18 Şubat 2016 Perşembe

Siyasal İletişim, Siyasal Reklam, Siyasal Pazarlama

• Reklam hedef kitlesiyle karşılıklı iletişim kurduğu oranda başarılıdır – Özellikle gelişmeye açık ve eğitimli kitlelerde.
• Propagandada mesaj kaynağı gizli olabilir ancak reklamda açıktır.
• Propagandada kitle iletişim araçları ücretsiz kullanılır ancak reklamda her bir mesaj için kullanılan alan satın alınır.
• Siyasal reklamcılığın ilk örneği: 1950, New York Valilik seçimleri. Aday Dewey’in stüdyodaki monitörden halkın sorularını cevaplaması.
• Soruları soran kişilerin önceden seçili olması ve her şeyin ezberden sunulması.
• Seçimin son günü programa katılan Dewey’i arayan izleyicilerin hepsinin kendi adamı olması.
• İlk siyasal reklam 1952 – Eisenhower
• Ogilvy: Reklamın siyasallığına karşı duruş. Her şeyin kontrolden çıktığı ve dürüst olmayan yollara sapılan işler olduğu düşüncesiyle siyasal reklama girmeme kararı.
• Gerekçelerine, ajansdaki en iyi beyinlerin zihninin gereksiz yere meşgul olacağını ve emeğinin karşılığını alabilmek için partilerin peşlerinden koşturabilmek durumunda kalabilecğini, ajans içinde farklı politik görüşlere sahip olanlara haksızlık edilebieceğini ve bu tür işlerde siyasete özgü hile ve aldatmacalardan kaçmanın mümkün olmadığına değinmiştir. Ancak Ogilvy azınlıktadır.
• Amerikan siyasal reklamının Avrupa’ya uyarlanması ve Amerika’da sektörün çok kısa sürede 6.5 milyar dolarlık bir iş endüstrisine dönüşmesi
• Türkiye’de ilk batı tarzı seçim propagandası 1980’lerde Anavatan ile geldi
• İmaj çağı
• Siyasi fikirler, ideolojiler, partiler «pazarlanabilecek» olgular olarak kabul edilmez Türk toplumunda
• «Pazarlama»-»Marketing»-»Selling»
• İletişimciler: Seçim döneminde yararlanıp sonradan bir kenara itilen reklamcılar, grafikçiler vs.
• SHP/Yorum, RP/Anajans işbirlikleri istisnadır
• Siyasal Pazarlama ve onun en önemli öğesi siyasal reklam, seçmenlerin ihtiyaç ve beklentilerini
gerçekleştirmeye aday kişi ya da partilerin ve onların programlarının seçmene tanıtılması ve
tutundurulması ile ilgili her türlü faaliyettir. Özü itibariyle fikirlerin pazarlanmasıdır, satışı değil.
• Siyasal pazarlama, partiye üye olanlar ile olacakları, parti yandaşları ile oy verenleri ve hatta
partiye oy vermeyenleri amaçlar.
• Amaç, üye, yandaş veya oy verenlerdeki pozitif tutumu pekiştirmek, nötr olanları pozitife
çevirmek, negatif durumdakileri en azından nötre çevirmektir.
• Siyasal pazarlamada en önemli olan, siyasal reklamdan üye davranışlarına kadar her etkinliğin,
mümkün olduğunca aynı dili konuşabilmesidir.
Ortak İlkeler
• 1) Siyasal pazarlamanın hedef kitlesinin belirlenmesi ve tanımlanması gerekir
• 2) Siyasal Pazar ortak bilgi ve beklentiye sahip kesimlerden oluşur
• 3) Siyasal pazardaki etkinlik, segmentasyonun iyi ve doğru yapılanmasına bağlıdır
• 4) Hedef kitleye ulaşmada iletişim araçlarının her türünün kullanılması
• 5) Siyasal partilerin ürünlerinin birer yaşam eğirisi olmalıdır. Her siyasal fikir, farklı bir ürün olarak
kabul edilmelidir. Ve her fikrin bir yaşam süresinin olacağı düşünülmelidir.
• 6) Siyasal pazarlamada, bağış ve gönüllü çalışmaya dayanan kampanyalar önemlidir.
• 7) Adayların, partilerin ve liderin benimsedikleri değerlerin, seçmedenden onay görebilmesi için,
seçmen eklentilerini tatmin edebilecek biçimde olması gerekir.
• 8) Siyasal pazarlamada, dağıtım kanalları önemlidir.
• 9) Tanıtım faaliyetlerinin önemi
• 10) Propaganda, tanıtımın daha stratejik ve ajitatif nitelik taşımasını sağlar.
• 11) Siyasal reklam, siyasal pazarlamanın önemli bir bileşenidir.
• Siyasal reklamcılık ilk evrelerinde parti ve ideolojileri ile programlarına ağırlık verirken
daha sonra aday veya lider imajına yönelmiştir.
• En etkin kampanyalar %4-5 oranında tutum değişikliği sağlar.
• Doğru program-Uzun vadeli stratejik planlamaHalkla İlişkiler-Sistemli tanıtım
• 1946 – Baskın tarzında bir seçim ve usulsüzlükler. Açık oy, gizli sayım. İletişim kanallarının kapalı ve tekel elinde olması
• 1946: DP’nin «farkındalık» yaratması
• 1950 – İlk görece adil seçimler
• Demokrat – Demir Kırat
• Radyonun propaganda için kullanımı yasak – tek şans haber bültenlerindeki siyasi demeç
• Seçimlerden önceki değişiklik ile radyonun kullanılması hakkı
• DP: «Yeter, söz milletin!»


• DP – Yaygın Afişleme
• DP Hedef Kitlesi: Çarıklılar
• Yeter Söz Milletin:
• - Zorla dayatılan ekonomi politikalarına karşı bir muhalefet özlemi, değişen dünyaya adaptasyon
• - Erişim oranı %100 olan radyo prime-time’larının iyi kullanılması (1954’de DP’nin radyo propagandasını yasaklaması)
• - DYP, ANAP, AP aynı sloganı kullandı. Radikal sol ve sağ da aynı sloganı modifiye etmiştir: «Yeter, söz emekçilerindir», «Yeter, söz Hakkındır»
• «Hiçbir şey zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir»
• 1960 Anayasası: Özgürlükçü bir anayasa, sürekli olarak açık ve kapalı mekanlarda düzenlenen toplantılar. El ilanları, broşürler, afişler, basın vs.
• «Çoban Sülü», «Karaoğlan»
• «Benim sadık yarim kara topraktır»
• «Bizim sadık dostumuz Karaoğlan’dır»
• Türkiye’de erken dönemlerde kullanılan imgeler, batılı iletişim uzmanlarınca ancak 90’larda kullanılmaya başlanmıştır.
• Mitterand’a lakap takma çalışmaları: Tonton
• Özal «Tonton», «Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı»
• «Ortanın solu»
• Siyasi İdol – Ecevit: Dilin kullanım. Şair-kentli-öz Türkçe
• Milliyetçi Cephe Dönemi
• CHP: «Analar çocuklarınızı oylarınızla koruyun», «Silah gidecek, barış gelecek», «Tek yol: Oy»
• Düşük sosyoekonomik seçmene: «Köylüden başlayan gelişme, köye kadar sanayileşme»,
«Hızlı ve hakça gelişme», «Toprak işleyenin, su kullananın»
• «Kıbrıs fatihi: Karaoğlan»
• Anadolu’da taşrada asılan liderlerin postelerinin, liderlerin ömrünü göstermesi
• - Lise mezunu bir gencim. 19 yaşında 1.74 boyundayım. Şiir yazar, roman okurum, Romantik kızlarla yazışmak istiyorum – Kahraman Ecevit, Kırşehir
• Halk katmanlarındaki bilinç dalgalanması
• «Ortanın solu», «Moskova’ya Moskova’ya» mesajlarıyla eleştirilirken yapılan Kıbrıs çıkarması ve solun değişen imajı
• Bilinç sözle, yazıyla biçimlenir, insanlar ve kitleler olaylarla silkelenir, uyanır.
• Televizyonun propagandaya açılması -1977
• İlk iletişim kampanyası, AP – Cenajans. 1.150.000 Dolarlık kampanya
• Boğaz Köprüsünün açılışının organizasyonu, Demirel’in 20000 kasedi, 5 milyon el ilanı, afişler
• En uygun rengin kullanımı: Mor. Rengin ilgi uyandırması ve seri halde boş afişler. Bir süre sonra sokağın başındaki boşluklara A, sondakilere B yazılması. Hem ilgi, hem seçim yasağının delinmesi.
• Mor afişler: «Bu renge evet deyin» - Hangi parti merakı?
• «Bu rengi unutmayın»
• Yüksek anarşi – 6 afişçinin vurulması
• Kasetler: Demirel evinize konuk. Sanki ziyarete gelmiş gibi başlıyor kaset. «Hoşbulduk» sözüyle başlıyor. Konuşma yarım saat, arkad tarafta «Yine de şahlanıyor» gibi türküler
• Bir partinin görüşlerini, fikirlerini gereğince anlamak için partililerle birlikte uzun zaman geçirmek, tanımak ve inanmak gerekir.
• Geniş çapta yayın yapan bir gazete hazırlanmıştır mesajın yeteri kadar iletilmemesi riskine karşı
• Yazılı basının ilk kullanımı: «Aziz Türk Milleti»
• «Canım Anacığım», «Oğlum» imzalı mektup görünümünde ilanlar.
• Büyük şehire yeni gelmiş AP’li gence: «Aman oğlum, ona buna uyma, iyi oku»
• «Benim de isteğim okumak anacığım. Ama ne yazık ki okumak, yalnız istemekle mümkün değil şimdilerde»
• Solcuların aldatılmış, hatta ondan da öte insan sevgisinden yoksun zavallılar olduğu savı
• «Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz»
• Yaşlılara yönelik: «20 yılını tamamlayınca ohhh dedi»
• Köylülere yönelik: «Türk köyüne ışık yaktık» - 1982’de Türkiye’de tek bir ışıksız köy kalmayacak vaadi
• «Biz İstanbul’a gerdanlık taktık, onlar çöpünü bile temizlemedi»
• AP’den oylarının bir kısmını çalan MSP’ye: «Biz inanıyoruz ki…laik Türkiye’de Allah’ın adının anmanın da Müslümanın demenin de irtica ile, din istismarı ile ilgisi yoktur, Camiin minberini, müslümanın vicdanını siyasete alet edenler…»
• Milliyetçilere yönelik «Gerçekçi Türk milliyetçiliği»
• CHP’nin altı okuna karşı altı prensip
• Bir doktrine sıkışmadan, esnek mesajlar
• CHP’ye yönelik İstanbul’daki başarızlığı Türkiye’ye yayarak örnek verme
• Son gün: «Aziz Türk milleti», ülkenin rejimini tayin edecek seçim vurgusu
• AP’nin daha entel bir dil kullanımı, hedef kitlenin şehire yönelmesi – Değişen demografya
• Köylerde: Kur’an öpme, köylü gibi konuşma
• MHP’nin net mesajları: Komünizmi CHP besler, AP korkar, MSP göz yumar, MHP ezer
• Ezan dinmeyecek, bayrak inmeyecek
• 73-80 arası yıllarda 12 hükümet değişikliği
• 100’den fazla tura rağmen Cumhurbaşkanı seçilememesi, AP-CHP gerginliğinden bıkkınlık
• 1983’de ilk defa medyadan yer satın alınarak siyasal reklam yapılması
• MDP – Cenajans. «Horoz» ambleminde uzlaşmazlık ve kopma

• MDP – Ajans Ada: Amaç yenilik değil, varolanın düzeltilmesi.
• «Kışlada taş gibi delikanlılar varken copa ne gerek var»
• Korku öğesinin kullanılması, 12 Eylül öncesine yönelik mesajlar. «Dünü unutma Türkiye’m, yarına güvenle bak»
• Her medyadaki konuşmada MDP’den başka birinin konuşması: Örgütlü ve demokrat bir görüntü
• Siyasi partinin gerçeği propaganda ile örtüşmüyorsa başarısızlık ortaya çıkar. Yapay ve asker destekli kurdurulmuş bir partinin demokrasi söylemlerinin tutarsızlığı + Yalan
• ANAP: Time Türkiye eki. İnşaat sektörünün desteğiyle kaynak – Manajans
• Manajans’ın önce talebi reddetmesi, ardından hareket serbestisi garantisi sonucu kabulü. Net ve açık briefing talebi. Taşeron olarak değil, partner olarak kabul edilme isteği.
• Halkın taleplerine ilişkin ön araştırma ve beş tema:
• 12 Eylül sonrası gelen huzur ve güvenliğin devamı
• Ortadireğin güçlendirilmesi
• Enflasyonun durdurulması
• Konut sorununun çözümü
• Bürokrasinin en aza indirilmesi
• Kullanılan dil: Herkesin anlayacağı Türkçe. Arapça veya yeni kelimelerin elenmesi.
• Her gün farklı bir konu işlenmesi. 5 konunun her birinin aynı anda tümüyle algılanmasının mümkün olmaması.
• Sıkıntıların da gösterilmesi. Açıkça anlatılan şeyleri halkın anlaması ve hak vermesi.
• Her türlü şeyin ajans tarafından hazırlanması
• Özal: Uzmanlığa önem verir, sakin, sempatik, iletişimde rahat, iknada tecrübeli ve konulara hakim.
• «Star stratejisi»: Özal’ın her yerde kullanılması
• Yurtdışından kamera karşısında duruş ve konuşma ile ilgili kitapların Özal’a okutulması
• Deneme çekimlerinde Özal’ın elleriyle sık sık yüzünü kapatması nedeniyle eline kalem verilmesi. Özal’ın dezavantajı kapatması + hesap kitap bilen imajını pekiştirmesi. Kenan Evren’in dahi Özal’ın kalemi hakkında konuşması ve bu kalemle halkı kandırdığını belirtmesi.


• Özal’ın videoya çekilmesi ve kahvelerde halka izlettirilmesi
• Kanaat önderlerine ve basına yemekli toplantılar ile partinin anlatılması
• 23 farklı ilan kullanılması. İlanlarda önceden yapılan araştırmalardan çıkan konuların etkin kullanımı.
• «Sokaktan korkmamak güzel şey», «Mevzuat hazretleri», «Ortadireğin hali ortada», «Kimse işsiz kalmayacak», «Taş yerinde ağırdır», «Kaşıkla verip kepçeyle almak», «Konut sıkıntısını çözeceğiz»
• 80 sonrası tüm partiler yeni olduğundan teorik olarak eşit bir yapı var
• Korkuya dayalı iletişim başarısızlığı
• İcraatın içinden «83-88 arası»
• «Birleşelim, birleştirelim. Geçmişe değil geleceğe bakalım»
 
kitleiletisimi.blogspot.com.tr

İletişimin Temel Öğeleri

En basit düzeyde üç öğeye sahiptir:
İletiyi gönderen, iletiyi alan, iletişim kodlaması
Kaynak, hedef kitle, ileti
 Kaynak: Tek bir kişi, bir gazete, ajans, radyo, televizyon istasyonu vs.
 Örgütlü iletişim: Muhabir-Yazı işleri personeli-Dizgiciler-Basım işçileri-Ülkenin düşünce özgürlüğü konusundaki gelenekleri ve hukuk sistemi-siyasal ortamı vs.
 Kanal: Yüzyüze iletişimde atmosfer, telefon teli, havadaki iyonlar, hava
Kurulan her iletişimde amaç; iletiyi hedef alıcıya veya alıcılara ulaştırmak ve karşılığında da hedef alıcıda bir eylem ya da düşünce değişikliği sağlamaktır. Bir ortamdan yararlanılarak bilgi göndermek olan iletişimde temel öğeler ileti, iletiyi üreten kaynak ve iletinin tüketicisidir.
İki yönlü bir süreç olarak da tanımlanabilen iletişimde haberleri, düşünceleri, duyguları bildirme, düşünceleri paylaşma ya da değiş-tokuş etme etkinliğil bilgi, haber, düşünce ya da görüş alışverişi vardır.
İletişimde kuramsal yaklaşımlar gerçekleştirenlerden Berlo’ya göre iletişimde temel öğeler 6 olarak görülür. Bunlar; kaynak, kurgulayıcı, ileti, kanal, çözümleyici ve alıcı. Amerikalı bir siyaset bilimci olan Harold Lasswell’e göre ise iletişim eyleminin tanımlanabilmesi ve öğelerinin tespit edilebilmesi için şu sorulara uygun yanıtların verilmesi gerekir. “Kim? (Kaynak), Neyi? (İleti), Hangi yolla? (Kanal), Kime (Alıcı), Hangi etkiyle? (Etki)”.
Günümüzde ise iletişimin temel öğeleri kaynak, mesaj, kanal, alıcı ve dönüt olarak beş aşamada sıralanmaktadır.
Kaynak: İletişim sürecinin başlangıcını temsil eder. İletinin hedef üzerinde istenilen etkiyi ya da sonucu oluşturmasında birinci derecede önemlidir. İletişim sürecinde istenilen sonuca ulaşılması açısından kaynağın iletiyi aktarmadaki durumu hem iletinin anlaşılırlığı hem de hedef üzerinde etki oluşturması açısından ele alındığında geniş bir kapsama sahiptir.
İleti (Mesaj): İletişim sürecinin amacı ileti üzerine kodlanmıştır. Kaynak tarafından hedefe gönderilen ve iletişimin gerçekleşmesinin önemli unsurlarından birisidir ileti. İletişimin daha iyi olması için iletinin hedef tarafından algılanılırlık seviyesinin yüksek olması gerekir.
Kanal: Kaynak ve hedef alıcı arasında yer alan ve simge veya sembollere dönüşmüş iletinin gitmesine olanak sağlayan yol olarak tanımlanabilir. Her duyu organımıza karşılık bir kanaldan söz edilebilir. Birden fazla ileitişim kanalını aynı anda kullanabiliriz. İletişim kanalının sayısı arttıkça iletişimin etkinlik derecesi de artacaktır.
Alıcı ( Hedef ): Hedef kitle kişi ya da grup olabilir. Önceleri alıcı iletişimde pasif bir rol alan unsur olarak görülürdü. Oysa günümüzde aktif ve etkili bir işleve bürünmüştür. İletişimde amaç doğru iletiyi doğru yerde doğru kişiye verebilmektir.
Geri Bildirim ( Dönüt ): Dönüt iletişim sürecinin son aşamasıdır. Kaynak iletiyi iletişim kanalları vasıtasıyla alıcıya iletmiştir. İletinin hedef alıcı üzerindeki etkisi dönüt ile anlaşılır. Dönüt bir iletişim sürecinin denetim mekanizmasıdır
İletişim sürecinde seslenilmek istenen kişi ya da kişilere, toplumsal kesimlere hedef kitle adı verilir.
 Reklam ajansları kime sesleneceğini bilmek ister, bu nedenle toplumla ilgili konularda sosyal bilimcilerden yararlanarak araştırma yapar.
 Örneğin: Türkan Şoray – Margarin/McDonalds?
 Renk Kombinasyonları – Futbol taraftarlığı
- Kaynak, hedeflediği kişiye, kişilere erişmek için öncelikle iletisinin taşıyacağı bilgi, duygu, enformasyonu bir iletişim kanalıyla gönderebilecek biçimde kodlar.
- Kodlamalar sözcükler, resimler, simgeler seçilerek yapılabilir. Bunların iletişim sürecinde dolaşıma sokulduğunda özünü ve biçimini koruyabilecek şekilde kodlanması gerekir. Bunların iletişim sürecinde dolaşıma sokulduğunda özünü ve biçimini koruyabilecek şekilde kodlanmsası gerekir. Böyle yapılmazsa, iletmek istediği duygu ya da enformasyon yerine çok farklı şeylerin algılandığı görülecektir.
- İletinin kodlanması çok kısa, çarpıcı, dikkat çekici, kolay akılda kalıcı olmalıdır. Günümüzde isanlar hızlı yaşamakta, yakın ya da uzak yerlerde olup bitenler hakkında yüzlerce ileti ile karşılaşmakta, bunlar hakkında konuşulan değişik ortamlara girip çıkmaktadır. Kısa, çarpıcı, dikkat çekici, akılda kalıcı kodlanmayan iletiler hedef ya da hedef kitlenin ortamına kadar erişebilse de onun tarafından algılanmayacakİ hedefin, hedef kitlenin yaşam ortamında bir gürültü öğesi olarak kalacaktır.
- Tam olarak algılanarak taşıdığı anlamsal içerik tam bir biçimde iletilemediğinde ise bizim kodlarken amaçladığımız ileti çarpıtılarak algılanmış olacaktır
 Hedef kitlenin ortamındaki birçok iletiden yalnızca bazılarını algılayıp çoğunu algılamamasına filtreleme denir.
 Örneğin herkesin karnının tok olduğu bir saatte margarin reklamı yayınlanması
Başarılı bir örnek ise gece yatmadan önceki saatlerde yayınlanan gece giyim, konforlu ev ürünleri reklamları
Kitle iletişim aracının verdiği mesajlar fazla karmaşık olursa anlaşılamayabilir, bu durumda konuyu «bir bilene» danışmak gerekir. Danışılan kişi konuyu çarpıtabilir (distort). Çarpıtma bilinçli de olabilir, iyi niyetli şekilde de (wishful thinking) olabilir.
 Geri bildirim sonucunda, hedef kitleden gelen yanıtların sürekli izlenip değerlendirilmesi gerekmektedir. Hedef kitlenin boyutlarının işin iyi gitmediğini ima etmeye başladığı an, iletinin kodlanma biçimi, sunulma zamanını, sunulma medyasını değiştirebilir.
 Sivrisinek reklamı yemek saatinde yayınlanmışsa, şikayet mektupları, telefonları dikkate alınmalı. Ancak bunlar zaman alır. Sosyal medyada ise bu çok net ve hızlı şekilde görülür.
İletişim sürecinde etkinliği arttırmak için, en başta da iletinin çarpıtılmasına meydan vermemek yararlanabileceği kurumsal bilgilerimiz bununla sınırlı değil iletimizi göndermek için kurguladığımız iletişim sürecini tekrarlamak (redundancy) yarar sağlayabilir. Ancak bıktırıcı şekilde tekrarlamak zarar verebilir.
 Okur yazarlığın gelişmiş olduğu kesimlerde bu tekrarlamanın fazla olmamasına çok özen gösterilmelidir. Buna karşılık değişik sunum biçimlerini yeğlememiz daha yararlı olacaktır.
 Benzerlikler kurarak ya da örnekler sunarak iletimizin sunulması da yararlı olacaktır.
 Benzerlik kurmak için seçilen nesnelerin ya da simgelerin çağrışımlarının iyi denetlenmesi koşuluyla.
 Örnek: Bitkisel yağ reklamında ürünün «hafifliğinin» iyi algılanması için «insanın yemekten sonra kendini hafif hissetmesi» ile yakınlaştırmak. Akrep Nalan ile bu benzeşme yapılamaz.
 Örnek: Ünlü bir hırsızın kasa reklamında oynaması ve «Beni X kasaları yakalattı» demesi.
 Aynı hırsızla kasa kiralama servisinin reklamı yapılamaz. Büyük ve köklü bankalar «muhafazakar» kimliğe sahiptir batıda.
İletiyi gönderen kaynak ile, iletiyi seçecek, algılayacak, aklında tutacak ve iletinin önerdiği tutum değişikliği i benimseyecek olan hedef ya da hedef kitlenin uyum içinde olmasıdır. (To be in tune)
 Dil ve kültür farklılıkları
Eskimoların eşlerini misafire sunmalarına yönelik olası tepkiler, güven eksikliği
Gönderimci ile alımlayıcının iletinin anlamsal içeriği konusunda, ortak izafet çerçevesine sahip olması ya da olmaması sorunu.
 Otomobil Amerikan orta sınıfı için gündelik bir hayat aracıdır. Ancak otomobili Amerika’da staja gidip gördükten sonra ilk fırsatta birikimiyle bunu almaya çalışan bir kişi için aynı otomobil bir fetiştir. Bu fetişliği yıllarca süren bir statü simgesidir. Pazar günleri arabasını cilalayıp silmesi, parlatması; arabasına iç çamaşırlarından, dişlerinden daha çok göstermesi onun simgesel anlamlarından dolayıdır.
 Hayata farklı alanlarda katılabilen, dolaysız olarak o alana ilişkin yaşam deneyimlerini kazanmayan kişi, kesim, ya da ulusların bu alanlara ilişkin iletişimlerde bulunması zor, sınırlı, çarpıtlmış anlarla doğru işleyecek biçimde olabilmektedir.
 Örnek: Bir Fransız ile Polinezyalı arasındaki değerler bütünlüğü. Maddi ve manevi değer paylaşımı yok veya eser miktardadır. Ortak bir İzafet Çerçevesi mevcut değildir bu iki toplum arasında.
 Bu nedenle gelişmiş ülkelerdeki meyve suyu reklamlarında görsel kodlamalarda doğayı çağrıştıran iletilere ağırlık verilirken, gelişmesini, sınaileşmesini tamamlayamamış ülkeler de meyve sularının imal edildiği fabrikaların teknolojisini sergilemekte ürünün bir meyve olarak doğallığı değil, gelişkin bir teknolojinin ürünü oluşunu öne çıkarmaktadır. Batılı, doğayı özlemektedir, geri kalmış ülke insanı ise sınaileşmeyi, sınaileşmenin getireceği toplumsal hareketliliği, gelir artışını, yeni olanakları özlemektedir.
 Ayrıca şişeleme sırasında asker sırası gibi akan şerite dizilmiş şişelerin gösterilmesi ise, geri kalmış ülkelerin kıtlık ve baskı içinde yaşanmış uzun tarihlerinin bir başka yansıması sayılabilir: düzen, disiplin, baskılanmışlık.
 Son aşama da meyve suyunun doldurulduğı şişelere sert bir sesle kapak vurulmasu ise, bu toplumların yüzyıllarca seyretmekten hoşlandıkları üniformalı askerlerini, ordularını çağrıştırmaktadır.
 Motor yağı reklamu kampanyalarındaki yağın dişi ve eril yanları. Cinselliğin ürünün reklamında kullanılabilmesi için motor yağının içi görülür bir maket motordaki yuvarlak/kıvrımlı hareketleri ile dişilik çağrıştırılmakta; aynı transoaran motor görünüsünün üstüne bindirmekle gösterilen koşan bir küheylan ise eril boyutunu algılattırmak için görüntüye yer yer eklemlenmektedir.
 Bu tür reklam kampanyalarının hazırlığında kültür sosyolojisinde uzmanlaşmış kişiler, cinsellikle ilgili iyi espriler üretebilen metin yazarlarına kadar geniş bir kadro istihdam edilir.
 Hedef Kitlenin Aktüel Ortamı, Grup İlişkileri
 Av silahı reklamı, kanarya sevenler derneği
 Tarım Bakanlığı Kimyasal Gübreyi teşvik ederken aynı zamanda gelişkin hayvan türlerine geçmeyi, suni döllenme pratiğinin benimsenmeyi, kooperatifleşmekte de kapsamlı bir yenileşmeci tutum değişimini teşvik eder. Eşgüdüleme içinde bütün bu kampanyaları içeren bir çalışma programı hazırlamak daha yararlı olacaktır.
 Bunların sonucu olarak toprak reformu yapıldığında köylere kapitalist üretim ilişkileri girecek, kırsal kesimin ürünleri ulusal ve uluslararası pazara daha etkin yollarla ulaşacak, böylece köylülerin geleneksel toplum yapısındaki grup ilişkileri kökten değişeceğinden, köylülerin mukavemeti azalacaktır değişimlere.
 1950 ve 60’lardaki UNESCO’nun katkısı ile az gelişmiş ülkelerdeki yenileşme (innovation) çalışmaları kampanyalarında eşgüdümleme kullanılmıştır. Tarım kesiminde yeniliklerin benimsetilmesindeki en büyük engel bu kesimdeki yatırımlanmış çıkar sahipleridir. Bu nedenle kırsaldaki geleneksel iktidar ilişkilerini de değiştirecek kapsamlı bir toplumsal değişim süreci amaçlanmıştır.
• İnsanların gündelik hayatın hızlı ve telaşlı akışı içinde mitinglere gidemediği, sendikaların, derneklerin siyasal eğitim sunan çalışmaları fazla ilgi çekmediği sürece demokrasilerin
 temeli olan bilgilenmiş, biçimlenmiş, sağduyulu seçmenlerin oylarıın iktidarı biçimlendireceği inancı tehlikede demektir. Televizyonda uzun konuşmalar değil, kısa ve anlık «imaj oluşturucu programlar demokrasilerde yeni bir «tiranlığın» tohumlarını atmak üzeredir.
• Rasyonel boyutu geriye itilmiş; duygusal boyutu abartı, sözel kanaldan çok görsel kanallara yaslanan siyasal bir söylem, siyasal kültürde ağırlık kazanmaya başlamıştır.
• Dış politikası, vergi politikası, gelir dağılımı konusundaki tutumu ne kadar iyi olursa olsun
 bir devlet başkanı evcil hayvanıyla mutlu bir poz veremiyorsa yeteri kadar «özdeşlik»
sağlayamamış olacaktır. «Sizden biriyiz» kampanyaları.
• «Köpeğe şefkatli davranıyorsa, herkese şefkatli yaklaşır»
 • «İletişim bombardımanı»
 • Öğrenme Kuramı: İnsanların yaşadığı ortamların sonsuz denecek kadar çok sayıda uyarımlarla dolu olduğunu; bunların çoğunun algılanmadığını, dolayısıyla bunlara bir yanıt da verilmediğini belirttikten sonra ortamdaki algılanabilen uyarıların da farklı düzeylerde algılanıp, farklı yanıtlar bulabildiğini vurgulamaktadır.
• Duyusal ve Motor: Karanlıkta sivri bir şeye dokunmak, kalabalık bir yerde birinin elindeki sigaranın derinize fazla yaklaştığını hissetmek, tokalaştığınız kişinin elinizi fazla sert sıkması, kuru kafa, köpek gibi sembollerin olduğu yerlerde iletişim kesilir. Bu iletişimi kesecek duyusal
 ve motor yanıtlarımız, kendilerie neden olan olgu ya da simgelerin zihinsel düzeyde anlamlandırılmasına varmadan verdiğimiz yanıtlardır.
• Ortamdaki uyarıların büyük bir bölümünü daha üst düzeyde algılar, açımlar ve yanıtlarız.
 Bu düzeyde anlamsal/ tanımaya dayanan (önedinimlere dayanan/dispositional) yanıt  düzeyi diyoruz. Elimizi fazla sıkan kişinin gülümsemesi, dost bir yüzle bize bakmakta  olması ilk tepkimizi durdurup, bu normalden sert el sıkmanın «dostluk duygularını anımsatabileceğini» anımsarız. Bu pratiğin kültürümüzde belirli bir yeri olduğunu  anımsadığımızda (yani toplumsal değerlerimizi, tutumlarımızı, davranış kalıplarımızı anımsayınca) karşımızdaki insana, çevremizde bizi seyredenlere karşı toplumsal  hayatımızın gereklerine denk düşecek bir yanıt vermeye yöneliriz.
• Bu değişikliğin nedeni, sertçe el sıkma pratiğinin, yalnızca o an, o kişiden bize yönelik kural  dışı bir eylem olmayıp, kültür ortamında sık sık rastlanan bir davranış kalıbı olduğunu  anımsamamız; sertçe el sıkma pratiğini daha önceki yaşam deneyimlerimizden  tanımamız/bilmemizdir. Bu konuda bir önedinimimizin buluşudur.
• Bu düzeydeki yanıtlarımız refleksler düzeyinden çok farklıdır. Zihinsel boyutları vardır ve
 düşünsel yanıtlardır. Ne var ki, buradaki düşünsellik fazla gelişkin bir düşünsellik olmaktan çok uzaktır. Kalıplaşmış anlamların simgesel düzenlenimlerinin farkedilip yeniden açımlanmasına yetecek düzeydedir.
• Hayatımızın büyük bölümünde algıladığımız nesneleri, insanları, olguları, simgeleri, çeşitli  kodlamalarla söyleme dönüştürülmüş değer ve yargıları taşıyan tümceleri alışılmışlık  düzeyini aşmayan bir zihinsellik boyutunun içinde algılar, açımlar, yanıtlarız.
• Bu düzeyde okumalar, bu düzeyde radyo dinleme pratiklerimiz, bu düzeyde televizyon  programı izlemee tercihinizin zihni fazla yormayacağı açıktır. Gündelik hayatın yorgunluğu,  sıkıcılığı, hayatın fazla rutin işleyişini değiştirmenin riskli sayılması bizi gireceğimiz iletişim  ortamlarında hep bu düzeyde iletişim süreçleri kurmaya iter.
• Dış politika izlemek yerine «hafif» şeyler takip etmek daha kolaydır. Ancak dış politika  tartışmaları yapılıyorsa, bu konu hakkında konuşan kişilerin söylediklerini «kendi  anlamlandırma  kalıplarımız içinde» anlamlandırmayı sürdürürüz.
• ABD-Cumhuriyetçilere ait etkin söylemleri radyodan dinleyen Demokratların bu söylemleri ısrarla Demokratlar ifade etmiş gibi algılaması.
• Antisemitik Mr.Bigot çizgi roman karakteri – Bıktırıcı olmayacak şekilde yaptığı sakarlıklardan hemen sonra ırkçı olduğu belirtilmiştir. Yahudi vakıflarının desteklemesi, ırkçı tutumları olan Amerikalıların yanlışlarını anlayacaklarını umut etmelerinden dolayıdır.
• Yapılan araştırmalara göre bu çizgi roman Amerikalılarda tutum değişikliği yaratmamıştır.  Araştırma derinleştiğinde antisemitik tutumları olan Amerikalıların «Mr.Bigot kendilerini  özleştirmeyip ayrı tuttukları ırkçı ve aptal; benim bu konudaki yargıların akıllı bir insanın haklı yargıları» dediklerini göstermiştir. Başka bir deyişle, çizgi roman ırkçılığa karşı görsel ve sözel  kodlama ile oluşturulmuş bir «metin olduğu» halde, ırkçı olanların önlerindeki metni «kafalarındaki» kalıplara göre açımladığı görülmüştür.
• Sınırlı bir çizgi roman içeriğinden öte, bir deneme (essay) formu ile sunulması gerekirdi. Kalıplaşmış ve alışmış bir düşünce kalıbını bırıp eleştiren bir açıdan algılayıp düşünmek için bu form daha yararlıdır. Daha zor okunsa da kalıplar ancak bu şekilde kırılabilir.
• «Zenci» hep «zenci» olarak sınırlandırmak yerine bir «insan» olarak algılatılabilmeliydi. Bu durumda Mr.Bigot’un çizgi romandaki aptallıkları hayatı yineleyerek olumlayan aptallıklarımızın rasyonelliğindeki güçsüzlüğü, sistemle sınırlanmışlığını anlamamıza  yarayan kodlamalar olurdu.
• Gündelik hayattaki iletişimlerimizin büyük bir bölümünün algılanması bu üçüncü düzeye çıkmadan yapılmaktadır. İletişim süresince, alışılmış kodlamalarla yapılan iletişimde «dil» gelişkin zihinsel düzeyde değil, alışılmış, kalıpsal düzeydeki algılamalar içinde kullanılır.
• İtalyan faşizmi üstüne yapılan araştırmalara göre, faşizmin iletişimdeki başarıları, faşizmin verili sistem içi bir faşist söylemin kitlelelere erişebilmesinin, kitlelerden direnç görmeden kabul edilmesinin, «faşizmin söyleminin sokağın söylemiyle aynı oluşundan» ileri geldiğine dikkat çekmektedirler.
• Örn: Genç Parti
• Verili toplumsal sisteme karşı reformcu siyasalar öneren siyasal söylemin de, tıpkı çizgi romandaki Mr.Bigot örneğindeki gibi «çizgi roman» formu ile sınırlı tutulmasının çok sakıncalı olacağıdır. Reformcu söylemin algılanabilmesi, tutucu siyasal söylemin algılanmasına oranla çok daha büyük dezavantajların giderilmesini gerektirdiği için, bu söylemin yeralacağı gazete haberleri, demeçler, televizyon ya da radyo konuşmalarının yanısıra tüketici dernekleri, üretici dernekleri, sendikalar, yerel birimlerin oluşturacağı dernekler, toplantılar vs. ile de desteklenmesi hayati önem taşımaktadır.
 
 
 
kitleiletisimi.blogspot.com.tr

Medya Planlaması

Medya planlaması; reklamcının mesajını hedeflediği kişilere ulaştırmak üzere medyanın ne şekilde kullanılması gerektiğinin belirlenme sürecidir. Bu süreç bir plan üzerine toplanmıştır ve biz bu plana Medya Planı deriz. Bir medya planı oluşturulurken öncelikle pazarlama ve reklam amaçları planlanır, daha sonra bu amaçları gerçekleştirmek için medyanın bize en iyi nasıl yardımcı olacağı belirlenir.


Her reklamın ulaşmak istediği “hedef kitle” olarak adlandırılan belirli özelliklere sahip gruplar vardır. Medya planlamacıların görevi, medyanın farklı planlarını bir araya getirerek, reklam mesajının hedef kitleyle nerede, ne zaman ve ne frekansta karşılaşacağını belirlemektir. Eğer mesajımız hedef kitle tarafından okunmamış, duyulmamış veya izlenmemiş ise reklamımızın başarılı ve etkin olması mümkün değildir. Ancak medya alternatiflerinin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Dolayısıyla bu durum medya planlamacıların işlerini karmaşık bir hale getirmektedir. Hatta sadece medya araçlarının sayısı değil, aynı zamanda geleneksel dediğimiz klasik medya araçlarına yeni medyaların eklenmesi de planlamacıların rolünü ağırlaştırmaktadır. (Burada medya aracı olarak kastedilen bir dergi veya gazete çeşidi, bir televizyon programı veya bir radyo istasyonudur. Ancak reklam sektöründe gazete, dergi, televizyon, internet gibi reklam taşıyıcılara “medya”, hatta birçok durumda da medya yerine sektör ağzı olarak “mecra” ifadesi kullanılır.)

Medya planlamasının amacı; sistemli bir medya analizi ve medya planlaması çerçevesinde, reklam mesajının istenilen hedef kitleye mümkün olduğunca etkin bir şekilde ulaşmasını sağlamaktır. Ancak reklam mesajımız ne kadar yaratıcı olursa olsun, hedef kitleye ulaşmamızı sağlayacak olan medya aracını yanlış seçmemiz halinde, belki mesajımızın duyulması hatta hakkında söz edilmesi sağlanır, fakat istenen geri dönüş elde edilemeyebilir.

Mevcut bütçe dahilinde veya daha iyi bir ifade ile önceden belirlenmiş stratejik iletişim amaçlarından yola çıkarak; ne zaman, hangi frekansta ve hangi medya araçlarının tercih edilmesi gerektiği sorularının yanıtlarını bulmak gerekmektedir. İdeal yanıtın bulunması ve reklam bütçesinin çeşitli medya araçları arasında paylaştırılması sorunu, genel olarak çözümlenemez; bu sorunun çözümü daha çok sistemli, düzenli bir sıralama içerisinde belirlenir.

Medya planlama aşamalarına bakarsak stratejik kısmın yazılması için tek bir yol olmadığını görürüz, ancak bununla birlikte her bir medya planı içinde bazı ortak alanlar da vardır. Bu ortak alanların medya stratejileri belirlenirken medya planlamacı tarafından göz önüne tutulması gerekmektedir. Bu genel alanlar şunlardır:

1. Pazarın değerlendirilmesi,

2. Medya hedeflerinin tespiti,

3. Hedef kitlenin belirlenmesi,

4. Medya tercihlerinin incelenmesi,

5. Medya karmasının oluşturulması.

Medya planlamanın ilk aşamasında pazarın değerlendirilmesi yapılır. Değerlendirmenin amacı; satışlar ve pazar payı açısından markanın pazardaki geleceğinin belirlenmesidir. Ayrıca pazarın değerlendirilmesi yapılırken planlamacılar rakiplere ait faaliyetleri de incelemelidir. Bu da rakiplerin kimler olduğunu, tercih ettikleri medya araçları, medya harcama analizi gibi konularda rakiplerin takip edilmesi ile olur. Aynı zamanda rakiplerin olduğu kadar medya harcamaları bazında planlamacıların kendilerine ayrılan bütçeyi bilinmesi de son derece önemlidir.

Bundan başka planlamacılar, pazar yerinde coğrafik (dağıtım, bölgesel satışlar gibi), mevsimsellik ve satın alma döneminin incelemesini yaparak markanın pazardaki dinamiğinin geniş bir şekilde anlaşılmasını da sağlamalıdırlar.

İletişim kampanyasının orijinal ve etkili planlanması, kampanyanın başarılı olması için tek başına yeterli neden değildir.

Medya planlaması hazırlanırken belirlenmesi gereken öncelikli hususlar kampanyada verilecek olan mesajların doğru seçilmesi ve hedef kitlenin belirlenmesidir. Belirlenecek olan anahtar mesajlar doğrultusunda hedef kitle belirlenir ve planlama hazırlanır.

Doğru ve sağlıklı bir medya planı için sistemli bir medya analizi yapılması gerekmektedir. Asıl amaç, belirlenen hedefler doğrultusunda, doğru hedef kitleye, doğru zamanda ve doğru yerde ulaşılmasını sağlayarak satın alma eylemini gerçekleştirmek veya ürün bilinirliğinin artırılmasını sağlamaktır.

Bir medya planlaması hazırlanırken cevap verilmesi gereken sorular vardır;


Kampanyada verilmek istenen ana mesaj nedir?
Hedef kitle (tüketici) kimdir?
Hedef kitleye hangi mecralar aracılığı ile ulaşılmalıdır?
Hangi zamanda yapılmalıdır?
Bütçe nedir?

Medya planlaması 6 süreçte gerçekleştirilebilir;



1.Ürün analizi:

İlk aşamada ürün analizi yapılır. Özellikleri nelerdir, hayatımızdaki yeri nedir, ne olabilir, faydaları nelerdir gibi soruların cevapları bulunarak ürün hakkında geniş çaplı bilgilenme çalışması hazırlanır.

Ürün hakkında her detay bilinmelidir. Pazardaki yeri araştırılır. Ürünün giriş, gelişim, büyüme, olgunluk veya düşüş dönemlerinden hangisinde olduğu kampanya iletişimini belirlemek açısından oldukça önemlidir.


2.Hedef kitle tespiti:

Kampanyanın hangi hedef kitleye hitap edeceğini belirlemek ürünün bilinirliğini artırmak açısından oldukça önemlidir. Ürünün özellikleri ile belirlenen hedef kitlenin özellikleri birbiriyle uyuşmalıdır. Bu sebeple hedef kitle çok iyi analiz edilmelidir. Hedef kitle belirlenirken dikkat edilecek iki önemli unsur vardı;

Hedef kitlenin demografik özellikleri;

Yaş
Cinsiyet
Medeni durum
Sosyoekonomik düzey
Meslek
Eğitim

Hedef kitlenin psikografik özellikleri;

Kişisel ilgi alanları
Tüketim alışkanlıkları


3.Medya araçlarının tercihi ve uygulanacak yöntem:

Bu aşama medya planlamasının en kilit noktasıdır. Hedef kitleye doğrudan ulaşılacak medya araçları seçilmelidir. Hangi bölgede hangi kitle hangi iletişim aracını kullanıyor sorularının çok iyi cevaplanması gerekmektedir.

Bu süreçte ilk sürecin etkileri büyüktür. Ürünün hangi dönemde olduğu medya stratejisini oluşturmak ve araçları seçmek açısından önemlidir.

İletişim kampanyasının etkili olmasındaki önemli unsurlardan biri de medya ile ilişkilerdir.

Belirlenen tarih aralıklarında medya bilgilendirmek amaçlı medyaya basın bültenleri gönderilmelidir. Kampanya bilgilendirmesi yapılmalıdır.

4.Hedeflenen oranların analizi:

İletişim kampanyasının ne kadar anlaşılabilir olduğunu gösteren süreçtir. Kampanya boyunca belirli aralıklarla ufak çaplı kamuoyu yoklaması yapılmalıdır.

5.Bütçe değerlendirmesi:

Bütçe değerlendirmesi yapılır. Kampanyanın başarı oranı ile bütçe karşılaştırılır. Kampanya hedeflerine ulaşılıyorsa kurum kampanya dönemini zarar görmeden verimli şekilde geçiriyor demektir.

6.Raporlama ve değerlendirme;

Medya planlamasının son aşamasıdır. Bütün kampanyanın değerlendirme sürecidir. Kampanya boyunca yapılan analizler birleştirilerek kuruma raporlama yapılır. Bu raporlama ile kampanyanın ne kadar başarılı olduğu, nerelerde başarılı olduğu, kimlere ulaşıldığı, hangi döneminde başarısız olunduğu, bütçeye uygun olup olmadığı gibi unsurlar belirlenir. Ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda iletişim kampanyasında düzenlemeler yapılır.



www.halklailiskiler.com

17 Şubat 2016 Çarşamba

İletişimin, herhangi bir sosyal sistem içindeki temel fonksiyonları

 
Enformasyon: Kişisel, çevresel, yerel, ulusal ve uluslar arası koşulları anlamak, bilinçli tepkiler göstermek ve doğru sonuçlara ulaşmak için gerekli olan haber, veri, bilgi, mesaj, fikir ve yorumların toplanması, depolanması, işlenmesi ve yayılması. 
 
Sosyalizasyon: Kişilerin, içinde yaşadıkları toplumun etkin üyeleri olarak, faaliyet göstermelerini sağlayarak, toplumsal bağlılığı ve bilinci besleyecek genel bilgi birikimini oluşturmak ve böylelikle, toplumsal yaşama aktif bir şekilde katılmalarına izin vermek,
 
Motivasyon: Her toplumun ve topluluğun yakın ve uzak hedeflerini oluşturmak, kişisel tercihlerin teşviki, kişisel ve toplumsal etkinlikleri geliştirmek, herkesçe kabul gören hedeflere ulaşmaya yardımcı olmak,
Tartışma: Karşılıklı fikir birliğini ve alışverişini kolaylaştırmak ve kamuoyunu ilgilendiren konularda farklı görüşleri netleştirmek için gerekli ortamı oluşturmak, genel kabul gören tüm yerel, ulusal ve uluslar arası konularda daha geniş bir kamuoyu ilgisi ve katılımı sağlamak,
 
Eğitim: Yaşamın tüm aşamalarında entelektüel gelişme, kişilik oluşumu, kişisel yetenek ve kapasitenin gelişimi için bilgi aktarmak,
 
Kültürel Gelişme: Geçmişin mirasını korumak amacıyla, kültürel ve sanatsal ürünlerin yayınlanması, bireyin ufkunun genişletilmesi, hayal gücünün, estetik gereksinmelerinin ve yaratıcılığının canlandırılması yoluyla, kültürel gelişimin sağlanması,
 
Eğlence: Kişisel veya toplu olarak eğlenme amacıyla işaret, sembol, ses, görüntü aracılığıyla tiyatro, dans, sanat, edebiyat, müzik, spor vb. aktivitelerin yaygınlaştırılmasını sağlamak,
 
Entegrasyon: Tüm insanların, grupların ve ulusların birbirlerini tanıma ve anlamalarını sağlamak, kendileri dışındakilerin yaşam koşullarını, görüşlerini ve isteklerini değerlendirebilmek için gereksinim duydukları farklı mesajlara ulaşmalarını sağlamak. Örgüt içi iletişim fonksiyonları; bilgi sağlama, ikna etme ve etkileme, emredici ve öğretici iletişim kurma ve birleştirme olmak üzere dört grupta toplanabilir.
 
Bilgi sağlama işlevi. Bilgi alışverişi, iletişimin en temel işlevi olarak kabul edilir. Bilgi, bireyin toplumsallaşması ya da bireyin çevresi ile uyumlu bir ilişki kurması için gereklidir. Diğer yandan, örgütün amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla, birtakım faaliyetlerin gerçekleştirebilmesi için, iş görenlerin; neyi, nasıl ve neden yapacaklarını bilmeleri için bilgiye ihtiyaç duyarlar.
 
İkna etme ve etkileme işlevi. İkna etme, bireyin karşısındaki kişi ve kişilerin davranış, düşünce ve tutumlarını istenen biçimde etkileme ve değiştirme sürecidir. Etkile ise, kişilerin tutum ve davranışlarını onların istek ve amaçlarına ters düşmeyecek şekilde, daha uzun sürede değiştirme girişimi olarak tanımlanabilir.
 
Emredici ve öğretici iletişim. Örgütlerde yöneticiler, astlarıyla yalnızca bilgi vermek için değil; neyi, nasıl yapacaklarını söylemek ve onlara yön vermek, davranışlarını yönlendirmek amacıyla da iletişim kurarlar. Astların, örgütsel amaçlar doğrultusunda performans göstermeleri için, eğitim ihtiyacının karşılanması gerekir. Eğitimin başarısı, eğitici ve eğitilenler arasında etkin bir iletişim kurulmasına bağlıdır.
 
Birleştirme işlevi. İletişim bir diğer işlevi de, birleştirme ve eşgüdümlemedir. Kültürel olarak birbirlerine bağlı bir toplumsal sistem içerisinde yer alan kişilerin, karşılıklı ilişki ve bağlılığını sürdürebilmeleri, iletişim ile mümkündür. Bireylerin örgütsel amaçlar etrafında toplanmalarını sağlayan iletişim, aynı zamanda bireylerin psikolojik bütünlüğünü ve dengesini korumada da önemli bir işleve sahiptir. Scott ve Mittchel, iletişimin sayılan fonksiyonlarının yanında, örgütlerdeki dört ana fonksiyonun bulunduğunu belirtmektedirler. Bunlar; kontrol,güdüleme, duyguların ifade edilmesi ve bilgi iletme fonksiyonlarıdır. 
 
Kontrol Fonksiyonu: İletişim, görev, yetki ve sorumlulukları açıklayarak kontrole olanak verir. Belirsizlik içeren sorunlarda, problemin kaynağını bulmak ve önlemler almak mümkündür.
 
Güdüleme Fonksiyonu: İletişim, örgütsel amaçlara bağlılığı ve dolayısıyla güdülenmeyi arttırır.
 
Duyguların İfade Edilmesi Fonksiyonu: İletişim, duyguların ifade edilmesini ve sosyal ihtiyaçların doyurulmasını sağlar. 
 
Bilgi İletme Fonksiyonu: İletişim, karar vermede kullanılacak bilgiyi iletmede kullanılır. Etkili kararların alınabilmesi için, alternatiflere ve gelecekteki kararların olası sonuçlarına ilişkin bilgiye ihtiyaç vardır. İletişim, insanın yaşamında farklı alternatifler oluşturmasına katkı sağlar. İnsanın bir yere olan bağımlılığını azaltır. İnsanın ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamını sürdürmesine ve geliştirmesine yardımcı olur.