7 Temmuz 2020 Salı

Özgürlükçü Paternalizm: Gün Boyu Yaptığınız Seçimlerde Ne Kadar Özgürsünüz? Ve Seçim Mimarları, Kararlarınızı Ne Düzeyde Etkiliyor?

by karamanni  |  in pazarlama at  10:47:00


"Hayat, yaptığımız seçimlerden oluşur." cümlesini birçok defa duymuşsunuzdur. Özellikle halk arasında çok popüler olan bu cümlenin genel çerçevede doğru olduğunu düşünebilirsiniz. Her gün yaptığımız kıyafet seçiminden akşam yemek seçimimize kadar yaşamımızın içerisinde küçük ya da daha kapsamlı sayısız seçim yaparız. Her seçimimizin aslında yeni bir seçim ve diğer seçimleri etkileyen bir sonuç doğurur. Peki yaptığınız seçimlerde tamamen kontrolün sizde olduğunu düşünüyor musunuz? Ya da başka bir ifadeyle bu seçim ortamını tasarlayan bir etki söz konusu mudur?
Nobel ödüllü iktisatçı Richard Thaler ve Cass R. Sunstein "Dürtme: Sağlık, Varlık ve Mutluluk ile İlgili Kararları Geliştirmek" (İng: "Nudge: Improving Decisions About Health, Wealth, and Happiness") adlı kitabında bu sorulara cevap ararken, "seçim mimarı" kavramını ortaya koyuyor. Seçim mimarı, insanların karar verecekleri ortamı organize etme sorumluluğu alan kişidir. Daha anlaşılır bir ifadeyle seçim mimarı, insanlara sunulan seçeneklerin planlamasını yöneterek seçimlerimizi yönlendiren kişi ya da kurumdur diyebiliriz. İnternette dolaştığımız siteleri tasarlayan, her gün elimizin altında olan sosyal medya platformlarının kullanımını düzenleyen, marketlerde raflarda nerede ne olacağını karar veren kişiler aslında birer seçim mimarıdır. Bir seçimde adayları seçmek için oy verenlerin kullanacağı pusulayı tasarlayan kişiler, hasta için ilaçlar tavsiye eden bir doktor, sürekli karşımıza çıkan çeşitli sebeplerle doldurmamız gereken formları tasarlayan kişiler seçim mimarlarıdır.
Seçim mimarı kavramını ve etkisini Richard Thaler ve Cass R. Sunstein açık büfe öğrenci yemekhanesi örneğiyle çarpıcı bir şekilde açıklamaya çalışıyor. Bu örneğe göre, bir öğrenci yemekhanesi müdürü yaptığı çeşitli uygulamalar sonucu öğrencilerin yemek seçiminin, yemeğin ne olduğundan çok yemeklerin dizilişiyle alakalı olduğunu fark ediyor. Öğrencilerin yemek dizilişinde ilk başta ve en sonda olan yemekleri ortada yer alan yemeklere göre daha fazla tercih ettiğini belirliyor. Ayrıca yine öğrencilerin yemek seçerken göz hizasında olan yemekleri arka planda kalan yemeklere göre daha fazla tükettiği ortaya çıkıyor.
Evet, tahmin edeceğiniz üzere bu örnekte yemekhane müdürü bir seçim mimarı. Müdür elde ettiği bu bilgileri kullanarak istediği yemekleri öğrencilerin daha fazla tüketmesini sağlayabiliyor. Yani eğer yemekhane müdürü öğrencilerin tatlılar, hamburgerler ve kızartılmış ürünlerden ziyade daha sağlıklı besinler olan meyveleri ve sebzeleri tüketmesini isterse bunları belirlediği avantajlı konumlara yerleştirerek sağlıklı ürünlerin tüketimini arttırabilir. Bu sayede seçim mimarı müdür, öğrencilerin yemek seçimlerini yaptığı ufak bir değişikle etkilemiş oluyor.
Yemekhane müdürünün öğrencilerin seçim kararlarını düzenleyerek almış olduğu bu sorumluluk ve etkileme davranışı bizi yine Richard Thaler ve Cass R. Sunstein ilk kez 2008'de ortaya koyduğu "dürtme" (İng: "Nudge") kavramına götürüyor. Yazarlar, insan davranışlarını tahmin edecek bir biçimde, seçenekleri yasaklamadan ya da insanların karşılaştığı ekonomik teşvikleri fazla değiştirmeden yönlendiren seçim mimarisine "dürtme" adını veriyorlar. Dürtme, bireylerin tercih etme özgürlüğünü azaltmadan, olumlu bir yöne itilmeleri işidir. Dürtmeler, birer emir değildirler. Meyveleri göz hizasında bulundurmak bir dürtme kabul edilirken, abur cuburların veya kızartılmış ürünlerin "yasaklanması" dürtme sayılmaz. Bireylerin karar verme sürecinde zihinsel sapmalarından dolayı finansal durumlarını daha iyi hale getirmek için Thaler'in tabiriyle dürtmek gerekir. İşte tüm bu yöndeki dürtme davranışları davranışsal iktisadın (İng: "Behavioral Economics") pratiğe geçişini amaçlar.
Dürtme olarak tanımlayabileceğimiz sayısız örnek verebiliriz. Enerji tasarrufu konusunda bir dürtme olarak kamu spotları kullanılabilir. "Eğer enerji tasarrufu yöntemlerini kullanırsanız yılda 350 dolar tasarruf etmiş olursunuz" demek yerine "Enerji tasarrufu yapmazsanız yılda 350 dolar kaybedeceksiniz" demek daha etkili bir strateji olacaktır. Öte yandan pazarlamacılar bu sosyal etkilerin farkında seçim mimarları olarak kendi ticari faaliyetleri için bazı dürtmeler kullanabilirler. Çoğunluğun kendi ürünlerini tercih ettiğini ya da başka ürünlerden kendi ürünlerine geçtiğini söyleyerek sizi dürtmeye, etkilemeye çalışırlar.
Bir başka örnek olarak, Amsterdam, Schipol Havaalanı'ndaki temizlik birimi yöneticileri erkekler tuvaletindeki her klozetin içine karasinek görseli/çıkartması koymuşlardır. Yetkililere göre, erkekler ihtiyacını giderirken çoğu zaman dikkatsiz davranarak klozetin dışını kirletmektedirler. Ama klozet içindeki karasinek çıkartması, erkeklerin o noktaya odaklanmasını sağlayarak, çevrenin temiz kalmasına sebep olmuştur. Bu dürtme sayesinde idrar sıçratma oranının yüzde 80 oranında azaldığını görmüşlerdir. Doğal olarak bu sonucun temizlik için harcanacak su tüketiminde tasarruf sağladığını söyleyebiliriz.

Özgürlükçü Paternalizm Nedir?

Gördüğünüz gibi, küçük ve önemsiz gibi görünen ayrıntılar insanların seçimlerinde dolayısıyla davranışlarında büyük etkilere neden oluyor. Tüm bunları göz önüne aldığımızda seçim mimarlarının iyi olan seçeneğe doğru dürtme yapmasının en doğru kullanım olacağı aşikardır. İşte bu noktada aslında birbirine zıt anlamlı iki sözcük olarak düşünebileceğiniz ama birlikte kullanıldığında farklı bir anlam kazanan özgürlükçü paternalizm (İng: "Libertarian Paternalism") kavramına ulaşıyoruz. Özgürlükçü paternalizm politikasına göre insanlar, seçimlerine bir kısıtlama getirmeden doğru olan seçeneklere yönlendirilmelidir.
Richard Thaler ve Cass R. Sunstein' in ortaya çıkardıkları bu kavramı açıklamak için; aslında "özgürlükçü" derken seçme hakkını ya da seçimlerimizde özgür olmayı koruyacak veya arttıracak politikaları kastederken, "paternalizm" derken ise kaynağını daha uzun, daha sağlıklı ve daha iyi bir yaşam sürmelerini sağlamak için seçim mimarlarının insanların davranışını etkilemeye çalışmasının meşru görmeyi kastettiklerini söylemektedirler. Yani özgürlükçü paternalizm savunucuları, dürtmelerden uygun biçimde yararlanarak bunu bireylerin seçme özgürlüğünden taviz vermeden insanların hayatını olumlu yönde etkilemeyi savunmaktadırlar. İnsanlar sigara içmek istediklerinde, aşırı tatlı yemek istediklerinde ya da sağlıklarıyla ilgilenmediklerinde, özgürlükçü paternalist strateji onlardan bunların tersini yapmalarını istemeyecek, onları zorlamayacaktır.

Özgürlükçü Paternalizm Neden Önemli?

Biz en doğru seçimler yapmak için kendi içimizde zorlu mücadeleler verirken rekabetçi piyasalar son derece direncimizi kıracak ve bizi kötü seçimlere götürecek alternatif yollar arayacaktır. Seçim mimarları, bireyleri yönledirme yaparken kullanıcıların değil kendi çıkarlarını (ya da işverenlerini) düşünebilirler. Kamu sektöründe ya da özel sektörde ısrarcı ve kararlı insanlar uyguladıkları dürtmelerle grupların fikirlerini istedikleri yöne çekebilir. Bu noktada toplumun sağlık, zenginlik ve mutluluk refahının yükselmesi doğru özgürlükçü paternalist uygulamalarının her alanda yaygınlaştırılmasıyla mümkün olabilir. İşverenler seçim mimarı olarak sağlık ve emeklilik planları gibi konularda çalışanlarına yardımcı olabilecek dürtmelerde bulunabilirler. Hem para kazanmak isteyen hem de iyi işler yapmak isteyen özel şirketler sera gazı salınımını azaltabilecek dürtmelerden yararlanabilirler.
Özel sektörde uygulanabilecek bu tip özgürlükçü paternalist dürtmeler olduğu gibi devlet politikalarında da kullanılabilecek dürtmeler vardır. Bildiğiniz üzere devletler daha fazla hayat kurtarabilmek için organ bağışını arttırmayı hedeflemektedirler. Devlet politikası olarak uygulanan çarpıcı bir dürtme olarak organ bağışında "varsayılan seçenek" dürtmesini örnek verebiliriz. Organ bağışçısı olmak için kayıt yaptırmanın zorunlu olduğu Almanya'da organ bağışçısı olanların oranı yüzde 12'yken, organ bağışçısı olmamak için kayıt yaptırmanın zorunlu olduğu Avusturya'da bu oran yüzde 99 olmuştur.

Sonuç

Görünüşte zayıf, önemsiz gibi görünen sosyal normlar davranışlarımızı fazlasıyla etkiliyor. Bireylerin karar verme sürecinde kararlarını derinden yönlendiren seçim mimarı olan kişiler ya da kurumlar, bilişsel sapmaları dikkate alarak dürtmeler oluşturuyor. Böylelikle iyi ya da kötü seçim mimarisiyle hayatımızın her alanında karşılaşıyoruz. Bu sebeple hükümetler ve piyasalar özgürlükçü paternalist stratejiler ile oluşturulan yönlendirmeler birlikteliğiyle toplumun refahını arttırma çalışmalarını teşvik edebilirler.


Erkan Remzi Ulman

0 yorum:

Proudly Powered by Blogger.