreç olmakla birlikte, bunun
yaratılmasının en anlamlı sonucu "marka değeri yaratılması" olarak ortaya
çıkmaktadır. Günümüzde başta itibar olmak üzere, kurumsal performansı doğrudan
etkileyen ama elle tutulup gözle görülemeyen değerler şirketlerin marka
değerlerinin hesaplanmasında çok daha önemli ve etkili bir duruma gelmiştir.
2006 yılında yapılan bir araştırmada;
Kuzey Amerika'daki analistler yüzde 88, Avrupa'dakiler yüzde 91,
İngiltere'dekiler % 93 ve Asya Pasifik'tekiler yüzde 94 oranında, şirketlerin
itibarlarını yönetmek konusunda yeterlilik göstermemeleri halinde finansal
darboğaza gireceklerini belirtiyorlar. Araştırma kapsamında görüşülen
analistler, şirket değerinin artırılması ve hisse değerinin olumlu yönde
etkilenmesi için itibarın yönetilmesi ile ilgili liderlik ve iletişim
stratejisinin çok önemli bir rol oynadığını belirtiyorlar.
Yatırımcılar gelecek için güven arar.
Şirketin finansal göstergeleri genellikle geçmiş performansı yansıtır. Bu
performanstan memnun olan yatırımcılar için gelecekte bu başarının devam edip
etmeyeceğinin göstergeleri arasında itibarla ilgili bazı kriterler de vardır.
Bu nedenle, yatırımcı güvencesi için itibarın yönetilmesi rekabet ortamında
büyük önem taşımakta ve iş sonuçlarına yansımaktadır.
Kurumsal itibar aynı zamanda en çok
çalışılmak istenen şirket olmayı da getirmektedir. Günümüzde insan kaynakları,
rekabetin göstergelerinden biridir. Nitelikli, yetkin ve çalıştığı kuruma bağlı
insan kaynakları olan şirketler şüphesiz rakiplerinden bir adım önde olacaktır.
Aynı zamanda gelecek vaat eden geçlerin ilk başvuracağı şirketler arasında
bulunmak bir başka avantaj yaratacaktır. Özetle itibarlı kurumlar, hem
çalışanların bağlılığı hem de nitelikli yeni başvurulara adres olması açısından
rekabette fark yaratırlar. Örneğin, ABD'de yapılan bir araştırma yetişkinlerin
yüzde 80'inin, daha fazla maaş önerilse bile itibarı düşük bir şirket yerine
daha düşük bir maaşla itibarı daha yüksek bir şirkette çalışmayı yeğlediğini
ortaya koymaktadır. Yeni şirket değerleri arasında yer alan çalışanların
bağlılığı şirket için giderek daha çok önemli hale gelmektedir.
Bu nedenle şirketlerin itibarının
oluşması "içerde" başlar. Tüm düzeylerdeki çalışanların şirketleriyle
gurur duyması bir anlamda o şirketin itibarını yönetiyor olması ile eşdeğerdir.
Oluşumu içeride başlamamış itibarın dış dünyada gerçekleşmesi mümkün değildir.
Çalışanlar için itibar, aldıkları ücretin tatminkarlığının ötesinde bir
kavramdır. Burada önemli olan tüm düzeylerdeki yöneticiler ile çalışanlar
arasında kültürel farklılıkların ortak bir kurum kültüründe buluşturulması ve
yönetilmesidir. Kurum kültürünü, kurum değerleri ile bütünleştirecek kişiler
ise o şirketin çalışanlarıdır.
Özet olarak kurumsal itibar, bir
şirketin yarattığı güvenin toplam Pazar değeri içindeki katkı payıdır. Şirketin
elle tutulamayan değerlerinin taşıyıcısıdır. Toplum tarafından "beğenilen,
takdir edilen" bir şirket olmanın karşılığıdır. Bu karşılığın bedelini
hesaplayabilecek bir para birimi bulunmamaktadır. İtibarın değeri ve önemi
ancak yitirildiğinde anlaşılır, ama artık çok geçtir. Bu nedenle kurumsal
itibar, elle tutulamayan, gözle görülemeyen ve paha biçilemeyen bir değer
olarak tanımlanmaktadır. İtibar başkalarının bizi takdir etmesi ile elde
edilir. Bizim kendi kendimizi övmemiz ve iyi olduğumuzu iddia etmemiz itibarlı
olduğumuz anlamına gelmez. Toplum takdiri ile elde edilen itibarın sağladığı
değerin gerçek karşılığını rakamlarla ifade etmek güçtür. Bu nedenle kişi,
kurum ve kuruluşlar olarak itibarımızın korumak için gereken çabayı
göstermeliyiz.
Sonuç olarak, kurumsal sosyal sorumluluk
(KSS) ve kurumsal itibar yönetimi ayrı ayrı uygulanamayacağı; hem oluşum
sebepleri hem de sonuçları gereği bu iki kavramın arasında önemli ve sıkı bir
bağın var olduğu görülmektedir. Ancak her ikisinin de Türkiye'de gelişmesi
ekonomik yapı kadar şirket yönetimlerinin bağımsız ve toplum ile entegre
edilmiş bir iş yaklaşımını benimsemeleri ile ortaya çıkacaktır. Bu süreç
özellikle küresel piyasalarla etkileşim içine girmek isteyen Türk özel sektörü
için olmazsa olmaz bir koşuldur. Ayrıca unutulmaması gereken bu sürecin
özellikle bütünsel olarak toplum çıkarlarına da katkı sağlayacağıdır.
Gürbüz Yılmaz
http://www.riskmed.com.tr
0 yorum: