T.C.
HASAN
KALYONCU ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL
BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME
ANABİLİM DALI
YÖNETİM VE
ORGANİZASYON BÖLÜMÜ
OLİGOPOL
PİYASALAR
VE OYUN
TEORİSİ
FİNAL
MEHMET ÖZ
Gaziantep,
2012
İÇİNDEKİLER
Sayfa No.
Sayfa
No
Tablo 1
: Peynir Piyasası miktar, fiyat ilişkisi ………........................................................................
9
Tablo 2
: Bilgisayar Satış Oyunun Stratejik Formda Gösterimi ….....................................................
14
Tablo 3 :
İki Kişilik Sıfır Toplamlı Oyunun Sonuç Matrisi ……………............................................
15
Tablo 4
: Tek Oyuncunun Ödüllerinin Olduğu Sonuç Matrisi ...........................................................
16
Tablo 5
: Tepe Noktası Sonuç Matrisi ……........................................................................................
17
Tablo 6 :
Karma Strateji Sonuç Matrisi ……………..........................................................................
18
Tablo 7
: Mahkumların İkilemi Oyununun Sonuç Matrisi
................................................................. 20
Tablo 8
: Dondurucu Firmaları Matrisinde Karma Strateji Yöntemi ..................................................
21
Tablo 9 :
Peynir Satış Oyunun Stratejik Formda Gösterimi …...………............................................
24
Tablo 10
: Telefon Firmaları Matrisinde Nash Dengesi Çözümü
...................................................... 25
Sayfa No
Şekil 1 : Düopol Piyasasında
Cournot Dengesi .............................................................................
6
Şekil 2 : Sweezy Dirsekli Talep Egrisi Modelinde Denge …………...................................................
8
Şekil 3 : Bilgisayar Satısı Oyununun
Yayılan Formda Gösterimi........................................................
14
Eksik rekabet piyasaların en önemli ve yaygın
türlerinden olan oligopol piyasalarını inceleyeceğimiz. Oligopol piyasalarda
öncelikle fiyat oluşumunu değerlendirirken bu yönde model geliştirmiş ve genel
kabul görmüş teorilerin eksik ve güçlü yanlarını inceleyeceğiz. İncelememizi daha
anlaşılır kılmak için diğer piyasalarla karşılaştırmaları örneklere yer
vereceğiz.
Fiyat oluşumu kadar önemli olan oligopol piyasalarda denge oluşumu
ise oyun teorisi kuramı çerçevesinde inceleyeceğiz. Oyun teorisinin ortaya
çıkışı ve bu teorinin ekonomiye uygulanışı hakkında genel bilgiler verdikten sonra
mahkumlar açmazı çerçevesinde oligopol piyasalarda denge durumuna bakacağız. Bu
dengenin sağlanma çabaları irdelenirken piyasalardan güncel örnekler verilerek
anlaşırlığını arttırılmaya çalışacağız.
İncelememiz sonunda oligopol piyasaların ayırt edici
özellikleri, diğer piyasalar arasındaki denge ve fiyat oluşum farkları biraz
daha belirginleşmiş olacaktır. Aksak rekabetin kıran kırana yaşandığı oligopol
piyasalarının anlaşılması, milyonlarca dolara mal olan reklamların, halkla
ilişkiler çalışmalarının ve bunları destekleyici tutundurma çabalarının önemini
ortaya koymuş olacağız. Marka fenomeni ve bunun önemi kafamızda daha oturmuş
olacak. Fiziksel olarak aynı faydayı sağlayan iki gıda ürünü arasında tercihimizi
etkileyen faktörleri, bunların fiyat ilişkilerini değerlendireceğiz. Bir gıda
ürününün bizim için fizyolojik bir ihtiyaçtan çok daha fazlası haline nasıl
geldiğini göreceğiz.
Tam rekabet piyasaları ile tekel piyasaları bir skalanın uç
noktalarını temsil eden varsayımsal piyasalardır. Gerçek hayatta
rastlanılması zor olan bu piyasalar piyasa kavramının tam olarak
anlaşılabilmesi için pedagojik bir değer taşırlar. Piyasa skalasında iki
uç noktanın arasında yer alan piyasalar ise eksik rekabet piyasaları olarak
adlandırılırlar.
2.1 Eksik Rekabet Piyasa Türleri
Eksik rekabet piyasaları piyasada faaliyet gösteren firma
sayılarına ve bunların faaliyet etkinliğine bağlı olarak kabaca üç alt başlıkta
incelenebilir:
2.1.1 Düopol
Sadece iki firmanın faaliyet gösterdiği piyasa türüdür. Bu haliyle oligopol piyasasının özel bir hali
olarak değerlendirilebilirler. İki
firmanın fiyatlama politikası bir yandan karşı karşıya oldukları piyasa
talebinin yapısına bir yandan da firmaların karşılıklı olarak güçlerine ve
tercih ettikleri politikalara bağlı olarak belirlenir.
2.1.2 Oligopol
Oligopol, az sayıda satıcının benzer ve çoğu durumda özdeş
kabul edilebilecek mal üretip sattıkları piyasa türü olarak tanımlanır. Piyasaya girişin belli engellerle sınırlı
olduğu, piyasa hakimiyetinin belli başlı birkaç firmanın elinde olduğu ve
karşılıklı bağımlılığın yüksek olduğu bir yapıdır.
2.1.3 Tekelci Rekabet Piyasaları
Tekelci rekabet piyasaları ise piyasaya girişin görece daha
kolay olduğu ancak ürün farklılaştırmasına ve buna bağlı olarak yaratılan
tüketici bağımlılığından faydalanan firmaların yarattıkları alt piyasalarda
“tekel gibi davranma özgürlüğüne sahip oldukları buna karşılık diğer markaların
rekabetine maruz kaldıkları için de yarattıkları alt piyasada tekel gibi
davranamadıkları piyasa türüdür. Gerçek
hayatta en çok karşılaşılan piyasa türü olarak bilinir.
Kısaca eksik veya aksak rekabet piyasalarından söz ettikten
sonra şimdi asıl konumuz olan oligopol piyasalarını ayrıntılı bir şekilde
incelemeye başlayacağız. Oligopol piyasaları dışında bahse konu olan diğer
aksak rekabet piyasaları oligopolün tekelci veya tam rekabetçi piyasaya
yakınlığına göre belirlenmiştir. Düopol piyasalar skalada tekelci piyasalara
yakın oligopolün sadece iki firmadan oluşması iken, Tekelci rekabet piyasalar
ise skalada tam rekabet piyasalarına yakın oligopolün biraz daha gevşemiş hali
olarak bakabiliriz. Şimdi oligopolün tanımı ile başlayalım.
Piyasanın az sayıda firma tarafından kontrol edilmesine
oligopol denir. Buradaki az sayısından anlayacağımız her bir firmanın piyasayı etkileme gücüne sahip
olduğu kadar az sayıdaki firmanın oluşturduğu piyasalara oligopol piyasalar
denir. Buradaki az sayısı bire düşerse o
zaman monopol piyasalardan söz edilir. Oligopol piyasalarda en az iki firmanın
piyasayı yönlendirme gücüne sahip olması gerekir. Piyasada yüz firma var fakat
buların üç tanesi toplam piyasanın % 90’nına sahip olduğu varsayıldığında bu üç
firmanın her biri piyasayı arz ve talep yönünden etkileyecek güçtedir. Bu
durumda diğer %10 oluşturan yüzlerce firma olmasına rağmen bu piyasalara
oligopol piyasalar olarak kabul edilir. Keza piyasada eşit güçte 50 firmanın
olduğu bir piyasada da her bir firmanın piyasayı etkileme gücünden söz
edilemeyeceğinden bu piyasalar rekabet piyasaları olarak sayılır.
Monopol piyasasında fiyatın belirlenmesinde monopol firma tek başına
karar verirken, rekabet piyasasında fiyat, arz ve talebe göre
belirlenmektedir. Buna karşılık, oligopol piyasasında faaliyet gösteren
firma, diğerlerinin de nasıl davranacağını dikkate almak zorundadır. Bu
da, oligopol piyasasında fiyatın ve üretim miktarının belirlenmesi konusunda
yaygın bir teorinin oluşmasında karşılaşılan önemli bir engeldir. Eğer
firmalar anlaşırsa piyasa monopol özelliği gösterecektir. Fakat anlaşma
sağlanamaz ise o zaman arz, talep dengelerinin nerede oluşacağını buna bağlı fiyatın
nerde oluşacağını ortaya koyacak bir teori oluşturmak zordur. En önemli soru
burada ortaya çıkmaktadır. Firmalar bağımsız davrandığında oligopol piyasalarda
fiyat nerde oluşur.
- Alıcı ve satıcılar birden fazla sayıdadır
- Piyasaya giriş çıkış serbest değildir. Oligopolde az sayıda
satıcı olması, piyasaya giriş çıkışın sınırlı ve zor olmasından
kaynaklanmaktadır.
- Piyasada üretilen ürünler homojen ise “Tam Oligopol Piyasası”
hakimdir. Eğer üretilen mallar hetrojen ise “Eksik Oligopol Piyasalar” olarak
adlandırılır.
- Alıcı ve satıcılar piyasa bilgilerinden haberdardır.
- Oligopoldeki firmalardan biri piyasaya hakimiyet bakımından
fiyatı belirleyecek kadar güçlü ise bu firmaya “Hakim Firma” denir.
- Oligopoldeki firmaların güçleri yakın olmasına rağmen, piyasa
bilgi ve deneyimi ile fiyat belirleyen firmaya “Barometrik Firma” (düşük
maliyetli firma) denir.
- Oligopolde firmalar fiyatları belirlemek için anlaşma yoluna
gidiyorsa “Anlaşmalı Oligopol” anlaşma yapmıyorlarsa “Anlaşmasız Oligopol”
denir.
- Az sayıda satıcı piyasaya özdeş veya birbirine çok benzer
ürünler arz ederler. Bu yönü ile oligopol piyasaları tekel ve tam rekabet
piyasalarına benzer.
- Piyasada faaliyet gösteren firmalar her ne kadar birbirleri
ile rekabet halinde olsalar da aslında birbirlerine karşılıklı olarak
bağımlılık içindedirler. Bu bağımlılık, firmanın karar alırken rakibinin
muhtemel davranışını göz önünde bulundurmak zorunda olmasından kaynaklanır.
- Firmalar eğer bu karşılıklı bağımlılığın farkına varamazlarsa
yıkıcı rekabet denilen ve zararına satışa kadar varan bir rekabet içine
girerler. Piyasadaki firmalar için en iyi çözüm ise işbirliği halinde
tekel gibi davranmaktır. Bu durumda, diğer bir deyişle “kartel” oluşturduklarında
az sayıda mal üreterek marjinal maliyete bağlı fiyatlandırma yapabilirler.
Oligopol piyasasında bir firma ne kadar güçlü olursa olsun,
piyasa talebini ne kadar bilsede kendi talebini bilemez. Bir oligopolcünün
fiyat-üretim konularında aldığı karara rakipleri çok farklı tepkiler
gösterebilir. Rakiplerinin tepkilerini kestiremeyen oligopolcü kendi talebini
kestirmesi mümkün değildir. Örneğin halı piyasasındaki bir firma ürettiği
halıların fiyatını düşürürse normalde talebi arttırması beklenir. Oligopol
piyasalarındaki karşılıklı bağımlılıktan dolayı rakipler çok farklı tepkiler
gösterecektir. Bu tepkiler çeşitli şekillerde olabilir.
1.
Rakip aynı oranda indirim
yapabilir. Satış dengesi korunur
2.
Rakip daha fazla indirim
yapabilir. Satışlar azalabilir
3.
Rakip fiyatlarını değiştirmez,
fakat mal farklılaştırmasına gidebilir. Anti bakteriyel
4.
Rakip yeni bir ürün piyasaya
sürebilir. Kaymaz taban
5.
Rakip fiyatı değiştirmez, büyük
bir reklam kampanyası başlatabilir. Marka ve markaya güven oluşturur.
6.
Rakip fiyatı değiştirmez,
promosyon kampanyası başlatabilir. Salon halısı alana yolluk bedava.
7.
Rakip fiyatı değiştirmez, fakat
teslimat ve garanti şartları ile ön plana çıkabilir.
Görüldüğü gibi firma rakiplerinin hangi stratejileri uygulayacağını
bilmediği için fiyat düşürmenin yaratacağı talebi de bilemez. Bu durumda kendi
malına olan talepte artış mı, azalış mı ve bunların miktarını kestirmek
olanaksızlaşır.
Tüm muhtemel tepkileri kapsayan genel bir oligopol teorisi
geliştirmek mümkün olmadığından, her muhtemel tepki için farklı bir oligopol
teorisi geliştirilmiştir. Bir başka değişle oligopolde karşılıklı bağımlılığın
karmaşık olması iktisatçıları farklı tepkisel varsayımlara dayalı farklı
oligopol modelleri geliştirmeye yöneltmiştir.
Oligopolde firma sayısının az olmasının yanında her firmanın
fiyat, miktar ve diğer alanlarda aldığı kararlara rakipleri mutlaka tepki
gösterecektir. Bu durumda diğer piyasalarda olduğu gibi bir tek denge modeli
oluşturmak mümkün değildir. Her farklı tepkiye göre olası bir model geliştirmek
gerekir. Oldukça fazla çeşitli olan bu modeller bazı varsayımlar altında, özel
bir oligopol dengesi modeli oluşturmaktadır. Oligopol dengesini incelerken iki
başlık altında gruplayacağız. Bunlardan birincisi anlaşmalı oligopol ve
anlaşmasız oligopol modelleridir.
Anlaşmasız oligopol modelleri, sanayide faaliyette bulunan
firmalar arasındaki rekabetçi davranışların varlığı üzerine kurulmuştur.
Bunlara klasik modellerde diyebiliriz. Her firmanın fiyat, miktar ve reklam politikalarında öteki firmalardan
bağımsız davrandıklarını varsayar.
Sanayideki rekabetçi davranışlar, firmalar arasında zaman zaman
yıkcı düzeye gelebilmektedir. Özellikle fiyat rekabeti firmalardan güçsüz
olanın piyasadan kovulmasına kadar devam edebilmektedir.
Anlaşmalı oligopol teorileri bir uzlaşma çerçevesinde
kurulmuştur. Yani hareket noktası rekabetten zarar görmek istemeyen oligopolcülerin,
bir monopolcü gibi hareket ederek sağlayacakları en yüksek karı, aralarında
paylaşmaya yönelik anlaşmalar yapmalarıdır. Bu anlaşmalar örtük olabildiği gibi
kesin hükümler taşıyan açık anlaşmalar
da olabilir. Öte yandan anlaşmaların konusu sadece fiyat, miktar, yada reklam
olabilir.
Sekil 1. Düopol Piyasasında Cournot Dengesi
Oligopol piyasasında fiyat teorisine ilişkin ilk inceleme
XIX. yüzyılın ilk yarısında Fransız ekonomisti Augustin Cournot
tarafından yapılmıştır. Cournot, eşit büyüklükte iki firmanın yer aldığı
bir piyasayı model almış ve her bir firmanın üretim miktarını değiştirirken,
diğerinin buna tepki göstermeyeceğini varsaymıştır. Başlangıçta tek bir firma
vardır. Bu firma maksimum kazanç sağlayacağı kadar üretim yapmaktadır. Burada
maliyet 0 (Toplam kar=Toplam gelir) olarak alınmıştır. Piyasaya ikinci bir
firma girdiğinde birinci firmanın fiyatını değil de üretim miktarını veri
olarak alır. İkinci firma yaptığı üretim ile arzın artması sonucu fiyat
düşecektir. Bunu gören birinci firma fiyatın ucuzlamasını önlemek için
üretimini kısacaktır. Fiyat yükselirken ikinci firma tekrar üretimini
arttıracak, birinci firma aynı tepkiyi göstererek fiyatların düşmesini
engellemek için üretimi kısacaktır. Bu durum belirli bir seviyeye kadar devam
edecek.
Cournot'nun firmaların sadece üretim miktarını değiştirdiği
varsayımı üzerine kurmuş olduğu teori, firmaların üretim miktarının düşmesi ve
dolayısı ile fiyatın artması üzerine alıcıların malların tümünü diğer satıcıdan
satın almaları ihtimalini dikkate almamıştır.
Bertrand, düopol piyasasındaki teşebbüslerin kazançlarını
artırmak için fiyatlarını ayarlayacağını öngörmüştür. Piyasaya yeni giren
ikinci firma, birinci firmanın fiyatının altında bir fiyatla müşterilerin
hepsini kendinde toplayacaktır. Çünkü ürünler homejen olduğu varsayılmaktadır.
Birinci firma bu durumda fiyatı daha da aşağı çekecek böylece karşılıklı fiyat
indirimleri fiyatın maliyet eşitlenceği noktaya kadar devam edecektir.
Cournot'nun modeli gibi, Betrand modelinde de, marjinal gider
hiç dikkate alınmaz ve firmalar rekabet piyasası fiyatına
ulaşıncaya kadar karşılıklı fiyat indirimlerini
sürdürür. Edgeworth'ün düopol modeli, Bertrand modelinin biraz
geliştirilmiş şeklidir. Edgeworth, piyasadaki iki firmanın bütün talebi
karşılayamayacağı faraziyesinden hareket etmiş ve birinci firmanın karşılayamadığı
talep miktarı için, ikinci firmanın, fiyatı kendisine en yüksek kazanç sağlayacak
şekilde ayarlayacağını ileri sürmüştür. Piyasada aynı mal için farklı
fiyatın oluşması üzerine alıcıların daha ucuza mal satan satıcıya
yönelmeleri sonucunda fiyat, rekabet piyasası ve tekel piyasası fiyatları
arasında değişmeler gösterecektir. Cournot ve Bertrand gibi Edgeworth'ün
de, firmaların marjinal giderlerini dikkate almamış olması, oligopol
piyasasında fiyatın oluşumunu açıklamada yetersiz kalmasına sebep olmuştur.
Gerçek hayat tecrübelerine en yaklaşan teorilerden biri,
Harvard Rekabet Hukuku ekolü üzerinde önemli etki yapan Chamberlin'in ekonomik
bağımlılık teorisidir. Bu görüş, Cournot'nun, üretim miktarını değiştiren
firmanın diğerinin üretimini sabit tutacağı varsayımı ile karar verdiğini açıkça
reddeder ve her bir firmanın kararını verirken, diğer firmaların nasıl
davranacağını da dikkate alacağını ileri sürer Bu da, oligopol piyasasında
faaliyet gösteren firmalar arasında ekonomik bağımlılığın var olduğunun
belirtisidir. Piyasadaki firma sayısı azaldıkça, tekelci firma gibi davranma
ihtimali artar ve her bir firma kendi kârını maksimize etmek yerine grubun en
yüksek kârı elde etmesini amaçlar. Taraflar arasındaki ekonomik
bağımlılık, herhangi bir anlaşma ve uyumlu eylem olmadan da, birlikte
davranmaya yol açacaktır. Tarafların, ortak çıkar için ne şekilde
davranılacağını bilmeleri yeterlidir.
Chamberlin'in oligopol teorisine en önemli katkısı, oligopol
piyasasını tekel ve rekabet piyasalarından bağımsız bir piyasa türü olarak ele
almasıdır. Ancak kendinden öncekiler gibi, firmaların marjinal
giderlerini yok ya da eşit farz etmesi eleştirilere neden olmuştur.
Chamberlin'in ekonomik bağımlılık görüşden sonra ileri sürülen
önemli teoriden biri Paul Sweezy'nin dirsekli talep eğrisi görüşüdür. Her bir
firmanın yapacağı fiyat indirimlerinde diğer firmaların onu takip ederken,
yapacağı fiyat artırımlarında ise rakiplerinin onu takip etmeyeceğini varsayar.
Fiyat arttırdığında rakipler takip etmeyecek ve hızla piyasa payı ve satışları
azalacaktır. Fiyat indirdiğinde ise rakiplerde fiyat düşürecek piyasa payı
sabit kalırken satışları da rakipleriyle orantılı artacaktır. Bu durumda talep
eğrisi dirsekli bir eğri halini alacaktır.
Sekil 2. Sweezy Dirsekli Talep Egrisi Modelinde Denge
Fiyat liderliği modelinde, oligopol piyasasındaki firmalardan
biri, ürettiği malın fiyatını kendi karını maksimize edecek düzeyde belirler ve
diğer firmalar da ürettikleri malları aynı fiyattan satarlar. Bu yaklaşımda
diğer firmalar kendisini fiyat konusunda izledikleri firmaya, firma lideri
denir. Oligopol piyasalarında fiyat liderliğini üç başlıkta inceleyeceğiz.
Düşük maliyetli birinci firma ürününü karını maksimize eden
fiyattan satışa sunar. Maliyeti yüksek olan firma ise birinci firmanın fiyatını
yeterli görmese de daha yüksek bir fiyattan satışa sunamayacağı için mecburen
birinci firmayı takip eder. Aynı şekilde maliyetleri yüksek olduğundan fiyat
indirimi rekabetine de giremez
Oligopoldeki firmalardan biri çok güçlüyse ve piyasa fiyatını
belirleyebiliyorsa, o firma hakim firma konumundadır. Hakim firma öyle bir
fiyat belirler ki piyasada oluşan talebin hepsini küçük firmalar
karşılayamazlar. İşte bu karşılanamayan talep miktarını hakim firma karşılar.
Oligopoldeki diğer firmalardan biri, diğer firmalara göre güçlü
değildir. Fakat piyasayı iyi bildiği için ve genelde maliyet avantajına sahip
olduğu için fiyatı o belirler diğer firmalar onu takip eder.
Aşağıdaki tablo da çeşitli fiyatlar için piyasada oluşan talep
görülmektedir. Eğer iki firma birden peynirin kilo fiyatını 11TL
olarak belirleyecek olurlarsa bir ayda toplam 10 ton peynir satılmakta, fiyat
10 TL olarak belirlenecek olursa da satılan miktar 20 tona
çıkmaktadır. En son sütun ise çeşitli fiyatlar için her iki
firmanın elde ettiği toplam hasılatı göstermektedir.
Tablo 1. Peynir Piyasası miktar, fiyat ilişkisi
Tam rekabet piyasası sözkonusu olsaydı, fiyat peynirin marjinal
maliyetine eşit olacaktı. Bir an için
peynirin marjinal maliyetinin 3 TL olduğunu kabul edelim, bu durumda peynir
fiyatı da 3 TL olur ve ayda 90 ton peynir satılırdı:
F = MM = 3 YTL
M = 90 ton
Bu koşullar altında piyasada elde edilen toplam hasılat,
270,000 TL olurdu. 270,000 TL piyasada
faaliyet gösteren bütün firmalar tarafından paylaşılırdı.
Şimdi de tekel piyasasında olduğumuzu varsayalım. Bu durumda firma karını en yüksek kılacak
fiyat düzeyini belirlemeye çalışacaktır.
Tekelin kar maksimizasyonu marjinal maliyetin marjinal hasılata
eşitlendiği noktada gerçekleşir. Talep
şedülü incelendiğinde en yüksek hasılatın elde edildiği fiyat düzeyinin 6 TL
olduğu ve bu fiyattan ayda 60 ton peynir satılabileceği anlaşılır:
F = 6 YTL
M = 60 ton
Fiyat 6 TL olduğunda tekelin toplam satış hasılatı 360,000 TL
olur; bu nokta tekel karını da maksimum kılan noktadır. Toplumsal açından en uygun, kaynakların
etkin dağılımını sağlayan, çözümün 3 TL’lik fiyattan 90 ton satışın yapıldığı
nokta olduğu açıktır. Fakat eğer tekel
piyasası söz konusu olursa tekel firması üretimi 60 ton ile sınırlayarak en
yüksek karı elde etme yoluna gidecektir.
Yerel peynir piyasasında X ve Y firmalarının faaliyet
gösterdiğini, ve bunların maliyetlerinin peynir üretim düzeyi ne olursa olsun
sıfır olduğunu kabul edelim (hesabı kolaylaştırmak için, analizin özü
bakımından maliyetin sıfır kabul edilmesi hiç bir değişiklik yaratmaz). İlk olarak X ve Y firmalarının bağımsız
olarak üretim miktarlarını belirlemeleri durumunu ele alalım.
Her iki firma da tekel karını elde etmek isteyeceklerdir. Bu durumda X firması Y’nin 30 ton peynir
üreteceği varsayımı altında(tekel karı elde etmek için gerekli olan üretimin
yarısı) 30 ton peynir üretmeye karar verir.
Bu durumda, piyasada 60 ton peynir olduğundan piyasa fiyatı da 6 TL olarak belirlenecek ve
her iki firma da 180,000’er TL kar elde edeceklerdir.
Buna karşılık, Y firmasının 30 ton üretime devam etmesi halinde
X firması üretimini 40 tona çıkartacak olursa piyasada toplam arz 70 ton olacak
ve peynirin kilo fiyatı 5 TL’ye düşecektir.
Bu durumda X firması 40 ton peyniri 5 TL’den satarak toplam 200,000 TL
kar elde ederken Y firması 30 ton ile 150.000 TL kar elde edecektir. Piyasada toplam satış hasılatı ( 350.000 TL) ve
dolayısıyla toplam kar düştüğü halde X
firmasının elde ettiği toplam kar yükselecektir.
Elbette, Y firmasının da aynı şekilde düşünebilir. Bu durumda hem X hem de Y firması piyasaya
40’ar ton peynir arz ederler. Yerel piyasada toplam 80 tonluk peynir arzı
gerçekleşir ve fiyat 4 TL’ye kadar düşer. Toplam satış hasılatı 320,000 TL’ye
kadar gerilerken firmaların elde edecekleri hasılat ise 30’ar ton üretmeleri
halinde elde edecekleri hasılat payının gerisine düşer.
Dolayısıyla, eğer firmalar kendi çıkarlarını gözeterek hareket
edecek olurlarsa toplam arz öngörülerine uygun olmayan biçimde yükselerek
hasılatlarını ve bağlı olarak karlarını anlaşma noktasında elde edecekleri
hasılatın ve karın altında bir düzeye düşürecektir.
Şimdi fiyatın 4 YTL’ye düşmesi halinde firmaların nasıl
davranacaklarına bakalım. X firması şu
şekilde düşünür:
“40 ton ürettiğimde benim karım 160,000 YTL ve bu noktada
üretimi 40 tondan 50 tona çıkartacak olursam piyasada toplam arz 90 tona
yükselecek ve fiyat 3 YTL’ye kadar düşecektir.
Bu koşullar altında benim karım da 160,000 YTL’den 150,000 YTL’ye
gerileyecektir (30 ton x 5 YTL). Bu
durumda üretimi 50’tona çıkartmak yerine 40 tonda sabit tutmak daha akılcı
olacaktır.”
Y firmasının da aynı şekilde hareket etmesi halinde bir denge
noktası oluşacaktır. Ancak bu denge
noktasının tekel ile tam rekabet piyasası arasında bir noktada olduğuna dikkat
etmek gerekir. Diğer bir deyişle her
iki firma da normal üstü kar elde etmektedirler, buna karşılık elde ettikleri
kar tekel durumuna göre daha düşük düzeyde gerçekleşmektedir.
Piyasada oligopol firmalarının bağımsız
hareket etmeleri halinde oluşan bu denge durumuna Nash dengesi adı verilir
(ünlü iktisatçı John NASH’ın geliştirdiği bir yaklaşım olması
dolayısıyla). Nash dengesi, her bir
iktisadi karar biriminin diğer birim / ya da birimlerin davranışlarını veri
alarak kendisi için en iyi stratejiyi belirlediği durumu ifade eder.
Her iki firma da bir kez Nash dengesine geldikten sonra daha
farklı bir strateji takip etmek için gerekli motivasyonları ortadan kalkmış
olur. Burada oluşan denge kararlılığını
sürdürür, çünkü her iki firmanın da rakip firma için öngördüğü üretim düzeyi
gerçekleşmiştir. Böyece, kendi üretim düzeylerini belirlediklerinde piyasa
koşulları için öngördükleri koşullar sağlanmış olduğundan planlanan stratejiyi
uygulama olanağı bulunmuş olur.
Yukarıdaki örnek, işbirliği ve özçıkar arasındaki gerilimi
ortaya koymaktadır. Eğer, oligopolcü
firmalar işbirliği yoluna gitselerdi tekel karı elde etme olanağı bulacaklar ve
işbirliği halinde bunu paylaştıklarında da firma düzeyinde en yüksek karı elde
edeceklerdi. Ancak, özçıkarlarının
işaret ettiği yolu izleyerek piyasa paylarını ve bu yolla karlarını artırmayı
tercih ettiklerinde ortaya çıkan rekabetten dolayı her iki firma da oluşan yeni
denge durumunda daha az kar elde etmeyi kabullenmek zorunda kalacaklardır.
Üstelik Nash dengesi gerçekte oluşması oldukça güç bir
durumdur. Her iki firma anlaşmayı değil
de rekabeti tercih edecek olurlarsa yıkıcı rekabet olarak adlandırılan bir
sürece de girilebilir. Yıkıcı rekabet
durumunda, firmalar diğer oligopolcü firmaları piyasadan silebilmek için
gerekirse marjinal maliyetin altında bir fiyata (tam rekabet fiyatı) mallarını
satmayı göze alabilirler.
Bir an için ulusal düzeyde faaliyet gösteren Z peynir
üreticisinin yerel piyasadaki normal üstü kar olanağını fark ederek yerel
piyasaya girdiğini varsayalım. Piyasa
talep şedülü değişmeyecek buna karşılık piyasadaki oyuncu sayısı
artacaktır. Bu durumda yeni giren firma
ile birlikte piyasadaki oyuncuların sayısı arttığından piyasada kartel
oluşturma koşulları biraz daha zorlaşmıştır.
Eskiden iki oyuncu ile yapılması gereken kar ve piyasa paylaşım
anlaşmaları artık üç oyuncu ile yapılmalıdır.
Eğer firmalar kartel oluşturmayacaklarsa, her birinin kendi
üretim düzeyine karar vermesi gerekecektir. Burada unutulmaması gereken nokta,
üretim düzeyine karar verirken diğer iki oyuncunun da izleyecekleri stratejiyi
dikkate alma zorunluluğudur. Öte yandan her oyuncunun kendi öz çıkarını
kollayan bir strateji izleme olasılığı da artacaktır. Çünkü yeni giren oyuncu
ile birlikte piyasa payı azalacağından eskiden elde ettiği karın daha azına
razı olmakta zorlanacaktır.
Bu durumda arz edilen
miktar ve fiyat etkileri aşağıdaki gibi olur:
- Miktar etkisi : Piyasa fiyatı marjinal maliyetin
üstünde olduğundan firma açısından üretimi artırmak karı da artırmak anlamına
gelecektir. Bu durumda piyasaya arz
edilen miktar artış eğilimi taşır.
- Fiyat etkisi : Arz miktarı arttığından fiyatlar
düşecek, bu durumda firmalar üretimi artırarak elde etmeyi umdukları karı elde edemeyeceklerdir.
Eğer miktar etkisi fiyat etkisinden büyük olursa üreticiler arz
miktarını artıracaklar, tersine fiyat etkisi miktar etkisinden büyük olursa da
arz miktarını artırmaktan vazgeçeceklerdir.
Bu durumda, her firma bu iki etkinin birbirine eşit olduğu noktaya kadar
üretimi artırmaya (belki de azaltmaya) devam edeceklerdir.
Oligopol piyasasındaki firma sayısı arttıkça, yani oligopolün
boyutu büyüdükçe firmalar için fiyat etkisinin azalacağı ve miktar etkisinin
öne çıkacağını söyleyebiliriz. Bu
durumda rekabet, piyasa payı üzerinden yürütülür. Hatta, oligopolün yeterince büyümesi halinde,
yani firma sayısının belli bir sınırın üstüne çıkması halinde fiyat etkisinin
marjinal hale geleceğini söyleyebiliriz.
Bu durumda büyük oligopollerin aslında bir grup rekabetçi
firmadan oluştukları söylenebilir. Rekabetçi firmalar (fiyatı kabullenen
firmalar olduklarından) esasında ne kadar üreteceklerine miktar etkisi üzerinden
karar veren firmalardır. Bu durumda
oligopolün boyutu büyüdüğünde yani oligopolcü firma sayısı arttığında oligopol
piyasasının tam rekabet piyasasına yaklaştığını söyleyebiliriz. Piyasa fiyatı, marjinal maliyet düzeyine
yaklaşır ve üretilen toplam mal miktarı da toplumsal kaynak kullanımı
bakımından etkin düzey olarak kabul edilen noktaya doğru yakınlaşır.
Oyun teorisi bireylerin stratejik durumlarda nasıl
davranacaklarını inceleyen bir bilim dalıdır.
Stratejik durumdan kastedilen, bireylerin herhangi bir karar alırken
diğer bireylerin bu karara yönelik tepkilerini (davranışlarını) dikkate almak
zorunda oldukları durumlardır. Tanım
gereği oligopol piyasasındaki firma sayısı sınırlı olduğundan her firma
stratejik davranmak zorundadır. Her
firma kar düzeyinin sadece kendi üretim düzeyine değil aynı zamanda
rakiplerinin üretim miktarına da bağlı olarak belirleneceğinin
farkındadır. Dolayısıyla, oligopol
piyasasında faaliyet gösteren her firma kendi üretiminin rakiplerinin üretim
kararlarını nasıl etkileyeceğini de dikkate almak durumundadır.
Oyun teorisi oligopol piyasalarının işleyişini anlamak için
kullanışlı bir araçtır; buna karşılık tam rekabet veya tekel piyasalarını
çözümlemek için oyun teorisinin yaklaşımlarını kullanmaya gerek yoktur. Tekel piyasasında zaten bir tek firma
bulunmaktadır, tam rekabet piyasasında ise firmalar mikro ölçekte olduklarından
herhangi bir firma karar alırken diğerlerini dikkate almak zorunda kalmaz.
Oyunlar, yayılan biçim ve normal biçim olarak ikiye ayrılır.
Her iki durumda da bazı varsayımlar geçerlidir. Oyuncu rasyoneldir. Her karını
maksimize etmeye çalışır ve diğer oyuncularında rasyonel olduğunu bilir. Tam
bilgi, bazı oyuncuların bütün kombinasyonları ve sonuçta alınabilecek bütün
ödülleri bilmesidir. Ortak bilgi, her oyuncu tam bilgiye sahip olması, bütün
kural ve kombinasyonların önceden bütün oyuncular tarafından bilinmesidir.
Bir oyunun yayılan biçimde, bir ağaç formunda oluşturulması
metodu, işbirliksiz
oyunların gösteriminde kullanılabilmektedir. Yayılan biçimde gösterilen bir
oyunda, oyuncuların seçebilecekleri hareketlerin zamanlaması ve onların bu
seçimi yaparken, sahip oldukları bilgiler ön plana çıkar.
A ve B bilgisayar satın almak isteyen iki firmadır. Firmalardan
A, 40 adet bilgisayar, B ise 34 adet bilgisayar talep etmektedir. Halihazırda
bu iki firmaya bilgisayarlarını satan, P isminde bir firma vardır. Q ise
piyasaya girmek isteyen rakip şirketi göstermektedir. Her bir
satıcı, yalnızca bir şirketi ziyaret edebilme imkânına sahiptir. Her iki
satıcı firma da aynı şirketi ziyaret ederler ise, gidilen firmaya yapılan satışlar
paylaşılırken,
ziyaret edilmeyen firmaya yapılan satışların tamamını, P ismindeki satıcı
firma karşılamaktadır.
Satıcı firmalar, farklı şirketleri ziyaret ederler ise, her bir firma ziyaret
ettiği
firmanın talebini karşılamaktadır.
Sekil 3. Bilgisayar Satısı Oyununun Yayılan Formda
Gösterimi
Her iki firma da A ismindeki aynı alıcı firmayı ziyaret ettiginde,
P adındaki satıcı firmanın toplam satısı 54 adet bilgisayar olmaktadır.
Çünkü P firması, A firmasına yapılan satısların yarısını yani 20 adet
bilgisayarı ve B adındaki diger firmaya yapılan satısların tamamını yani 34 adet
bilgisayarı karsılamaktadır. Q ismindeki firmanın toplam satısı
ise, A firmasına yapılan toplam satısların yarısı yani 20 adet
bilgisayar olmaktadır. Her iki satıcı firma da B ismindeki alıcı firmayı
ziyaret ettiginde,
P adındaki satıcı firmanın toplam satısı 57 adet bilgisayar olmaktadır.
Çünkü P firması, B firmasına yapılan satısların yarısını yani 17 adet
bilgisayarı ve A adındaki diger firmaya yapılan satısların tamamını yani 40 adet
bilgisayarı karsılamaktadır. Q ismindeki firmanın toplam satısı
ise, B firmasına yapılan toplam satısların yarısı yani 17 adet
bilgisayar olmaktadır.
Oyunların stratejik biçimde gösteriminde, her oyuncunun olası
stratejileri ile onların stratejilerinin karşılıklı olarak kesişimlerinden
elde edilecek ödüller gösterilir. Her yayılan biçimde gösterime denk düşen, stratejik
biçimde bir gösterim vardır.
Tablo 2. Bilgisayar Satış Oyunun Stratejik Formda
Gösterimi
Q FİRMASI
A’ya Ziyaret
|
B’ye Ziyaret
|
|
A’ya Ziyaret
|
54 - 20
|
40 - 34
|
B’ye Ziyaret
|
34 - 40
|
57 - 17
|
P FİRMASI
Oyun teorisi içinde yer alan, çıkar çatışmalarının ve karşılıklı
etkilenmenin olduğu işbirliksiz oyunların analiz ve çözüm metotları, iki kişilik
sıfır toplamlı ve değişken toplamlı oyunlar için oluşturulmuştur.
İki kişilik
anlaşmasız
oyun olmakla birlikte problemin çözümü, oyun sonunda oyuncuların strateji
seçimlerine bağlı
olarak ödüllerinin sıfır toplamlı veya değişken toplamlı olmasına göre
farklılık göstermektedir.
Oyunların analizinde ve sınıflandırılmasında oyundaki
oyuncuların sayısı önemli kriterlerden birisidir. Bir başka kriter de, oyunun
sonunda ortaya çıkacak duruma göre, ödüllerdir. Eğer iki kişi arasında oynanmış ise,
poker oyununda elin bitiminde ortaya konan varlık el değiştirir.
Sıfır toplamlı iki kişilik oyunlarda, bir oyuncunun kazancını diğer
oyuncunun kaybı oluşturur. Yani A ismindeki oyuncunun kazancı, B adındaki diğer
oyuncunun kaybına eşittir.
Tablo 3. İki Kişilik Sıfır Toplamlı Oyunun Sonuç Matrisi
B OYUNCUSU
B1
|
B2
|
B3
|
|
A1
|
(8, -8)
|
(-2, 2)
|
(-9, 9)
|
A2
|
(5, -5)
|
(4, -4)
|
(6, -6)
|
A3
|
(-4, 4)
|
(3, -3)
|
(21, -21)
|
A OYUNCUSU
Bu oyunda, oyuncu A ne kazanırsa, rakibi olan oyuncu B o
miktarı kaybetmektedir. Yahut oyuncu B ne kazanırsa, rakibi olan oyuncu A o
miktarı kaybetmektedir. Oyuncu A’nın ve B’nin çıkarları tam olarak çatışır
durumdadır. Aşağıdaki
oyun matrisinde yalnızca oyuncu A’nın ödülleri vardır.
Tablo 4. Tek Oyuncunun Ödüllerinin Olduğu Sonuç Matrisi
B OYUNCUSU
B1
|
B2
|
B3
|
|
A1
|
(8)
|
(-2)
|
(-9)
|
A2
|
(5)
|
(4)
|
(6)
|
A3
|
(-4)
|
(3)
|
(21)
|
A OYUNCUSU
Oyuncu A, rakibinin seçeceği stratejiyi bilmediğine
göre, hangi stratejiyi seçeceğine nasıl karar vereceği önemli bir meseledir. Oyun
teorisine göre oyuncuların hepsi akıllıdır, uzak görüşlüdür, rasyoneldir ve
kendi kazançlarını maksimize etmeyi amaçlamaktadır. Oyun teorisi bu kabullere
dayanarak, karar alma süreçlerinde uygulanan çeşitli yöntemleri, farklı psikolojik
kriterlere göre geliştirmiştir.
Oyunda bir tek denge noktası varsa hamle sayısı ne olursa olsun
oyuncular bütün oyun boyunca tek bir strateji kullanacaklardır. Oyuncuların
kullandığı
bu tek stratejiye “tam strateji” adı verilmektedir.
Tepe Noktası Yaklaşımı
Tepe noktası yaklaşımı; oyuncuların, rakiplerinin
mevcut stratejik alternatiflerinin arasından hangi stratejiyi seçeceklerini
bilmedikleri, bu konuda oyuncular açısından bir belirsizliğin
olduğu
durumlarda, oyunun değerinin belirlenmesinde kullanılan bir çözüm yöntemidir.
Tepe noktası yaklaşımı; satır oyuncusu açısından maximin, sütun
oyuncusu açısından minimax prensiplerinin birlikte uygulandığı bir çözüm
yöntemidir. Maximin ifadesi, her bir satırın minimum değerleri içerisindeki en
büyük ödülü ifade etmektedir. Yani satır oyuncusu açısından maximin prensibi,
rakibi olan sütun oyuncusu hangi stratejisini oynarsa oynasın, satır
oyuncusunun kazancını bu değerin altına düşüremeyeceğinin belirtildiği, maximin
değerini garanti eden bir seçimin ifade edildiği bir yöntemdir.
Minimax ifadesi, her bir sütunun maksimum değerleri
içerisindeki en küçük ödülü ifade etmektedir. Yani sütun oyuncusu açısından
minimax prensibi, satır oyuncusu hangi stratejisini oynarsa oynasın, satır
oyuncusunun kazancını belirlenmiş olan bu minimax değerin üzerine çıkarmamayı
yani sütun oyuncusunun kaybının bu değerden daha fazla olmayacağını
garantileyen bir seçimin ifade edildiği bir yöntemdir.
Tablo 5. Tepe Noktası Sonuç Matrisi
B OYUNCUSU
B1
|
B2
|
B3
|
||
A1
|
(8)
|
(-2)
|
(-9)
|
-9
|
A2
|
(5)
|
(4)
|
(6)
|
4
|
A3
|
(-4)
|
(3)
|
(21)
|
-4
|
8
|
4
|
21
|
Sütun
Minumunları
A OYUNCUSU Maximini
Satır
Maksimunları
Minimax
Oyun analiz edildiğinde; oyuncu A, A1 stratejisini oynarsa basına
gelebileceklerin en kötüsü, rakibi olan oyuncu B’nin B3 stratejisini yanmasıdır. Bu şekilde
oyuncu A –9 birim kaybedebilir. Diğer yandan oyuncu A, A2 stratejisini oynarsa
olabileceklerin en kötüsü, rakibinin B2 stratejisini oynamasıyla ortaya çıkar. Sonuçta oyuncu A 4 birim
ödül elde eder. Oyuncu A, rakibinin B3 stratejisini oynayacağını umut ederek, ödüllerin en büyüğünü
elde etmek için A3 stratejisini
oynarsa, olabileceklerin en kötüsü, rakibin B1 stratejisini oynamasıdır. Sonuçta oyuncu A –4 birim
ödül elde eder. Oyuncu A için rakibinin ne yapacağını hesaba katmadan garantileyebileceği
ödüllerin en büyüğü 4 birimdir. Bu metot oyuncu A’nın, A2 stratejisini oynamasını
belirtmektedir.
Maximin, oyuncu A’ya, A2 stratejisini önerir ve minimum kazançların en büyüğünü
sağlar.
Oyuncu A, A2 stratejisini
oynayarak 4 birim ödül kazanır. Rakip oyuncu olan B, oyuncu A’nın karar
kriterini tahmin edebilir fakat oyuncu A, A2 maximin stratejisini oynadığı zaman, onun
kazancını 4 birimin altına çekebilecek hiçbir sey yapamaz. Diğer
yandan rakip oyuncu B de, minimax değerini veren B2 stratejisini oynayarak,
oyuncu A’nın kazancının 4 birimin üzerine çıkmamasını garantilemiş olmaktadır.
Oyunun tepe noktası çözümü, A2 ve
B2 stratejileridir.
Oyunun degeri
Ú = 4
birimdir. Maximin değeri,minimax değerine eşit olduğu
için denge söz konusudur.
Tablo 6. Karma Strateji Sonuç Matrisi
B OYUNCUSU
B1=P B2=1-P
B1
|
B2
|
|
A1
|
-2
|
8
|
A2
|
7
|
2
|
A1=Q
A OYUNCUSU
A2=1-Q
Karma strateji yönteminde, satır oyuncusu A, Q süre A1 ve 1 – Q süre A2 ; sütun oyuncusu B ise P süre
B1 ve 1 – P süre B2 stratejilerini kullanarak kazançlarını
optimize etmek istemektedirler. Buradan hareketle, A oyuncusunun stratejilerini
hangi oranda kullanabileceğini hesaplamak için, B oyuncusunun, B1 stratejisini izlediği
zaman oluşacak
olan beklenen kazancını; aynı oyuncunun, B2 stratejisini izlediğinde ortaya çıkacak olan beklenen
kazancına eşitlemek
gerekir.
-2Q + 7 (1 – Q) = 8Q + 2 (1 – Q)
-2Q + 7 – 7Q = 8Q + 2 – 2Q
15Q = 5
A1 = Q =
1/3
A2 = (1 –
Q) = 2/3
B oyuncusunun strateji oranları ise, A oyuncusunun, A1 stratejisini izlediğinde
ortaya çıkacak olan beklenen kazancını; aynı oyuncunun, A2 stratejisini izlediği
zaman oluşacak
olan beklenen kazancına eşitlemek suretiyle hesaplanabilir.
-2P + 8 (1 – P) = 7P + 2 (1 – P)
-2P + 8 – 8P = 7P + 2 – 2P
15P = 6
B1 = P =
2/5
B2 = (1 –
P) = 3/5
Oyuncu B, 2/5 olasılıkla B1 stratejisi izleyeceğine göre, A bu sürenin 1/3’ünde A1 stratejisini izleyerek 4/15
birim kaybetmekte, 2/3’ünde A2 stratejisini
izleyerek 28/15 birim kazanmaktadır. Oyuncu B, 3/5 olasılıkla B2 stratejisi izlediği
zaman, A bu sürenin 1/3’ünde 24/15 birim, 2/3’ünde ise 12/15 birim
kazanmaktadır. A oyuncusunun oyun süresince beklenen kazancı bu açıklamaların
toplamına eşittir.
Ú =
2/5 [-2 (1/3) + 7 (2/3)] + 3/5 [8 (1/3) + 2 (2/3)]
Ú =
2/5 (-2/3 + 14/3) + 3/5 (8/3 + 4/3)
Ú =
2/5 (4) + 3/5 (4) = 4
Oyunun değeri 4 birim olup, bu değer, optimum karma strateji kullanan
A oyuncusunun oyun esnasında ortalama 4 birim kazanç sağlayacağını
göstermektedir.
Oyun, B oyuncusu açısından da düşünülebilir. Oyuncu A, 1/3
olasılıkla A1 stratejisini
izlediği
zaman, B bu sürenin 2/5’inde 4/15 birim kazanmakta, 3/5’inde 24/15 birim
kaybetmektedir. Oyuncu A, 2/3 olasılıkla A2 stratejisini izlediği zaman ise B bu sürenin 2/5’inde
28/15 birim, 3/5’inde 12/15 birim kaybetmektedir. B oyuncusunun oyun süresince
beklenen kaybı bu açıklamaların toplamına eşittir.
Ú =
1/3 [-2 (2/5) + 8 (3/5)] + 2/3 [7 (2/5) + 2 (3/5)]
Ú =
1/3 (-4/5 + 24/5) + 2/3 (14/5 + 6/5)
Ú =
1/3 (4) + 2/3 (4) = 4
Oyunun bu değeri, B oyuncusunun beklenen kaybıdır. Oyun sıfır
toplamlı olduğundan,
A’nın kazancı B’nin kaybına eşittir.
Oyuncuların
karşılıklı olarak seçecekleri stratejilere göre elde edecekleri ödüllerin
toplamının sıfırdan farklı olduğu oyunlardır. Sıfır toplamlı olmayan oyunlarda, oyunculardan
herhangi birinin kazancı diğer oyuncunun kaybı değildir. Buna bağlı olarak
taraflar arasındaki çıkar çatışması, sıfır toplamlı oyunlarda olduğu gibi uzlaşmaz
çatımsa niteliğinde değildir ve mutlak rekabet yoktur. Oyunlar, oyuncular
arasında bazı işbirliği fırsatlarının olduğu durumlarda oynanabilir. Böyle bir işbirliğinin
olabilmesi için taraflar arasında iletişimin olması gerekmektedir. Bu nedenle
sıfır toplamlı olmayan oyunların analizi, oyuncuların birbirleriyle nasıl iletişim
kurabilecekleri konusunda yapılacak olan varsayımların türüne bağlı olacaktır.
Bu bakımdan sıfır toplamlı olmayan oyunlarda oyun matrisi tek basına, sıfır
toplamlı oyunlardakine benzer yeterli bilgiyi sağlayamaz.
Üstün seçenek yaklaşımında, rakip oyuncu hangi
stratejisini tercih ederse etsin, bir oyuncunun mevcut stratejileri arasında
dominant seçeneği varsa bu oyuncu diger stratejilerinin hiç birisini
oynamaz. Bu durumda, baskın stratejiler dışındaki seçenekler oyun matrisinden
çıkarılır.
Üstün seçenek yaklaşımı, mahkûmların ikilemi oyununa
uygulanabilir. A ve B adlarındaki iki şüpheli, bir suçtan ötürü gözaltına
alınıp ayrı hücrelere konulur ve suçu itiraf etme veya reddetme seklinde
iki seçenek sunulur.
Tablo 7. Mahkûmların İkilemi Oyununun Sonuç Matrisi
Her iki oyuncu için de itiraf stratejisi red stratejisinden
üstündür. Oyuncu B’nin itiraf eylemi sabit tutulursa, oyuncu A’nın yapabilecegi
en iyi seçim suçu itiraf etmektir. Çünkü itiraf ederse 6, etmezse 11 yıl hapis
yatacaktır. Oyuncu B’nin red eylemi sabit tutulursa, oyuncu A’nın yapabilecegi
en iyi seçim yine suçu itiraf etmek olacaktır. Çünkü itiraf ederse serbest kalacak,
reddederse 3 yıl hapis yatacaktır. Oyuncu B için de aynı durum söz konusudur.
Oyuncu A’nın itiraf eylemi sabit tutulursa, oyuncu B’nin yapabilecegi
en iyi tercih suçu itiraf etmek olacaktır. Çünkü itiraf ederse 6, reddederse 11
yıl hapis yatacaktır. Oyuncu A’nın red eylemi sabit tutulursa, oyuncu B’nin yapabileceği
en iyi seçim yine suçu itiraf etmektir. Çünkü itiraf ederse serbest kalacak,
reddederse 3 yıl hapis yatacaktır. Görüldüğü gibi üstün seçenek metoduna göre
oyunun çözümü, iki oyuncunun da itiraf etme stratejisini seçmesi neticesinde oluşmaktadır.
Oyunun değeri,
her bir oyuncunun 6 yıllık hapis cezasına çarptırılmasıdır. Fakat bu denge
optimal değildir.
Çünkü her iki oyuncu da red stratejisini seçerek daha iyi duruma
gelebilmektedir. Üstünlük ilkesi formundaki kişisel rasyonalite grup rasyonalitesi
arasındaki zıtlık tamdır. Kişisel rasyonalite, oyunun, oyuncular için ikinci derece
optimal olan sonuçla sonlanmasını sağlamaktadır.
Sıfır toplamlı olmayan isbirliksiz oyunların analizinde kimi
zaman üstün seçenek yaklasımı yetersiz kalmaktadır. Oyuncular hamlelerinin bir
kısmında bir strateji, diger kısmında ise baska strateji uygulama imkânına sahip
olduklarından, onların verecegi en dogru karar, belli bir strateji yerine
bir stratejiler demeti kullanmaktır.
İki rakip firma olan A ve B, beyaz esya
sektöründe faaliyette bulunmakta, bu çerçevede derin dondurucu üretip
satmaktadır. Her bir firma, R ile gösterilen radyo yoluyla reklam yapma ve T
ile gösterilen televizyon yoluyla reklam yapma stratejilerine sahiptir.
Firmaların, karsılıklı olarak seçebilecekleri stratejilere göre elde
edecekleri kârlar, asagıdaki ödül matrisinde gösterilmektedir. Matriste yer alan
sayısal degerler
1.000 YTL’ye karsılık gelmektedir.
Tablo 8. Dondurucu Firmaları Matrisinde Karma
Strateji Yöntemi
Oyuncuların stratejileri oynama oranları, karma strateji
yöntemiyle hesaplanmaktadır. A firmasının karma stratejisini hesaplamak için, B
firmasının ödülleri dikkate alınır. B firmasının R stratejisini oynaması anında
A firmasının Q oranında R ve 1 – Q oranında T stratejisini oynaması neticesinde
olusacak
olan sütun oyuncusunun beklenen kazancı; B firmasının T stratejisini oynaması
anında A firmasının aynı oranlarda R ve T stratejilerini oynaması sonucunda olusacak
olan sütun oyuncusunun beklenen kazancına esit olmaktadır.
82Q + 86 (1 – Q) = 70Q + 90 (1 – Q) [1.7]
82Q – 86Q + 86 = 70Q – 90Q + 90
R = Q = 1/4
T = (1 – Q) = 3/4
B firması R stratejisini oynarken A firması karma strateji
oynarsa, B firmasının beklenen kazancı, [82 (1/4) + 86 (3/4)] = 85.000 YTL olarak
hesaplanır. B firması T stratejisini oynarken A firması karma strateji oynarsa,
B firmasının beklenen kazancı yine, [70 (1/4) + 90 (3/4)] = 85.000 YTL olarak
bulunur.
B firmasının strateji oranlarının hesaplanmasında, A firmasının
ödülleri dikkate alınır. A firmasının R stratejisini oynaması anında B
firmasının P oranında R ve 1 – P oranında T stratejisini oynaması sonucunda olusacak
olan satır oyuncusunun beklenen kazancı; A firmasının T stratejisini oynaması
anında B firmasının aynı oranlarda R ve T stratejilerini oynaması neticesinde
olusacak
olan satır oyuncusunun beklenen kazancına esit olmaktadır.
40P + 60 (1 – P) = 55P + 50 (1 – P) [1.8]
40P – 60P + 60 = 55P – 50P + 50
R = P = 2/5
T = (1 – P) = 3/5
A firması R stratejisini oynarken B firması karma strateji
oynarsa, A firmasının beklenen kazancı, [40 (2/5) + 60 (3/5)] = 52.000 YTL
olarak bulunur. A firması T stratejisini oynarken B firması karma strateji
oynarsa, A firmasının beklenen kazancı yine, [55 (2/5) + 50 (3/5)] = 52.000 YTL
olarak hesaplanır.
Mahkumlar açmazı esas olarak bireysel çıkarlarla toplumsal
çıkarların her zaman örtüşmediğine işaret eden bir çözümleme / örnektir. Bir oyun ile özetleyecek olursak iki arkadaş
var her biri Tanrı’dan iki şey isteme hakkına sahip:
Bana 1000 YTL ver
Arkadaşıma 5000 YTL ver
Tanrı da isteği mutlaka kabul edecek.
Arkadaş dediğime bakmayın, herkes kendi kazancını en büyük
kılmayı hedefliyor ve arkadaşının cebine kaç para girdiğiyle ilgilenmiyor.
Siz olsanız Tanrı'dan ne dilerdiniz?
İki strateji var elimizde, başkasını düşünen strateji (BDS) ,
bir de kendini düşünen strateji (KDS) var.
BDS arkadaşa 5.000 veriyor,
KDS kendimize 1.000 veriyor.
Bu oyunda herkes kendi menfaatini düşünürse, Allah'tan
kendisine 1.000$ isteyecek. Sonuçta da herkesin 1.000$'ı olacak. Oysa ki herkes
arkadaşı için 5.000$ istese, herkesin 5.000$'ı olur. Dolayısıyla başkasını
düşündüğün zaman aslında bu senin de menfaatine.
Ne var ki herkesin arkadaşı için 5.000$ istemesi bir denge
değil. Zira arkadaşım beni düşünürken ben alçaklık edip kendime 1.000$
istersem, benim 6.000 $'ım olur, arkadaşım ise parasız kalır. Tabi o da enayi
değil ya, gider kendisine 1.000$ ister. Döneriz başladığımız noktaya... Sözün
özü, bencil olmak dominant (baskın) strateji ama toplum için kötü sonuç
veriyor. İşte tipik bir mahkumlar açmazı. http://www.oyunteorisi.com/article.php?aID=15
Mahkumlar açmazı iki firmalı oligopol piyasasında bile
işbirliği koşullarını yaratmanın ne kadar zor olduğunu gösteren bir
örnektir. Firmalar için her zaman
işbirliği koşullarının yarattığı kardan daha çok kar sağlayan bir “baskın
strateji” bulunmaktadır. Baskın
strateji, bir oyuncu için diğer oyuncunun izleyeceği yolu önemsemeden takip
edebileceği en iyi strateji olarak tanımlanabilir.
Bu durumda işbirliğinin zorluğu da, işbirliği sonucunda elde
edilecek kazancın oyuncular bakımından “en iyi kazanç” olmamasından
kaynaklanmaktadır. Özçıkarların
baskınlığı, oligopolün işbirliği halinde “düşük üretim – yüksek fiyat – tekel
karı” yolunu izlemesini zorlaştırır.
X ve Y firmalarının faaliyet gösterdiği yerel peynir piyasasına
dönecek olursak. X firması Y nin 30 ton peynir üreteceği
varsayımı altında bencil stratejiyi izleyip karını 200,000 YTL’ye kadar
çıkartabilir. Aynı şekilde Y firması da
bencil strateji izleyerek karını 200,000 YTL’ye çıkartabilir. Her iki durumda da rakiplerin karı ise
150,000 YTL’de kalacaktır. Ancak,
firmaların her ikisi birden bencil stratejiyi izlerlerse her ikisinin de karı
160,000 YTL olacaktır.
Her ikisinin birden bencil strateji izlemesi halinde piyasadaki
toplam kar 320,000 YTL’de kalırken, sadece birinin bencil strateji izleyip
diğerinin izlememesi halinde piyasada oluşan toplam kar 350,000 YTL olmaktadır.
Tablo 9. Peynir Satış Oyunun Stratejik Formda Gösterimi
Burada, herhangi bir firmanın baskın çözümünü kabul
ettirebilmesi ancak, firmalardan birinin diğerinden daha büyük ve/veya daha
düşük maliyetle üretim avantajına sahip olması durumunda mümkün olur.
Bu durumda, avantajlı
olan firmaya ana firma, takipçisi olan firmaya ise uydu firma adı verilir. Ana
firma, üretim düzeyini belirlerken rakip firmanın uygulayabileceği stratejiyi
dikkate alarak karar verir. Uydu firma
ise, ana firma kendi Pazar payını belirledikten sonra kalan payı kabullenir.
Eğer firmalar eşdeğer
büyüklükte ve/veya maliyet koşullarında ise anlaşma ancak “tekrarlı oyun” adı
verilen sürecin işleyebilmesi halinde mümkün olur. Firmalar kendilerinin ve rakiplerinin
uyguladıkları stratejileri bir dönem boyunca gözlemleyip takip eden dönemde ortak
çıkarlarının “bencil strateji” davranışını terk etmekte olduklarını
görebilmeleri halinde mümkün olabilir.
Örneğin rekabet kurulu kararlarından da izlenebileceği gibi çimento
piyasasında bu tür bir kartel oluşumu gerçekleştirilmiştir.
Birbirleriyle rekabet halinde olan A ve C şirketleri,
elektronik eşya sektöründe faaliyette bulunmakta, bu çerçevede yeni model cep
telefonları üretip satmaktadırlar. Bu firmalar arasında tam bilgili bir statik
oyun oynanmaktadır. Kazancını arttırmak amacıyla her bir şirket,
T ile ifade edilen televizyon, R ile gösterilen radyo ve G ile ifade edilen
gazete yoluyla reklam yapma stratejisini elde edebilmekte; bunlara ilave olarak
yalnızca A firması, B ile gösterilen evlere ve işyerlerine broşür postalama
stratejisine sahip olabilmektedir. Firmaların, karşılıklı olarak
seçebilecekleri stratejilere göre elde edecekleri kârlar, aşağıdaki
ödül matrisinde gösterilmektedir. 4 x 3 lük oyun matrisinde yer alan sayısal değerler
1.000 TL’ye karşılık gelmektedir.
Tablo 10. Telefon Firmaları Matrisinde
Nash Dengesi Çözümü
C FİRMASI
T
|
R
|
G
|
|
T
|
(650,
700)
|
(750,
630)
|
(855, 685)
|
R
|
(590,
720)
|
(640,
615)
|
(790, 890)
|
G
|
(825,
850)
|
(910, 725)
|
(830,
795)
|
B
|
(900, 885)
|
(840,
765)
|
(775,
875)
|
A FİRMASI
Cep
telefonu şirketleri arasında oynanan tam bilgili statik oyunun çözümünde, Nash
dengesi yöntemi kullanılmaktadır. İlk olarak, C firmasının seçimlerine göre A
firmasının en iyi cevapları bulunmaktadır. Karşılıklı strateji seçimleri sonucunda ortaya çıkan,
A firmasının sahip olabileceği kârlara denk düşen sayısal değerler sarı renkte
gösterilmektedir. A firmasının en iyi cevapları bulunduktan sonra, bu kez satır
oyuncusunun tercihlerine göre C firmasının en iyi tepkileri bulunmaya
çalışılacaktır. Bunlarda kırmızı renkte gösterilmiştir.
Sonuç olarak, kazanç matrisinde yer alan {B, T} strateji
kombinasyonu Nash dengesini vermektedir. Firmaların bu stratejileri karşılıklı
olarak tercih etmeleri neticesinde, A şirketi 900.000 TL kâra sahip
olabilirken, C isletmesi 885.000 TL kâr elde edebilmektedir. Denge
noktasında, her bir firmanın kârına karşılık gelen sayısal verinin altında
çizgi bulunabilmektedir.
Oligopol piyasalar karşılıklı
bağımlılık üzerine kurulu piyasalardır. Bu bağımlılık firmaların her biri bir
hamle yaparken diğerini düşünme zorunluluğunu ön görmektedir. Bu düşünce stratejik
bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. İşbirliği yapıp tekel karı almak varken,
rekabete girip diğer firmadan daha çok kazanma yolu daha caziptir. Çünkü
insanlardaki bencil yaklaşım, firmalar düzeyinde de mevcuttur. Rekabet ortamı
birbirini yok edip tekel olma hedefine kadar gidebilir. Temel amaçta
karşısındakini yok edip tekel olmaktır.
DİNLER, Z. (2011). Mikro Ekonomi (22.Basım).
Bursa: Ekin Kitabevi.
DOĞANTEKİN, D. (2012). Oyun Teorisi. Yayınlanmamış
Dönem Ödevi. Gaziantep: Gazikent Üniversitesi SBE
HÜCÜMEN,
M. (2007). Oyun Teorisi ve Firmaların Stratejik Davranışlarının Modellenmesi. Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi. Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi SBE.
Kaptan Açmazı. (2003). http://www.oyunteorisi.com/article.php?aID=18
(23.04.2012)
Mahkumlar
Açmazı (Prisonners' Dilemma) 'nın Robert Aumann Versiyonu. (2003). http://www.oyunteorisi.com/article.php?aID=15
(23.04.2012)
OLĞAR, H. (2004). Oyun Teorisi. Yayınlanmamış
Dönem Ödev. Tokat: Gaziosmanpaşa Üniversitesi FEF.
Oligopol Piyasası (t.y.) http://www.belgeler.com/blg/2hjt/oligopol-piyasasi-9
(23.04.2012)
Oligopol Piyasası ve Rekabet
(t.y.) http://www.gencmekan.com/ekonomi-doviz-altin/73589-oligopol-piyasalari-ve-rekabet.html
(23.04.2012)
Oyun Teorisi Nasıl Doğdu? (t.y.) http://juliamandelbrot.bravepages.com/oyun_geneltanim.htm
(23.04.2012)
0 yorum: